fenerbahçe nin darmadağın olduğu dönemlerde takıma gelmiş, takımı bir komutan edası ile yapılandırmış ve fenerbahçe nin bugünlere gelmesinde şüphesiz en önemli rolü oynamış futbolcudur.
mükemmel frikikleri, efendiliği, maç bitiminde tribünleri tek tek gezmesi, hınzır gülüşü, diğer takım taraftarlarının bile imrenerek bakması, dişlekliği, maestroluğu, hırsı ile kalbimizde sonsuza kadar yaşayacak futbolcudur.
alex ise onun kurduğu imparatorluğa en parlak günlerini yaşatmıştır.
bundan dolayı fenerbahçe için değerini hiç kimse ile karıştırmamak gerekir. bu başarılar pierre vanooijdonk un temelini attığı takımın eseridir.
kariyerinin son deminde fenerbahçeye gelmiş, fenerbahçeliler dahil pek çok kişiyi performansıyla yanıltmış, efendiliğiyle bağrımızda taht kurmuş, ileride bir gün mutlaka fenerbahçenin başında görmek istediğimiz erman toroğlu deyimiyle kule tipi forvet oyuncusu.
Chelsea maçından önce muhabirin "Bir gün Fenerbahçe'ye teknik direktör olmak ister misin?" sorusuna "bunun için önce lisansımı almam ve sonra da dişlerimi yaptırmam lazım" diye cevap veren şirinlik muskası.
f.bahçe nin efsane forveti...
penaltı edasında frikik kullanabilen,koşmasa da gol atan efendi bi futbolcuydu.. asla unutulmaz..
2002-2003 sezonunda diyarbakır a son dakikalarda attığı frikik golü hala hafızalarda.. kaleci şenol topu sadece izletmişti...
gözlerim beni yanıltmıyorsa, an itibariyle var mısın yok musun adlı yarışma programında günün yarışmacısının yanında oturmaktadır. hafta sonunda boğaziçi kuzey kampüs yanındaki sahada yapılan maçı da takımı 2-0 türk yıldızlarına kaybetmiştir ayrıca.
ilk geldiğinde yaşlıydı, eleştirildi verdi cevabını sahada herkese. fenerbahçe'ye geldi, sevilmeyen bir kulübe, kendini her renkten insana sevdirdi. yaşlıydı hooijdonk 33 yaşındaydı gol de attı maçlarda çizgiden top da çıkardı orta saha defansa yardım etmezken orada bitti hep yaşlı diyenlere meydan okurcasına. daum vardı fener'in başında dahi dedikleri futboldan anlamayan daum, bunu söyledi hooijdonk da yorulmuştu tek başına takımı sırtlamak yormuştu onu. daum efendi kıydı pierre'e 40 yaşına gelse de sabredeceğimiz gönüllerimizde taht kurmuş adama. gitti pierre, pala bıyıklı camoka tekrar hollanda'ya uçtu sadece fenerbahçe taraftarı değil tüm türkiye yas tuttu. profesyonellik dersi verdi bu ülkeye çok gence yol gösterdi gitse de. şimdi özlüyoruz pierre'i hem de çok özlüyoruz. o da özlüyor belli artık bizden biri gibi geliyor maçlara hala seviyor fenerbahçe'yi. fenerbahçe'ye gelmiş en iyi oyuncu olmayabilir belki ama en sempatik en sevilen oyuncular listesi yapılsa adını en başa kazır bu fenerbahçe taraftarı. sadece fenerbahçe taraftarı da değil taraflı tarafsız herkes.
'futbol basit bir oyundur' deyimini kanıtlayan futbolcu. kendini bir alanda geliştir ve kral ol, oh ne güzel! bu adam da hayatı boyunca sadece frikik çalışmış belli. başka artı bir özelliği yok uzun boyunu iyi kullanmasının dışında. zaten ülkemizde kral olmasına yeter de artar bile bu özellikleri. çünkü bir futbolcunun tekniği, fiziği, kondisyonu vs. önemli değildir düz futbol seyircisi için, iyi frikik atıyorsa takımın 10 numarasıdır o furbolcu, yeter, gerisi önemli değil. bir de buna rağmen ağızlarının suları aka aka izliyorlardı bu adamı, anlayamıyorum.
türkiye gelen hem kişilik , hem futbol bakımından en kaliteli 10 futbolcudan biridir.ne ortega gibi bavulunu toplayıp kaçmıştır , ne de lincoln gibi "sakatım numarası" yapmıştır.
(bkz: adam gibi adam)
fenerbahçe ile bağlarını hala tam koparmamış, taraftardan gördüğü sevgiyi hakeden, genç yaşlı demeden rakip taraftarların bile sempatisini kazanmış ve fenerbahçe ye gelen en iyi yabancılardan biridir.
pierre'de diğer takım taraftarlarının nazarında bir nouma, bir hagi kadar taht kurmuş, gerek kişiliği, gerek oyun stili gerek saha içi kazanma arzusu ve sempatikliği ile.
her fenerlinin çok sevdiği, frikik olunca 'aha penaltı' diye bizi rahatlatan, kendisine şarkı yapılan (put your hands up for pi-air) , cola turca reklamında oynamış, çok sıcak kanlı, çılgın futbolcumuz,pierreparemiz.
hayatımda gördüğüm, en iyi frikik atan futbolcu. roberto carlos falan hikayeydi, bu adamın her vurduğu ya giriyor, ya kaleci zoraki çıkartıyor ya da direkten dönüyordu. fenerbahçe'nin tuncay'ın şu kaval kemiğiyle attığı komik golle deplasmanda 1-0 kazandığı elazığspor maçında da ütopik mesafelerden kullandığı 2 frikik direkten dönmüştü de oha dedirtmişti. rakip takımın oyuncusu ama çok güzel vuruyor adam napayım...
sadece attığı frikiklerle değil, kolunda pazubandı olmamasına rağmen sahadaki kaptanlığıyla ve insan olarak katakteriyle gönlümüzde taht kurmuş, fenerli olsun olmasın bütün Türk spor kamuoyunun takdirini kazanmış, belki de dünyanın son zamanlarda gördüğü en iyi frikikçi futbolcudur.
frikikte uzak yakın mesafe demez, sağ sol hiçbir yönü ayırt etmez, topa ayağının içiyle, dışıyla mükemmel falso verirdi. ceza sahasının köşesinin korner çizgisine yakın yerlerinden bile golü vardır. hatta ilk geldiği yıl ankaragücüne attığı frikik golü hala aklımdadır.
gitmesiyle ben gibi pek çok taraftarın daum a kıl gitmesine sebep olmuş güzel insan.
bir forvet oyuncusu olmasına rağmen fenerbahçe kalesinde çizgiden çıkardığı toplarla da hatırlarım kendisini. keşke 2-3 sene daha oynasaymış fenerbahçede. umarım en azından menajer olarak fenerbahçede yeninden görev alır
saygılar
efsane sayılabilecek düzeyde frikik kullanabilen ancak şifresi türkiye liginde kırılan hollandalı forvet. (baraj olmadan gol atamadığını kayserispor'lu futbolcular anlamış ve akabinde bu sayede hiç bir takım pierre'den gol yememiştir)
o bir ilahtır.
fenerbahçe formasını onun gibi dolduran futbolcu çok azdır sanırım.
ayrıca frikikllerde baraj kurmayan takımlara kendi arkadaslarını baraja koyup gol atan futbolcudur.
(misal: gençlerbirliği kupa finali)
bana göre dünyada eşi yoktur.
fenerbahçe' ye gelmiş belki de en faydalı yabancı oyuncudur (evet alex de dahil). uzaktan sert şutları, frikikleri, hava toplarına hakimiyeti, ilerlemiş yaşına rağmen ilerde yaptığı pres ve takım savunmasına sahanın her yerinde yaptığı katkı ile komple bir oyuncuydu.
deplasmanda maç öncesi şut çalışırken kale üst direğinin alçak olduğunu yetkililere söylemiş (şutlar üstten auta gidiyordu ya da direğe çarpıyordu sanırım), ölçüm sonucu kalenin gerçekten de alçak olduğu anlaşılmış ve kale birkaç cm yükseltilmiştir.
-yok abi benim şutlar doğru, gol olması lazım; kalede hata var...