bir zaman uzun bir şehir içi otobüs hattında, tatlı bir biletçi amca ile sohbeti şu şekilde açmıştım:
- amca ya yaşının fazla olduğunu tahmin ediyorum ancak nasıl oluyor da böyle genç görünüyorsun?
amca inanılmaz genç görünüyor ama bir o kadar da yaşlı: ihtiyar delikanlı. sonra gülümsüyor ve anlatmaya başlıyor.
- dogru bildin. 65 yaşındayım. bak yigenim, şincü beni eyi dinle. ne kadar hayat teşalesine, paraya pula gendini gaptırdıgın vakit o kaddar yaşlanır gidersin.
*tink lamba yandı kafamın içinde*
babamı düşündüm. böyle bi adam. hak veriyorum çocukları en iyi şartlarda okusun istiyor. ve kendini bu uğurda yıprattı. 44 yaşında ama bu amcanın abisi gibi görünüyor. fakat babam bir noktayı atlamıştı. her şey dengede. fazlasına gerek yok. çocukları iyi okullar okuyor. hali vakti yerinde. bildiğin orta halli yaşam işte. kaç tane üniversite ögrencisi tek başına kalıyor da o oğluna böyle bir lüksü lütfetmişti. ha o zaman sorarlar bey baba napcan bakalım sen parayı. tamam işte limittesin, herkesler mutlu mudur? öyle.
amca devam ediyor...
- çocuklarımı okuttum. hepsi gendine toktor oldu, müendiz oldular. çalışıyolar. evlendiler. hepsi uçtu gitti. bi benimlen eşim kaldık goca evde. eee çok zengin olsam da böyle olmaz mı idi?
*tink lamba tekrar yanıyor*
teyzem çok zengindir. ama çocugu olmadı. eniştemle öyle istanbul'un en gözde yerlerinde saraylarda yaşıyolar. bağdat ceddesinde tripleks bir evde yaşamak bence muazzam bir olay. fakat vakti zamanında kendilerini ziyaret etmiştim. ev o kadar sessiz ki, gözleri "şu evin içinde bir çocuk gürültü yapsa ya" diyor idi adete. anlıyorum, demek ki mutluluk parayla olmuyor sadece.
amca devam ettikçe ben düşünüyorum. ben düşündükçe amca anlatıyor.
- bak yigenim. evet para gerçekten çok önemli değildir. ben çok çalıştım, her bir işte çalıştım amma velakin sinirlenmedim, üzülmeme çalıştım. çocuklarım ile mutlu yaşadım. para bir tuzaktır. varlığı ile yokluğu insanı sapıttırır. çok paraların olunca şaşırırsın, az olunca kıvranırsın.
son cümleyi ben kafamın içinde kuruyorum : "amma velakin eğer limitinde isen o zaman hattı koru asker."
uğruna çok canlar yakılan seri numaralar ile takibi mumkun olan bir grup matbaacı tarafından özenle basılıp özensizce insanlara dağıtılan biçimce degersiz manevi olarak haddinden fazla değeri olan farklı renk ve çeşitlerde olan kağıt parçası.
baktığın zaman basit bir kağıt parçası ama mevzusu çok aga. darphanelerde basılır, imzası atılır, banknot yapılır deste deste akar gider. milyonlarca temiz milyonlarca pis el değer paraya. anlatılmaz bir sevgisi anlatılmaz bir acısı vardır. para için dilenecek en düzel dilek pis tarafını tutmamaktır.
para her şeyi yapar diyen adam, para için her şeyi yapandır.
önce yeraltından çıkardıkları madene, sonra kestikleri ağacın üzerine rakamlar basmışlar, binlerce yıldır başımıza bela etmişler. kolaylık mı, zorluk mu çözemedim.
ağlama, gülme, kırıtma, kırıttırma, satın alınma, satın alma, yaşam fonksiyonlarının sürdürme amacı da taşırken, kendine küsme veya kendinle barışma sebebi.
buna tapan bir dinin aleni biçimde ortaya çıkmayışı ve mevzubahis dinin sadece yer altında yaşanması üzücü.