sırf moda diye yapıldığına inandığım şey,ben yedi yaşımda yüzmeye başladım,fitnessa gidemesem,parkurlarda yürüdüm,pilates ne yaa poff herşeyi yaptınız o kusur kaldı. dipnot: tarzım değil,kişisel düşüncem .
Allah' ım yok boyle bır sey..vucudumda ne kadar kas varsa kostur kostur bır hal oldular, helak oldu yavrularım yat kalk, ac kapa, ger serbest bırak...
gıtmeden once dıyorum kı " ben zaten aktıf spor yapıyorum yaaaeea, her gun mekıgımı cekıyorum, yuruyorum. fırsat buldukca kosuyorum. ham vucutlular kayırsın.pılates benı ne kadar yorar kı!"
gel gor kı sımdı pılatesten cıkmıs ve pestılım cıkmıs vazıyette ıkı seksen serıldım kaldım.
ama o ılk pılates dakılarımı olsem unutmam.ısındık ettık basladık neyse, adamın gozunun ıcıne bakıyorum " hadı bugunluk bu kadar yeter.." dıyecek dıye ama yok, adamın ıcı ıcıne sıgmıyor, bacaklarını acamayanların yanına gıdıp tutup bacaklarını ayırıverıyor, "78bpm dedım geldın artık, yaptıgın ısın hakkını ver sunu adam gıbı yap barı oranı buranı elletmeden cık gıt suradan." nıtekım yaptık da ama bır de bana sor. her sanıye "hay dedım senın pıs bogazına, yedıgın cıkolatalara, baklavalara! burada kendımı oldurecegıme cıkolatayla tatlıyla ayırırım yolumu olur bıter! ". yoksa bu cekılecek dert degıl...
iki defa ciddi ciddi niyet edip yapmaya kalktım ben bunu. işte salona gittim, yere minderler serdim, yanıma büyük yeşil toplardan falan aldım. ama nedense ikisinde de "hocam telefonum çalıyor." bahanesiyle daha yarısına bile gelmeden salondan çıkıp geri dönmedim.
gülmeyin çünkü haklı bahanelerim var:
1.denemem: hayatımın en yorgun günlerinden biriydi. iş çıkışı gittim, ortamda pilatese yeni başlayan tek kişi bendim. salonun geri kalanı "ebru şallı'lardan oluşuyordu." egzersizler çok ağırdı. üstelik dizlerinin üstüne çöküp o yeşil topu 15 kez indirip kaldırmak görüldüğü kadar kolay bir şey değil. baktım olmayacak, konsantre olmuş ebru şallı'lardan müsade isteyerek kısık sesle "hocam telefonum çalıyor." diyip salondan çıktım. ve huzur!
2.denemem: bu şekildeki "zora gelemeyerek vazgeçme"lerden çok fazla haz etmeyen mücadeleci kişiliğimin zorlamasıyla ikinci derse girmeye karar verdim. aklımda tek bir cümle vardı: "bu kez her şey bambaşka olacak."
enerji level'im %70'in üzerindeydi. daha derse girmeden spor salonunun girişine oturup çiğ köfte dürümümü yiyerek motivasyon seviyemi de arttırmıştım. her açıdan pilatese hazırdım. minderimi serdim, yanıma topumu aldım ve işte başlıy...
o da ne?
"sayın üyelerimiz! kırmızı salonda "dance to dance" aktivitemiz 5 dakika içinde başlayacaktır."
telim yine kulağıma gitti! yüksek sesle: "hmm, öyle mi tamam hemen geliyorum." salondan çıktım! ve huzur...
o gün "dance to dance" aktivitesinde, gangnam style at dansından tutun, roman havasına kadar çeşitli danslar denedik. "kudur, kudur mari ye kafanı." şarkısında bile oynadık . güldük, eğlendik belki ruhum pilatesteki kadar huzur bulmadı, vücudum esnemedi ama ben mutlu oldum.
bu arada sakın benden kurtulduğunu sanma. mutlaka bir üçüncü denemem daha olucak. seni yenicem pilates!
insanın daha ilk günden faydasını gördüğü, tanrının bir hikmeti.
öyle egzersizler vardır ki siz karın çalıştığınızı zannedersiniz, ayağa bir kalkarsınız tüm vücut esnemiş ve gevşemiştir. üstelik hiç de zor hareketler değildir.
nefes alımını düzenler, tek bir hareketle tüm vücudunuzu eşit çalıştırır, bacak kası yapıp göbekli dolaşmazsınız çünkü tüm vücut orantılı çalışmıştır.
hem rahatlatır, hem sıkılaştırır, hem zinde tutar, hem vücudunuz kendine gelir hem de güzel vücutlu sağlıklı bir insan olursunuz.
dikkat edilmesi gereken en önemli şey; tıka basa doymadan yenilen yemekten 1buçuk saat sonra başlanmasıdır. ayrıca çok su içip kendinizi şişirmemeli, susadıkça azar azar kuş gibi su içmelisiniz ki, kuş gibi rahat hareket edebilesiniz.
bir de ebru şallının pilates dvd'sinden yapınca daha bir keyifli oluyor. kendisi de zaten o kadar şirin ve rahat ki bir yandan onu seviyorsunuz bir yandan daha rahat olmaya ikna oluyorsunuz. "şimdi topla devam ediyoruz" dediği zaman da "hemmen getiriyorum ebrucuğum" diye paranoyaklaşıyorsunuz.
yapılması için haftada bir gün az, üç gün çok, * iki gün ise pek ideal olan, sağlık açısından seneler boyu düzenli bir şekilde devam edilmesi durumunda gözle ve sözle görülür ciddi ve güzel gelişmelere vesile olan, insana kendisini oldukça iyi hissettiren faydalı bir spor dalıdır.
göründüğü kadar rahat olmayan olaymış meğerse. tüm gün deli gibi kasılmış bir karınla gezmenize sebep oluyor onun dışında spor sonrası bi rahatsızlığı yok. birde eve nasıl geldiğinizi hatırlamıyorsunuz. fitness'ın üzerine hadi sıra pilateste diye sizi bırakmadıklarında özetle ağzınıza sıçılıyor.
başladıktan 3 gün boyuncaya kadar dayak yemiş gbi hissetiren spordur efendim.pek yararı yoktur abartıldığı gbi deildir.sadece esneklik verir ki o da bünye alıştıktan sonra.
ilk derslerinde topla değil ilk önce ayakta durup elini, kolunu, omzunu, kürek kemiğini ve her bi haltını esnetmekte fayda olan spordur.
ilk haftada, bel ağrısı çekebilirsin -tabi benim gibi kondüsyonu olanlar için geçerli bu. direk hamken başlarsanız sabah kalktığınızda ağrımayan yeriniz yok denilecek kadar azdır.
kasları uzattığı için, 5 hafta -haftada 3 saat- içinde boy uzaması, bedende incelme gibi durumlara yoll açar.
genel olarak terletmez -sigara içenler hariç, benim saçımdan tırnağıma ter aktı mesela.
ama yattığın yerden yoran tek aktivitedir ve çok faydalıdır.
aynı anda yediklerine dikkat etme ve haftada bir gün ağır kondüsyonlu fitness'ı da eklerseniz, vaaay çantaya bak kıvamına gelebilirsiniz.
tv8 her haftaiçi ebru şallı ile türkiyede yaşam bulmuş sağlıklı yaşam etkinliği. kendinizi daha sağlıklı hissetmenize neden olan, vücudunuzu açan ve de vücut ağrılarınıza çok çok çok iyi gelen bir mükemmellik.
boyun ağrılarından öldüğüm sonbahar aylarının birinde bi' pazar sabahı belki de cumartesi. emin değilim. televizyonda ebru şallı nefes alın, nefes verin demekte. "yahu kumanda nerede, bu ne. bi' de topu falan oluyor bunların. pilatesmiş. öyle spor mu olur. spor diye son kalan şey bu olsa, yine yapmam yine yapmam. peh." şeklinde kendi kendime gereksiz bi' tavır alıyorum.
boyun ağrıları artar, artık dayanılmaz hale gelince doktora gidilir.
doktor: ben ilaçları yazdım, şimdi fizik tedavici * arkadaşa uğrayın hemen yandaki oda.
tecahul-i arif: peki
yandaki odaya giriyoruz. içimden diyorum ki bi' kaç egzersiz gösterecek, evlere dağılacağız sonra da. öyle olmuyor tabii. durum anlatılıp filmler gösterildikten sonra bi' kaç hareket yapmam isteniyor, ardından;
f.t.a *: pilatese başlıyoruz öyleyse. öncelikle gymball alıyoruz bi' tane.
t.a*: efendim?
f.t.a: gymball işte yahu. ebru şallı falan yapıyor ya hani pilatesi de. sonra muayenehanemde* beraber başlayacağız çalışmaya.
t.a: şaka?
f.t.a: gayet ciddiyim (sesteki seviyede soğuk duş etkisi saklı.)
t.a: ne yapcam ben o topla yahu? başka bi' yolu vardır herhalde.
f.t.a: başka bi' yol derken? en etkilisi bu hanımefendi.
evet, yine allahımdan bulmuştum. büyük konuştuğum, dalga geçtiğim her konu gibi bu da gelip beni bulmuştu. tedaviyi reddetmek gibi bi' şansım olmadığından istemeyerek de olsa tedaviye başladık. başlarda inatlaşıyordum. gülüyordum bu ne ya falan diye. fizik tedavici arkadaş da kafa dengi sayılırdı. önyargı denen şeyden sıyrılmam çok zaman almadı; çünkü daha iki üç çalışmada kendimi daha dinç hissetmiştim bile. boyun ve sırt ağrılarında muazzam bi' düşüş, duruşta toparlanma ve en önemlisi kendini daha iyi hissetmek.
yazarın burada vermek istediği mesajlar ise şunlardır:
-büyük konuşmayın
-pilates iyi bi' şeydir.
fizik tedavide hastalara uygulanan egzersizlerden yola çıkılarak spor haline getirilmiştir.
zayıflatmadan sıkı bir vücuda kavuşmanızı sağlayan, aynı zamanda kasları esnettiği için boyunuzun 2-3 cm daha uzamasına yarayan spor. duruşunuzu güzelleştirir -ki özellikle hafif kambur yürüyenlere birebir- bir tür meditasyondur. sevilerek yapılır. özellikle lastiği kullanmak çok eğlenceli. vakti olan herkes dvd lerini, lastiğini ve topunu alıp rahatça evinde yapabilir. bu sporu yapan ünlülerin yaşlarına rağmen fit bir vücutları olduğu da göze çarpmaktadır.
(bkz: madonna)
(bkz: yonca evcimik)
(bkz: ebru şallı)
(bkz: uma thurman)
(bkz: gülben ergen)
(bkz: britney spears)
(bkz: jennifer lopez)
(bkz: julia roberts) *
pilates yapmaya natalie portman'ı izledikten sonra karar vermiştim. onun gibi esnek bir vücuda sahip olayı çok istiyordum, aslında bu gibi konularda kendime kimseyi pek örnek almam nitekim seneler senelerce şişko bir kız olarak yaşamıştım, fakat natalie portman hayatımı değiştirdidiyebilirim. sonra ne mi oldu, her şey değişti. bu sporu yapmaya başladıktan sonra sıkılaşmakla kalmıyorsunuz sadece,duruşunuz, yürüyüşünüz, oturuşunuz vs her şeyiniz değişiyor. ya şimdi abartıp gülüşünüz filan diyeceğim olmayacak * neyse efendim, hasılı kelam, zayıf olsanız dahi pilatesden vazgeçmeyin derim, ne de olsa hepimiz çocuklarımızla sağlıklı bir ömür geçirmeyi hak ediyoruz.
vücudu esneten ve hatta boy uzattığı iddia edilen spor.
Bir başladınız mı bırakamazsınız ve yorsa da bir gün bile yapmadığınızda eksikliğini hissedersiniz hem zihinsel hem fiziksel olarak.
sırt, karın, bacak ve kalçaları forma sokmak için eşsiz bir spor. nefes ve hareketler doğru öğrenildiğinde aslında kolaydır. bayanların baş düşmanı selülitden kurtulmak için düzenli uygulandığında etkisi gözle görülür. ayrıca hantal görüntüden kurtarıp kendinizi zinde hissetmenizi ve denge kurmanızı sağlar. üstüne bir de 30 dakika yürünürse şahane olunur.
