anketlerin klişe sorusu olan 10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz sorusunu 10 sene önce real madrid'de altın çağını yaşarken sormuşlarsa eminim ''sivasspor takımının yedek kulübesinde görüyorum'' dememiştir. hayat, futbol cidden çok enteresan insanı nereye götüreceği belirsiz. yeni görevinde başarılar efsane.
teknik direktörlük lisansı fos çıktıysa yapması gereken tek şey futbolcu lisansı çıkartmaktır. zira antrenör lisansı olmayan birinin kulübede yer alması talimatlara aykırı. en iyisi dediğimi yap carlos dayı, futbolcuyum der yedek kulübeye geçer, işin içinden çıkarsın.
Hala superlig icindeki bir çok oyuncudan daha iyi oldugunu iddaa ettigim eski futbolcu. Sivasspoarada futbolcu hoca olarak bulunmali. Dakika 60 da kendini oyuna alip maçin kaderini degistirebilir.
hayatımda derin bir yara açan eski futbolcu.
şöyle ki ; bazen sağda solda bazı hatunlara denk geliyorum. böyle zayıflıkla balıketlilik arasında gidip geliyorlar, eskiden böyle hatunlar için ekstra bi fikrim olmazdı.
sonra bir gün, bir arkadaşım kendi zayıf ama baldırı kalın bir hatun için beni dürterek " bak, roberto carlos geliyor" deyince, hayatım değişti.
o gün bugündür, hafif kalın baldırlı dünya güzeli bir hatun bile görsem, aklıma carlos, carlosun kel kafası, carlosun çipil gözleri geliyor.
hayatımın geri kalanında iskelotor seveceğim bu göt arkadaşım ve r.c. yüzünden.
dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sol bekidir. aslında sadece sol bek değil, maç içerisinde sahanın sol kısmını adeta egemenliği altına alan bir futbolcudur carlos. kendisini diğer tüm sol beklerden ayıran iki büyük özelliği vardır: mermi tadındaki şutları ve efsane deparları.
kendisini türkiye'de çıplak gözle izleyenler ise, şükretmelidirler. çünkü bir daha asla izleyemeyecekleri bir futbolcuyu izlemişlerdir. sanırım hagi'den sonra gelen en kariyerli yabancı oyuncu da carlos'dur. sonuçta dünyanın en iyilerindendir ve bu asla yadsınamaz. fenerbahçe'deyken çoğu futbolseverin carlos'tan beklediği, belki de 30-35 metreden atacağı bir füze olmuştur. mesafeyi bilmiyorum ama, bir avrupa maçında, bir de ligde bu isteği de yerine getirmiştir. kimlerle oynandığını ise ne yazık ki hatırlamıyorum. bunların dışında 4 güzel golü daha vardır. ayrıca efsane deparlarına kaldığı yerden devam etmesini bilmiştir bu dönemde. hatta üstüne üstlük bir de o boyla kafa golü atmışlığı vardır. yani birisi gidip bugün yarın carlos'a unutamadığın 10 golünü say dese, eminim ki bu kafa golünü de sayacaktır.
fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra gittiği rus kulübünde de bir süre görev aldıktan sonra futbolu bıraktığını açıklamıştır. bu resmi açıklamayla birlikte de, futbol dünyası bir daha kolay kolay göremeyeceği bir sol beke veda etmiştir. kendisine rusya'da yapılan ırkçı hareketlerden pek bahsetmek istemiyorum. şerefsizlikten başka bir şey değildir. sadece bunu diyebilirim.
kısa bir süre önce ise, teknik direktörlük kariyerine başlamıştır. hem de sivas'ta. soğuğa rusya'dan alışkındır diye düşünüyorum. genel olarak, dünyaca ünlü yıldızların teknik direktörlük kariyerlerinin pek parlak olmaması gerçeği olsa da carlos umarım bu sınıfa girmez ve bu alanda da başarılı olur.
son olarak, roberto carlos denildiğinde akla gelen 2 golden bahsetmek isterim.
1.si, fransa'ya frikikten attığı goldür. topun gidişine dikkat edildiğinde adeta bir c çizdiği görülecektir.
2.si ise, tenerife'ye karşı sıfırdan attığı, isviçreli bilim adamlarını dahi hayrete düşüren o müthiş goldür.