fenerbahçe'in kaybettiği hacettepe maçında bir kez daha görülmüştür ki türkiye'de hakemlerin kırmızı kart göstermeye nedense çekindikleri bir futbolcudur kendileri. hakeme su atar, üzerine yürür, maç biterken topu hakeme doğru abanır, dalga geçer gibi elini sıkar hala kart görmez. yazık be, utanın.
ödülünü de monte carlo'da Monaco Prensi II. Albert'in elinden almış ve şampiyonlar geçidi'ne ayak izlerini bırakmış. "buyur abi" reklamından sonra bu ödülü kazanmak farz olmuştu zaten. :) o değil de, ibrahim üzülmez nasıl bu adaylar arasında gösterilmez; hala inanamıyorum.
kendi ülkemin liginde top oynadığı için gurur duyduğum birkaç futbolcudan biri. 1997'nin haziran ayında fransa'da düzenlenen özel bir turnuvada ev sahibi fransa ağlarına 8 metre falso vererek yolladığı frikik golü kesinlikle unutulmazdır ve jeneriklere koymayanı döverler. ayrıca 1998 yılında la liga'da tenerife'ye ceza sahası çizgisinin aut çizgisini kestiği noktadan attığı gol ise resmen dehşettir. kısacası bu adamı izlerken tadını çıkarmakta fayda var özellikle de kariyerinin bu son sezonlarında... ayrıca, brezilya futbolunun gelmiş geçmiş en büyük 10 isminden biri olması da gözlerin türkiye ligi'ne dönmesini sağlamakta ve ligimize gelecek yıldız futbolculara yeni kapılar açmaktadır...
''fenerbahçe de mutluyum. chelsea nin scolari aracılığıyla yaptığı teklife teşekkür ettim ve reddettim. futbol kariyerimi fenerbahçe de noktalayacağım.'' diye bir beyanatını okuduğum futbolcu.
yaptığı bir röportajda felipe scolari'nin -kendisini ısrarla aldırmak istediği- chelsea'ye gidip gitmeme konusunda kararsız olduğunu söyleyen futbolcu.
tanim: kariyeri, futbolculugu ve takim icindeki agirligi inkar edilemeyecek olan sol kanat.
bir fenerli olarak sampiyonluk kaybedildikten, ondan daha kotusu son maclardaki ruhsuz ve kaygisiz futboldan sonra lugano ile birlikte cok kizdigim, hatta icim burularak darildigim topcudan biridir.
simdi fener endustrilesti, ruhsuzlasti deyince kiziyor birileri. bu kliseden ben de hazzetmiyorum ama artik fenerin "kaybettiginde elestirilmeyecek maclarin takimi" olmaktan "final ve zorlu maclarin takimi" havasina girmesi gerekiyor. hatta sevilla maclarinda bunu hissettigimde acayip sevinmistim sahsen. hicbir sampiyonlukta bagirmadigim kadar bagirdim sevilla'yi eleyince. sona ne oldu? plak basa dondu, yine sahada gezinen bir fener.
simdi topcularin gayesi gercekten basari olsaydi, kendisi icin istediginden daha cok takim arkadaslari icin isteseydi basarilari lugano ve carlos; tedavi icin ulkesine gitmek yerine gelir sampiyonluk macini izleme zahmetine katlanirlardi. ne tedaviymis mina goyim sanki by-pass ameliyati veya organ nakli olacak kadar acil sakatligi var da ona gidiyor apar topar.
eger bu takimda hakikaten "takim" olma havasi olsaydi ligin son maclari boyle serseri mayin topculari birligi haline gelmezdi fener.
son yazisinda altan tanrikulu "her takim biraz da yildiz futbolcusuna benzer. fenerbahce de alex gibi zor maclardan ziyade rahat maclarin takimidir. fenerbahce alextir" diyerek harika bir tesbih yapmis ki kutluyorum kendisini. yalniz dikkatini cekerim alex'e "buyuk maclarin adami degil" demiyoruz, "zor maclarin adami degil" diyoruz. zor mac ile buyuk mac arasindaki farki bilmiyorsan ugrastirma beni. e o da olmasa daha kotu durumlara da duserdik ya o da baska bir yazinin konusu.
ulan hala sinirleniyorum ya su son maclardi ruhsuzluga. ulan hic mi gururunuz yok be diye haykirasim geliyor walla. ben sube sorumlusu felan olsam tutar appiah'i bile getirirdim son maclarda arkadaslarina destek olsun diye. "appiah psikolog mu lan?" diye gelmeyin karsima agir kufrederim. bu tip bir futbolcu olan van hoijdonk bile geldi son maci izlemeye kendi imkanlariyla ne diyeyim artik ben size.
ote taraftan da hasan sas son mactaki antremana hastaneden kacip elindeki serumuyla geldi florya'ya. ben artik bisey demiyorum.
kendisini doğru dürüst tedavi edemeyen fb doktarlarına (bkz: piyer arzuman) kızarak ülkesine gitmiş ve muhtemelen fb'den ayrılmak istemektedir. bekleyip göreceğiz.
futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlk hatta yöneticilik yapmak istediğini açıklayan, teknik direktörlüğüne fenerbahçede başlamak istediğini söyleyen futbolcu. olur mu lan öyle şey derseniz medyanın yalancısıyım karışmam.
sakatlanip uzun sure futboldan uzak kalacak olmasiyla, fb yonetiminin "ya ama bu da bozuldu ya sayilmaz bu...bunu da askiya alin bize bi transfer hakki daha verin sezon bitmeden... banane banane istiyorum iste yaaa bouhhhhh" diye tepinmesine neden olacak hasta ve yasli topcudur.
ben bu adamın real madrid'de iken bir kere bile sakatlandığını hatırlamıyorum. en sert ikili müdaheleler sonrasında bile en geç 5 dakika içinde ayağa kalkar oyuna girerdi. fenerbahçe'ye geldi bi haller oldu, sezonu kapattı. vay be koca carlos, sen bu hallere düşecek adam mıydın?
yanlış tedavi uygulandığı için sakatlığı düzelmediği söyleniyor.eğer doğruysa büyük rezillik.sevilla maçından sonra france football dergisine kendisine tedavi için yanlış ilaçların verildiğini söylemişti ama sevgili(!) fenerbahçe basını bu rezilliği hemen örtbas yapmıştı.şimdi brezilyada 3 ay tedavi olacak.
herhangibi açıklama yapmadan ülkesine döndüğü haberini okuduğum oyuncu. fındık kırmaya gitti gelecek şeklindeki açıklamayı resmi internet sitesinden beklemekteyiz.