bugün

batının akademik dünyasında 'ya bir şeyler yayınla ya da silinip gitmeye mahkumsun' anlayışı. düşünmeye ve araştırmaya zorlar ama akademik çöplüğü her geçen gün büyütür aynı zamanda.
akademisyenliğin mottosudur.
1970'lerde başlayan, günümüzde ise tamamen yerleştiği söylenebilecek akademik kapitalizmin mottosu. intihallerin alıp başını yürümesi, niteliksiz ve okuyana sıfır katkı sağlayan makalelerin artması hep bu yayın yapma aşkından ileri gelir. zira ulusal ve uluslar arası mecralarda yayınladığınız yazılara verilen puanlar, kadronuzun yükseltilmesini belirleyen ana koşuldur. üniversiteler ideal kimliğnden sıyrılarak birer "işletme" halini almış, bu doğrultuda aslolan "bilim yapma ve bilgi üretme" ereği değişerek yerini somut çıktılar ve faydalar edinme amacına bırakmıştır, "publish or perish" de bu durumun uzantısıdır. bu söylediğim başta kötü birşey değilmiş gibi algılanabilir ancak kendi alanımdan örneklemem gerekirse; ulusal ve uluslar arası yayınlarda yer almak üzere gönderdiğiniz yazının basılabilmesi için belli bir hakem ücreti vermeniz gerekir ve söylememe gerek yok ki bu dergilerde yazı yayınlatmak hakemlerle kanka olmak yoluyla hiç de zor değildir.