dinci kesimin anti-kemalizm doğrultusunda yaratmaya çalıştığı idol, bu kesimin "atatürk"ü olmaya en büyük aday. yine bu kesimin gözünde yüce bir mücahit ve halife.
gerçekleştirmekte olduğu devlet içi anti-laik kadrolaşmaya demokrasi adını vermiş, akp'ye karşıt görüşleri demokrasi düşmanlığı olarak addeden, bu anlayışını sorgulaması şiddetle tavsiye edilen, tiran ruhlu akepe lideri, başbakanımız.
türk-iş ile yapılan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde komik duruma düşen başbakan.
bak şimdi adamım, tamam akp fanatiğisin, tamam fethullah gülen hocanız size bu zihniyeti muhteşem gödteriyor, tamam demokrasiyi salt eşit oy ilkesi zannediyorsun ama bir dinle.
türk-iş ile görüşmelerde, türk-iş tüik'in 2008 ocak ayı ile 2009 ocak arasındaki enflasyon oranını %10,4 olarak açıkladığını belirtip bu oranın zam oranı konusunda baz alınmasını talep ederken, bu amcamız mayıs ayı enflasyon oranı olan %5,26'nın baz alınmasını istiyor!
durun daha bitmedi ve bunun için sebep olarak kullandığı cümle şu, "türkiye'nin ekonomik şartları ağır" vay be.
duydun mu adamım, türkiye'nin ekonomik şartları ağırmış! lan sanki 3-5 gün önce ulusa sesleniş adlı masal programında ekonomik destandan bahseden kendisi değildi? ulusa sesleniş'te hiç "ekonomik şartlarımız ağır" gibi bir cümle geçmiyordu.
e hani kriz teğet geçmişti?
7 yıldır her şeyi mükemmel yönettiklerinden dem vuran, tüm aksi kanıtlara rağmen teğet teoremi'nde ısrar eden bu amca, mevzu bahis işçiye yapılacak zam olunca, bir anda "türkiye'nin ekonomik şartları ağır" deyivermiştir.
tayyip efendi hangisi doğru, ekonomik destan mı, ekonomik şartların ağırlığı mı, yoksa teğet teoremi mi?
adamın sabah söylediği akşamı görmüyor birileri de çıkmış hala karizmadan, dürüstlükten, adamlıktan dem vuruyor.
hiç güleceğim yoktu vallahi hala inanamıyorum biliyor musun? türkiye'nin ekonomik şartları ağırmış!
ey tayyip erdoğan, adamsan -bak adam değilsin demiyorum- aynı cümleyi ilk ulusa sesleniş adlı masal programında tekrarlarsın.
bir liderin iyi bir lider olabilmesi için ilk vasfın "delikanlılık" olduğunu zannedenlerce pek sevilendir.
delikanlılık sokakta geçen hayatın kuralıdır. kahvehanede mesela, yanlış bir durumda masaya vurarak gösterirsen bu belki delikanlılıktır, ama ortada hiçbir halt yokken lanlı lunlu konuşup, oraya buraya "bi dahka" diye vurmak, uslup bozukluğudur, terbiyesizliktir. siz bu ayrımı yapamıyorsanız, sokaklarınızda mutluluklar, bol bol racon kesin, kanınız daha da delirsin.
ha bu arada, çok merak ediyorum, siz çekebilmek için anteni nerenize taktınız?
7 yıldır başbakanlık yaptığı halde hala doğru düzgün cümle kuramayan başbakan. hariciye politikaları ve yaptıkları yanlışları zaten sayfalar alır, oraya girmeye hiç gerek yok. 7 yıl oldu kurtarıcı diye geldi hala işsizlik sorununu çözemediler bırakın işsizlik sorununu çözmeyi iyice işler çığrından çıktı. küresel krize kabahat buluyorlar bu şekilde aklanacaklarını sanıyorlar. bunda ne var, başarısızlıkları bu şekilde açıklamak herkesin yapabileceği bir şeydir.
sorun çözmek yerine sorun üreterek zaman harcayan bir başbakandır. çiftçisini azarlar, kredi kartı borcu olan vatandaşını azarlar, esnafını azarlar, peres'i mecliste konuşturur, öcalan'a sayın öcalan der. bu millete dönüp bir de "benim milletim" der. bu millet bugün belki ona karşılık verir benim başbakanım der ama unutmasını da bilir, örnekleri vardır, unutmuştur. hafızası problemlidir bu milletin.
Filistin konusunda yaptığı boş artisliği Doğu-Türkistanımız konusunda da yapması gereken adam,
gitsin yiyorsa çin devlet başkanı hua yuan hunayamaya van minut van minut deyip çarpacakmış gibi yapsın hem bakarsın Milliyetçi oyları da böylece üzerine çeker.
gerçi milliyetçiler akıllıdır, Ülkeyi parça parça satan, fabrikaların kapanmasına neden olan, kıbrısımızı rum'a pazarlayan adama böyle hamasi işler yüzünden prim vermezler.
turkcell ceo'su süreyya ciliv'e "süreyya bey hala ceo musunuz? ceo'nun daha yukarısına çıkamadınız mı?" diyerek şahsımı gülme krizine sokan güzide başbakanımız. *
kendisinden bir türk olarak utandığımı belirtmek istiyorum. ümmetçilik, tarih boyu kimseye bir şey kazanırmamış tayyip. sen soyunu, geldiğin yeri unutmuşsun. sen, gaflet ve delalet içerisindesin. türk'ün kinini kazanıyorsun, dikkatli ol.
o kadar uzun adını yazmak için kimsenin uğruna zahmet etmek istemeyip, enerjisini boşa tüketmek istememesinden kaynaklanır "rte" denmesi bu insana. bakınız ne güzel. sol elin işaret ve orta parmağıyla kolayca yazılabiliyor.
şimdi atatürk'e "at" desek olur mu? bence olmaz bir kere mantık farklı. bir recep tayyip erdoğan'a "re" veya "ta" daha daha veya "er" demiyoruz ki?
rte diyoruz.
atatürk'e de aynı mantığı kullanarak ancak ve ancak mustafa kemal atatürk'ten hareketle "mka" diyebiliriz ama demiyoruz dillere pelesenk olmuş "ata" veya "atatürk" diyoruz.
ha sen ısrarla amacını aşmak istiyorsan biz sana kısaca "hasktir" de deriz. açılımı şöyle; "hadi adamım sektir koyu taşları istanbul riva'ya" şeklinde.
mesela ben akp diyorum sen, ak parti.
velhasıl, recep tayyip erdoğan'ın kısaltılmışı da sana göre şudur;
7 yıl başbakanlık yapmış olup, 25 yaş yaşlanmış gibi görünen devlet büyüğü. ülkesinin her derdi ile dertlendiği için baykal gibi genç kalmayı başaramamış siyasi.
ilginç fiziki değişimin görüntüleri için dünden bu güne erdoğan:
son günlerde iyice uyuz eden başbakanımız. karşısında muhalefet olmayınca olacağı buydu. akp çıktığı günden beri oy verdim ama karşıda muhalefet olmayınca ağzına geleni doğru kabul etmeye başladı. adam gibi birini çıkarında muhalefet etmesi için ona verelim.
işçiler eylem yapıyor, hiç oralı değil. yaparlarsa yapsınlar diyor. bir başbakan öyle konuşamaz. toplumun isteklerini dinleyip adam gibi uzlaştırıcı cevaplar vermek zorunda. zam vermeyecekse vermesin ama "hiç sikimde değil" deme hakkına bir başbakan sahip değildir. adam gibi şu nedenlerle veremiyorum diyebilecekken bu tavır hiç hoş değil.
memleketim halkı gibi yanlış seçim yapmış davos fatihi.
bugün yediğin hurmalar yarın nereni tırmalar iyi bilir ülkem insanı.
filistinliler sayesinde öğrenmiştir artık rtecim.
geçmiş olsundur kendisine.
oğluna gemi koleksiyonu yapıp hobi olarak pırlanta fabrikası açan , askerlik yan gelip yatma yeri değildir deyip
oğluna dövizle bedelli askerlik yaptıran , senin oğlun işsiz kalsın diyerek gönülleri feth eden 21.yüz yılın
unutulmaz diktatörüdür
