ihsan oktay anar'ın sonu şu şekilde biten muhteşem kitabıdır:
-ben de düşünüyorum, dolayısıyla varım, ama kimim? galata'da, yelkenci hanı bitişiğinde ikamet eden uzun ihsan efendi mi, yoksa bugünden tam üç yüz sekiz yıl sonra, sözgelimi izmir'de oturan mahzun ve şaşkın adam mı? hangimiz düş ve hangimiz gerçek? düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum.
--spoiler--
çok az kişinin yakaladığı hiç de önemli olmayan bir detay var; kitaptaki ebrehe karakteri kadındır.
ek; ya da hadım mıydı?
(bkz: zıbık)
--spoiler--
okuduğum en güzel fotoğraflardan bir tanesidir.
az önce telefonda babama kitaptan bir cümlesini söylediğim ama adını hatırlayamadığım kitap. uplayana teşekkürler.
yıllar önce okuduğum* ve ihsan oktay anar'ın en güzel kitaplarından biridir. okuyup da pişman olan görmedim, tam tersine okuyan birçok kişide ciddi etki bırakmıştır.
an itibariyle kar dolayısıyla kapalı kaldığım evde "roman mı okusam lan acaba" düşüncesiyle hareket etmem dolayısıyla evdeki tüm çekmeceleri karıştırdıktan sonra bulduğum kitap. benim dağlar kadar biyografi, deneme, makalele kitaplarım arasından çıkmadığına göre babama aittir. başlıyorum okumaya.
ihsan oktay anar'ın muhteşem türkçesi ve kelime haznesinin oldukça zevk vereceğine inandığım kitabıdır. amad isimli kitabı okurken fazla sayıdaki ve hatta gemi kaptanı olduğum halde bilmediğim bir çok denizcilik terimi sebebiyle zorlanmıştım. #16332482
ihsan oktay anar' ın 32 yaşında izmir'de kaleme aldığı eserdir. tartışmasız en iyi romanlardan biridir. galata'ya her gittiğinizde adı geçen meyhaneleri arar gözleriniz. her dilenci gördüğünüzde aklınıza gelir bu kitap. galata sokaklarında gezerken, kâh uzun ihsan efendiyi gördüğünüzü sanırsınız, kâh bünyamin'i ya da anatomi öğrenme isteğiyle yanıp tutuşan, çuval içinde ceset taşıyan kübelik'i. şiddetle tavsiye edilir.
Fantastik kurgu deyince herkesin aklına hobbitler gelirken (bkz: ihsan Oktay Anar) yerli fantastik romanın dibini yapmıştır. Kitabı okurken resmen insanın dimağında bir lezzet kalıyor. Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli yazarlardan biridir. Kitapta kullanılan Osmanlıca kelimeler asla zorlama durmamıştır. Cuk diye oturmuştur. Kitabı okumak isteyenler ve eski dile aşina olmayanlar bir de Osmanlıca lügat edinmeliler.
uzun zamandır almayı düşünüp elde ettikten sonra 2 günde okuduğum kitap. kalitesi tartışılmaz. bıraktığı etki ilginç. birine tavsiye edip tavsiye ettiğiniz bu kitabın konusunu sorsa ya anlatamayacaksınız ya da karşınızdaki koca bir "he" diyip anlamadığını gösterecektir. bazı noktalar kitapta havada kalıyor,yarım bırakılmış bir halde. ama bu kitap olayları tek tek aklınızda tutup her ayrıntıyı bilmeniz için yazılmamış .tam tersine soru işaretlerini size doldurmak istiyor. o yüzden sadece kendinizi olayların akışına bırakıp bir çırpıda okuyun derim.
Ben de düşünüyorum,dolayısıyla varım,ama kimim?Galata'da Yelkenci Hanı bitişiğinde ikamet eden Uzun Hasan Efendi mi,yoksa bugünden tam 308 yıl sonra sözgelimi izmir'de oturan mahzun ve şaşkın adam mı?Hangimiz düş ve hangimiz gerçek?Düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun,kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum.
düş mü gördüm gerçek mi?
her kitabın sonunda yazarın son darbesiyle ya mutlu olursunuz, ya hüzünlü... ama bir sondur nihayetinde bir yere bağlanır... nadirdir bittiğinde sonsuzluğu hissetmek... gerçek miydi düş mü bilemedim. eline sağlık ihsan oktay anar.
içinde; arap ihsanuzun ihsan efendialibazkubelikrendekar ve bünyamin gibi süper betimlenmiş karakterler bulunan şahane kitaptır. rüyaların derinliklerine değinmekle birlikte sizi uykuya sevk edip düyaların kıymetini yüze bir tokat gibi çarpar. mütemadiyen de olsa ''adam rüyasında dünyayı dolaşmış hacı'' moduna girersiniz.
kubelik'in arap ihsandan kaçarken kedilerin ciğercinin etini çalma sayfası güldürmüştür..
şiddetle tavsiyedir: okuyun, okutun bu ve devamını:
''boşluğun üzerine kuzeyi yayar
ve hiçliğin üzerine dünyayı asar.'' eyüb 26:7
her sayfasında ayrı bir olay her sayfasında ayrı bir düş...
--spoiler--
zaten görülen ve görülmeyen bütün düşler, bu karanlığın ta kendisi değil miydi?
--spoiler--
üniversitede edebiyat hocamın tavsiyesi üzerine tanıştım bu kitapla. verilen her ödev gibi istemeyerek aldım elime ve başladım okumaya. kurgu harika; Türk yazarlarımızda pek de alışkın olmadığımız bir kurgusu var. bir sayfayı okuyup diğer sayfayı yoklarken yanınızda not alabileceğiniz bir kalem ve küçük bir kağıt bulundurun. öyle çok olay; öyle çok kişi var ki insan şaşırmadan edemiyor.
Yüksek beklenti ile başladığım için sanırım bir türlü istediğim tadı alamadığım kitap.Akıcı mı evet akıcı ama ben sardıramadım bir türlü .Az okuyum sarar daha diyerek hızlıca 90 ları 100leri görüp 2 günde bitirmeme rağmen tarihsel kurgudaki karmaşayı beğenmediğim kitaptır.
keşke okumasaydım dediğim kitap. çünkü okuduktan sonra dünyada bu kitaptan dahai iyi bir kitap bulamayacağım ve okuduğum her kitapta bu kitabın verdiği hissi arayacağımı hissettiren bir kitap olmuştur.
film yapılması düşünülen kitap. lakin yazarı izin vermiyormuş. bu kitabı filme almak yazık olur. ama Martin Scorsese çekmek isterse başka. o zaman tadından yenmez