9 aydır hissettiğim şey. ha şimdi soracaksınız 9 aydır bi bok yiyemedin mi diye. kızla 1.5 ay aynı çatı altındaydık. sonra yollarımız ayrıldı. 7.5 aydır görmüyorum. ama kalbim onun için atıyor.
herkes hayatında yaşamıştır bu durumu.ya karşı cinsin sevgilisi vardır yada bir türlü söylemeye cesaret edemez insan.ya reddederse ya bidaha onu hiç göremezsem diye çekinir insan.sevgilisi varsa ayrılması beklenir ayrıldıktan sonra harekete geçilebilir.ama insan çekingense reddedilmekten korkuyosa onuda yapamaz.
not:ben zamanında söyleyebildim mi hayır.utangaç birisimiyim hayır.neden söyleyemedim bende bilmiyorum.ağzımdan bi türlü çıkmamıştı o kelimeler.1sene bekledim söylemek için ve söyledim.sonuç mutlu son kızda 1senedir bunu bekliyomuş.
aşkların en güzelidir. aslında o kişiye değil o aşkın ulaşılmazlığına aşık olursun. o kişiyle beraber olamama ihtimaline aşık olursun çünkü bilirsin ki belkide o kişiyle beraber olursan o kişiye olan aşkın yıpranır ve daha mutsuzluklar yaşarsın. o kişi seni aldatıp üzmez, gereksiz kavgalara girmez, senin ömründen ömür yemez. hep kafanda hayranlık duyduğun o tatlı kişiliği platonik aşk yaşadığın kişinin üstüne giydirirsin. tabi bu hiç dialogun olmadığı durumlarda geçerlidir. belkide o kişiyi tanısan soğuyacaksındır, bir hareketi herşeyi mahvedecektir ama bu durumda öyle değildir.
biraz acı verici olmakla beraber, yaşanması gereken en güzel hislerden biridir. karşılıklı aşktan daha fazla mutluluk verir. kavga yok, huzursuzluk yok, dırdır yok, sadece aşk var...
"aşkların en güzelidir" diyen mazoşistlere selam ediyorum azizim.
sayelerinde güzellik anlayışının ne kadar farklı olduğunu anlıyabiliyoruz. millet sevgilisyle sırılsıklam aşk yaşarken, kendi kendine yaşanan aşkın, çekilen acının nesi güzel, gerçekten merak ediyorum. psikolojik sorununuz varsa bilemem tabi.
aşkların en güzel olmayan, hiç bulaşılmaması gereken aşk türü. sonra unutuluyor zaten. çok uzun bir süre sonra hayata merhaba diyorsunuz. ama o uzun sürede hayatınıza sıçılıyor, benden söylemesi.
edit: "aşkların en güzeli" şeklinde tanım yapan vatandaşları seri eksiliyorum bundan sonra.
bazen en güzel aşktır, bazen en kötü aşktır. onun hakkında her şeyi bilmektir.neyi sevdiğini nelerden hoşlandiğini hangi yemekleri sevdiğini hangi tür müzikleri dinlediğini, hangi yoldan eve gittiğini, kimlerle konuştuğunu vs. gibi. sen onu deliler gibi severken o seni farketmez bile. bazen dersin keşke o arkadaşlarından biri ben olsam diye, en azından yanında olurum onla konuşurum diye kendini öyle teselli edersin. ama en yakın arkadaşı olsan bile yeter mi sana.hayır yetmez, çünkü senin yerin onun tam yanı, senin elinin yeri onun elinin içi, senin gözlerinin baktığı yer onu gözleri olmalıdır. sen onu deliler gibi seversin ama o bunu asla bilmez...!
bir de o'nu ağlarken görmek var tabii
o ağlar, sen de ağlarsın.
seninle aslında hiçbir alakası yokken
tamamen o'nun ağlamasıyla gözünde oluşan,
dış etkenlere bağlı gözyaşlarını
kendi içine akıtmak zorunda kalırsın.
o'na sarılıp ağlamak istersin,
kavramak istersin belinden,
ama olmaz.
yapamazsın.
o ağlar, sen de ağlarsın.
o ağlar, sen gözyaşlarını içine akıtırsın.
o ağladı.
ben de ağladım.
ya güzel bir durum değil heleki karşıdakinin sevgilisi varsa. ama anlamadıgım şey telefon açınca hayatım napıyorsun bebegim ben gelemem oluyor ayrıca da sevgilisi oluyor hatta gecenlerde bir ayar bile yedim. anlamadıgım diğer nokta o cocuk benım bir sevgilim olsa daha 2 gundur tanıstıgı cocuga hayatım diyorsa ve o da hiç birşey yokmus gibi ilişkisine devam ediyorsa sorun vardır. madalyonun diğer yüzüde var o kız bana gelse deseki phralsalverb ben seninle birlikte olmak istiyorum istiklalde el ele gezmek istiyorum ama lanet olası bir huyum var herkese hayatım bıtanem diyorum bir sorun olurmu?" dese canım tabiki olurmu öyle şey benım için sorun olmaz derim. çok kafam karıştı lan!
dün gördüm seni tesadüfen,
hava kapalı hüzünlü idi,
senden sonra yağmurda yağdı biliyosun değil mi,
merabalaştık içten içten,
gözlerin ne güzeldi,ne güzel bakıyorlardı,
ne güzel gülüyorlardı ,
gözlerime,
sanki biliyorlardı seni sevdiğimi,
ellerin ne güzeldi,elini tutmak ne güzeldi,
çocuklarlar gibi sevindim,
saçmaladım belki seni gördüğüm için,
o anlarda en mutlu insan bendim,
daha ne isteyebilirim ki Allah'tan,
seni görmekten başka,
seni gördüğüm o dakikalar varya,
o gün beni sevince boğmaya yetti,
hasret rüzgarlarını o gün içinde olsun,
bitirmeye yetti,
şimdi yine yeniden esmeye başlıyor,
içimi yakamaya başladı bile,
nasıl bir duygu ben bilemiyorum,
sana karşı olan hislerim anlayamıyorum,
aşk aşk aşk,
sonu hiç gelmeyecek sen bilmediğin sürece,
önce seni görmektir benim ilk amacım,
sonra sevgimi öğrenmen bilmen anlamandır,
en sonra gelir sevgimi kabulün,
diyorum ya dün gördüm seni tesadüfen,
içim bir hoş yüreğim sarhoş,
gözlerin ne güzeldi,ne güzel bakıyorlardı,
gözlerime,
diyorumya sanki biliyorlardı seni sevdiğimi,
kalbime kalbime hüzün yüklü yağmurla ağlayan ,
şu deli gönlüme...
platonik aşk olayı bende henüz geçerli olmadığından mutluyum. fakat gözlemlerime göre insanı çok hırçınlaştırıyor. bir insan birini karşılıksız seviyorsa ve o sevdiği kişi birisine deli gibi aşıksa, kıskançlıktan yalanlarla yaşayıp, durmadan doğru olmayan şeyler söyleyebiliyor. ve işin kötüsü de kendini buna inandırması. artık bir noktadan sonra o da farkına varmaz yalan söylediğini ve böyle kendini kandırdığı dünyasında yaşar gider. o kişinin de onu sevdiğini sanıp arkadaşça bir hareketinden bile kendisini sevdiğini sanır. o psikolojiyle yaşamaya alışmıştır artık. ve bir merhaba demesi bile ona sorsanız ona aşıktır o kişi. böyle fena yapar yani adamı. **
seni bir kaç gün önce tesadüfen görmenin verdiği sevincin yavaş yavaş yerini yine eskisi gibi umutsuzluğa ,kahredici duygulara bıraktığı duygular seli bütünü...tanrım ne güzel gülüyorsun sen ne güzel bir yüzün var...şunu iyi bilin ki bir insana bundan daha acı manevi eziyetler asla verilemez işte bu platonik aşktır...