bu futbolcuyla ilgili rakiplerin düştüğü bazı yanılgılar var. en çok dikkat çeken de fenerbahçelilerin falcao'yu kendi takımlarına transfer olmuş gibi değerlendirip van persie ile karşılaştırması. van persie bizde yattıysa, falcoa da galatasaray'da yatar diye düşünmesi.
van persie'nin fenerbahçe'de yatması normaldi. düşünün adamı transfer ediyorsunuz, müzenizi gezdirip general heringtın kupasını gösteriyorsunuz. teknik direktörünüz bir adet genç portekiz çingenesi. başkanınız karikatürlerden fırlamış gibi bir tip. taraftarınız stadyumda hazımsız bir güruh, iki maçta yuhlamalar falan.
şimdi falcao'nun galatasaray'da bir hafta içinde yaşayacaklarını anlatayım sizlere. müzeye götürülecek bu adam, sizin o iki gram beyninizle dalga geçtiğiniz uefa ve süper kupalar gözüne gözüne sokulacak. denilecek bak kardeşim, bu uefa kupası arsenal tarihinin en iyi kadrosunu 10 kişi kalmış takımla yenerek kazandık. henry, seaman, şuker, overmars, başlarında arsene wenger falan güçleri bize yetmedi. bu kupa alındığında arsenal'in müzesinde uefa kupası yoktu. bu takımın maestrosu george hagi idi. futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi 20 oyuncusu arasındadır, götün kalkmasın yani, senden çok çok daha büyük futbolcular bu kulübe geldi.
bak kaplan kardeş, bu da uefa süper kupası bu kupayı da avrupa futbol tarihinin en büyük takımı real madrid'i yenerek aldık. o zaman kadrolarında prime zamanında olan figo, raul, roberto carlos falan var, kalede efsane casillias. senin eski takımın stadında oynuyoruz monaco'da. hakem falan bunları destekliyor, lobileri güçlü malum. lakin bizde de mario jardel diye bir forvet var o zaman, en az senin kadar kaliteliydi o da. bunlara iki tane attı ve kupayı bize kazandırdı. figo falan oturdu orta sahaya ağladı. o maç sonunda da bu kupa bizim müzemize doğru yola çıkarken, real madrid'in müzesinde henüz bir süper kupa yoktu. yani özet olarak, geldiğin takım senin isminden falan çok büyüktür, ona göre davran, sen de adını bu kulübe yazdırmak istiyorsan elinden geleni yap.
daha sonra veya daha önce godfather tipli fatih terim'in karşısına çıkacak tabi bu adam. zaten tanıyordur da daha ilk göz temasında, ilk el sıkışmada işte uğruna savaşılacak bir teknik direktör diyecek kendi kendine. sizin ve bazı aptal galatasaray taraftarının da şivesiyle falan dalga geçtiği abdurrahim albayrak'la haşır neşir olacak. şaşıracak, bir kulüp 2. başkanı nasıl bir futbolcuya bu kadar içten davranıp, oğluymuş gibi sevebilir diyecek. mert çetin'i tanıyacak. florya'nın havasını soluyacak. tabi en önemlisi de oynadığı tüm o büyük kulüplerde görmediği bir taraftarla tanışacak.
sonuç olarak ne diyecek biliyor musunuz? ''- keşke 25 yaşımda buraya gelseydim.''
yani falcao van persie gibi bir yıldız olabilir, onun yaşlarında türkiye'ye transfer olmuş olabilir ama geldiği takım fenerbahçe değil, galatasaray. sakatlık yaşamazsa başarısız olma ihtimali yok.
yıllar sonra hem sık sakatlık geçirmesiyle hem de kadıköy' de büyünün bozulduğu gece galatasaray' a penaltıdan 2-1' i getirmesiyle hatırlanacak santrafor. keşke daha güzel olsaydı her şey.
keriz silkelemekte ve koyun gütmekte profesör olan emekli eski futbolcu. bu tip kurnaz avcılar, kendilerine en keriz, en aptal, en saf, en güdülmelik avı seçerler ve ağına düşürürler ve bir vampir gibi kanlarını emerler, çoban gibi güderler, ayakta silkelerler, tabiri caizse öldürene kadar faydalanırlar, hard core yaparlar. falcao bu tip avcıların en iyisidir. gider ayak son vuruşunu yukarıdaki tanıma cuk diye uyan bir ava yapmıştır.
