en büyük paramız 200 birim. düşünün... bir tarım ülkesiyiz ve en büyük paramızla anca kendi topraklarında yetiştirdiğimiz 1 karpuzu alabiliyoruz, ya da bir kavun veya 2 kilo limon.
bu ülkede bu topraklarda yetişen çilek en büyük paramızla anca 1.5 kilo alıyoruz.
dünyanın en büyük çilek üreticilerinden olan amerika veya çin'de ülkemiz için özel olarak sıfır inorganik tarımla tamamen organik olarak kimyasallar kullanılmadan üretilmiş çilek olsa inanın en büyük parayla 1.5 kilo almazsınız.
en komik olan da ithal meyve olarak 6 tane avokado veya 1.5 kilo muz ya da 1.5 tane ananası en büyük paramızla alabiliyoruz. yani ithal-yerli, lahmacun-pizza fark etmiyor.
nasıl bir yokluk, yolsuzluk, fakirlik, açlık içinde olduğunuzu düşünebiliyor veya ortalama bir zeka ile akla sahip olduğunuzu varsayarak (hiç sanmıyorum da neyse) anlayabiliyor musunuz?
dünya'da hangi ülke kendi topraklarında yetişen 1 tane kavuna veya 1 karpuza ya da 2 kilo limona en büyük parasından 1 tane verip sahip olabiliyor?
avrupa'da 200 birim, amerikada 100 birim, yıllardır ambargo altında olan rusya'da 5.000 birim, çin'de 100 birim ödeyerek mi kendi ülkelerinde yetişen meyve sebzeleri bu fiyatı ödeyerek bu miktarlara sahip olabiliyorlar mı sanıyorsunuz?
yanı başımızda suriye var, ukrayna var, bu ülkeler savaşla işgalle tarım alanları kentleri yerle bir oldu.
bu ülkelerden suriye en büyük parasından 1 tane verip onlar da (suriye 2.000 birim, ukrayna 200 birim verip) 1 karpuz mu alıyor?
en büyük parası 5.000 birim olan suriye'de pizza için en büyük parasından 2.5 tane verip 12.500 birim mi ödeniyor?
ukrayna ise en büyük parası 200 birim olarak savaş işgal altında olduğundan onlar pizza için en büyük parasından 2.5 tane verip 500 birim mi ödüyor?
edibüdü1: bilal'in ekonomi, işletme, iktisat ders notları gibi oldu ama ilkokul eğitimi almış, ortalama bir zeka ve akıl sahibi birinin anlayacağı şekilde basit olarak satın alma gücüne değindim.
edibüdü2: bilal derken, ertem eğilmez'in yönetiminde çekilen 1980 yapımı banker bilo filminde ilyas salman'ın canlandırdığı "bilo" karakterine atıf yapılmıştır. malumunuz ki bilal'in kısaltılması - avam söylemi "bilo" olur.
edibüdü3: ülkemizde yaşadığınız bu açlık, yokluk, sefalet, fakirliğin nedeni yukarıda edibüdülerin (dipnotların) yazının sonuna eklenmek zorunda olmasındandır.
bunun için 4 kişilik bir aile en büyük parasını verip anca 1 karpuz veya kavun alabiliyor.
unutmadan... umurumda mı?
tabi ki hayır!
alamayan yiyemeyen veya kimyasallarla kontrolsüz tarımla zehir saçan hayvan yemi bile yapılmayacak kalitede olan ya da kalitesiz sağlıksız veya meyve sebze fabrikalarında organik gübre yapılacak ürünleri almakta bile zorlanan insanlara dikkat çekmek istenmemiştir.
sizlere zalimlik gelebilir ama bu insanlar bu sistemi yarattı ve desteledi-destekliyor olması nedeninden umursamıyorum.
benim derdim ise bu kadar para veriyoruz ama kaliteli sağlıklı yeterli gıdaya ulaşamıyor olmamız. pazar ve marketlerde satılan ürünler çok kalitesiz ve sağlıksız.
hava alanı, caddelerde, avm vb alış veriş yerlerinde, tatil gezi seyahat bölgelerinde fast food, büfe (ayak üstü atıştırmalık) veya alakart ya da alaturka servis veren restoranlarda menü - sunumlara, servislere, ürünlere bakın.
buralarda faaliyet göstere işletmelerin her 10 tanesinden 8'i adeta fiyatlar isviçre, hayatlar hindistan seviyesinde.
kalite olarak da söylem-eylem isviçre, uygulama hindistan durumu.
burada gıda-beslenme açısından faaliyet gösteren her 100 işletmenin 95 tanesinin ürünleri sağlıksız ve denetimsiz.
daha önce de yazmıştım, asıl facia market raflarında satılan atıştırmalıklar başta olmak üzere gıda ürünlerine bakınca avrupa'da satılan kedi köpek mamaları bu satılan ve çocuk gençlerin yediklerinden daha sağlıklı.
neyse, konumuz bu değil.
diyeceğim... en büyük paramızdan 2.5 tane verip ısmarladığımız pizza bize televizyon kolisi içinde gelmesi lazım. bu pizza adeta ortopedik yatak gibi dolgun malzemeli de olur. ingiltere'de 125 pound ödeyerek veya euro bölgesinde 500 euro verip pizza sipariş ettiğinizde kapınıza gelen pizza böyle olur.
sorumluluk ve ahlak sahibi nadir işletmeleri tenzih ederek... ülkemizde boğazınızdan geçen bir lokma yiyecek denetlenmiyor derken abartmıyorum.
ne dediniz, bakanlığın taklit tağşiş açıklamaları mı?
bu denetim değildir.
tedarik-mal alımı, depolama, üretim, soğuk zincir de tutma-iklimleme, nakliye, işleme, sunum, tüketim aşamasında gıdada bir denetim olsaydı bu taklit tağşiş açıklamaları, avrupa'da toplatılan gıda ürünleri, iptal edilen ihraç ürünleri olur mu?
neyse, konuyu fazla uzatmayalım.
o pizzayı yapan işçi ücretinin kaç lira olduğunu bilmiyoruz. hem cahil, hem embesiliz de... bunun için maliyet analizi yapma, bir pizzacı-işletme açmak için basit bir fizibilete raporu çıkarma vs kıl tüyden anlamayız ama bildiğimiz bir şey var.
örn; organik un ve glutensiz olarak pizza yapan (ingiltere) kalburüstü - ortalamanın üstü kaliteli lonra'da pizzacılarında 10-15 pound ödeyerek bir pizza yersiniz.
londra gibi bir metropolde, kaliteli bir pizza yapan kalburüstü bir işletmede o pizzayı yapan usta - aşçı tatilini geçirmek için londra'dan arabasıyla-karavanıyla çıksa 3829 km veya 3950 km mesafeyi aşarak (feribot kullanarak veya manş tünelini kullanarak yapılan kara yolculuğunda mesafe uzunluğu değişir) ya da uçağa binip 4.5 saat uçup 2698 km mesafe kat ederek, olmazsa ışınlanıp kuş uçuşu 2695 km mesafe kat ederek bu pizzayı yapan usta bodruma tatile geliyor.
dediğim gibi hem cahil hem embesil olduğumuz için pizzayı yapanın kaç lira aldığını bilmiyoruz ve hesap edemiyoruz ama londra'da pizzayı yapan 6..000 km yol kat ederek bodrum'a tatile geliyor ama konya'da pizzayı yapan usta 600 km yol kat ederek bodruma tatile gelemiyor.
londra'da pizza yapan bodrum'a tatile giderken konya'da pizza yapan bodrum'a tatile gidemiyorsa çıkıp işçi ücretlerini öne sürüp maliyet diye saçmalayıp zekamıza hakaret etmeyin.
unutmadan, londra'da malum mekanlarda yediğiniz pizza kalitesinde ülkemizde pizza yapsanız kaç liraya yersiniz biliyor musunuz?
Orta boy hamur, biraz peynir, üç dilim sucuk ve üstüne 500 TL. Eskiden “pizza söyleyelim mi?” sorusu keyifli bir plandı, artık ekonomik bir karar. Aynı fiyata ev halkına mantı açılıyor. Kapitalizmin sıcak dilimli hali.
Evde en kaliteli malzemelerle daha lezzetli ve daha uyguna bir sürü pizza yapıyorum. Lakin bu harbiden 500 lira pizza saçmalığını kapatmıyor. Üstelik yazana göre de yapmazlar genelde. Kafalarına göre sallayıp geçiyorlar. Bundan bir sene önce 650 liralık kocaman bir pizza yaptırdık. içine koyduk da koyduk. Bize gelen 3-5 tane sucuk ve zeytinsiz diye belirtmemize rağmen tamamı zeytinli pizzaydı. Özen gösterilmeyen şeylere fazla para vermeyi cidden hiç sevmiyorum.