yol tutuşu namına bir şey olmayan arabadır. 80 km hızla giderken bile arabanın sallanmasını hissedebiliyorsunuz.
ama şu beyaz olanları emekli amcalara çok yakışıyor.
sürüş zevki bakımından üstüne tanımam hele ki adrenalin konusunda s.kmişim bungee jumpingini 130-140 la giderken motoru kucağında hissediyorsun bunun verdiği haz magnumda yok amk...
zamanında, broadway nişantaşlı ise spring çağlayanlıydı. yani bro nazik kibar, spring daha sert yapılıydı. lakin aynı kasaydı bunlar. makyajla farklı görünüyordu.
öyle dizayn edilmiş bir araba ki içi ferah, kullanırken neredeyse 360 derece görüş açısı veriyordu. bir tane fazlalık yoktu arabada.çizgileri hem sert hem estetikti.
şimdi bile bakıldığında eski bir araba imajı vermiyor o kadar modern çizgileri var ki sanki yeni tasarlanmış. eskimiyor .
Broadway, bir nesil için buram buram fukara ve umutlu çocukluk yıllarını hatırlatan, hafif hüzünlü ama bir o kadar tatlı bir hatıradır. Çocuğun, tam da çocuk gözüyle kocaman görünen mütevazi babasına bakışıdır.
bu araba ile ciddi ciddi hava atıp,caddede,koni amortisörlü aracıma herkesin dönüp baktığı günleri net hatırlarım.şimdi park halinde bir broadway görsem aklıma gelip sersemliyorum.
anılarımın biriktiği arabadır.benim için eski günlere gitme aracıdır.uzaklardan gelmesi bile yeter. beyaz arabamız.
karakteristik motor sesi vardır.
benim için araba değildir.hani mercedes ve diğerleri vardır benim için de bu araba boyledir.
uzun lafın kısasır arabanın dibi.
93 yılında babam almıştı henüz iki yaşında ve 20 bin km'deydi. 10 yıl bindik. Sürekli soğutma fanı arizalanir dik yokuslarda hararet yapardı. Yagmur yağdığı zaman ise kolay kolay calismazdi.
1985 model şahinim vardı. aynı dönemde de 87 broadway sahibi olan bi üst komşumuz vardı. bir gün arabasının anahtarını atıp "serdar bana bi ekmek alıp gelir misin" diye rica etti. benim şahinden sonra uzay gemisi gibi gelmişti amk!
bir dönem öğrencilik yılları, 6-7 bin liram varken arayıp bulamadığımdır.
şehir küçük olunca istediğin modeli, istediğin an bulamıyorsun. *
zor yürüyen bir spring kasa bulmuştuk.
kibrit kutusu olan, ilk kasa.
yürüyeni iyi olsa bile istediğim o değil, fairway tip boradway'di. ikinci kasa.
bütçemi aşanı dahi bulamamıştım.
motoru rektefiye isteyen bir kangoo bile bulmuştum.
7.250'ye yürüyeni iyi bir toros bulmuştuk. toros ne dedim ki, ne cidden.
şahinlere bile 9-10'dan aşağı inmiyorlardı.
kartallar vardı 7'ye. uzak olsun.
taunus dedik, broadway olmayan memlekette hemen taunus da bulamıyorsunuz haliyle.
sonra ne oldu?
biraz beklesin dediiik ve ekonomik bir buhran sonucu o elimde olan 6 bin liracığım gitti.
ilk arabamdı, severdim de, keçi gibi, dağ bayır hiç teklemeden gitti yıllarca.
Ama hayatımın hiçbir döneminde bu kadar pazulu olmadım arkadaş!
onunla yollarımızı ayırıp yeni bir aşka yelken açtığımda, yeni sevgilimi galeriye geri götürüp, bunun direksiyonu gevşek, kendimi güvende hissetmiyorum demiştim.
Millete madara olmuştum.
Hey gidi günler!