türbanlı kadınlar ve platin alyans takan erkekler için bazı kamu-belediye görevlilerince işlemlerin/prosedürlerin kolaylaştırıldığına da sahit olunmaktadır, sırf bu nedenle resmi işlem yapacağı zaman plain yüzük takanlar bile vardır.
tercih meselesidir, kimseyi ilgilendirecek bir hadise degildir, o başörtülü bayana duyulan saygının ifadesidir. 50 yasında hala bası açık insan, hala duyguları zirve yapmamıs demektir ki, ona yer vererek yaslı muamelesi yapmak en azından hayvanlık olacaktır.
müslüman bıyığı olan bir erkeğe yer vereni gördünüz mü? yaşlı değilse hayır.
türban ise islamın simgesi haline getirilmiş olduğu için yer verenlerin adeta dini vecibelerini yerine getirme algısı ve vicdanlarının baskısıyla yaptıkları eylem.
öncelikle;ne bitmez türban gergefleriniz varmış be arkadaş! üzerinden geldi geçti olmadı bitti, bitirildi.
en küçük özgürlüğünüz elinizden alındığında, unutmayanlar unutturacakları 2 küçük geoid takım edavatlarını sıvazlıyor olacak.
benim bir kadına otobüste yer vermem için: ya kucağında çocuğu vardır, ya hasta görünmektedir *ya taşımakta zorlandığı eşyası vardır yahut o kadın yaşça benden büyüktür *. ayakta kalarak ölmeyeceğime ve benden daha zor durumda olan birisi olduğuna göre anormal bir durum olmaz. *. türbanlı kadını insan saymayanlardan da olmadığıma göre bu kıstaslara uyan kadına yer veririm.
ancak türban düşmanı şahsiyetlerin gözünden kaçmayacak durumdur.
ayrımcı gözleriyle öyle dikkatli bir şekilde süzerler ki etrafı, kim, kime, nerde, nasıl yer vermiş hiç birini kaçırmazlar.
tamamen ne çıkarsa bahtınıza durumudur. her türbanlı insani açıdan dört dörtlük olacak diye bir durum söz konusu olamaz. mini etekli bir tikye yer vermek kadar şekilciliktir. türbanlıda olsa mini eteklide olsa bayan bayandır. şimdi kalkacaksınız türbanlı diye bir bayana yer vereceksiniz başı açıklar ne hissedecek acaba. o da insan bu da insan. velhasıl ben olsam gözündeki ışığa bakarım ne bacaklarına ne türbanına.
birincisi türbanlı bayan yaşlı olabilir, ikincisi yer verecek kişinin en yakınındaki olabilir, üçüncüsü hamile olabilir, dördüncüsü kucağında çocuğa olabilir, beşincisi sakat olabilir.. olabilir de olabilir anlayacağın. böyleyken böyle.
ha şöyle bi durum varsa eğer, vermiş bi arkadaş örnek 20 yaşında genç türbanlıyla 60 yaşındaki açık teyzenin ikisinin birden ayakta olduğu ve genç türbanlıya yer verildiği durum. şimdi burada ters birşeyler var evet de, bu terslik başını örten kızın dışında gelişen bir şey olmakla beraber tamamen yer veren kişinin ayıbıdır. yani anladık sevmiyosunuz ama böyle bir durumda da nefretinize bahane aramayın. sonuçta kimse otobüse binerken aman da yer versinler diye başını örtmez.
aklıma gelmişken, bunların tam tesi durumlar da en az bunlar kadar yaşanıyor. * ayıp "onlar" ya da "bunlar" ın ayıbı olmaktan öteye insani bir ayıptır.
otobüste alışılmış bir icab kuralıdır. erkekler anatomisi gereği bayanlara göre daha dayanıklı olduğu için kişinin kendi tasarrufuna kalmış bir inceliktir. dalgınlık yapıp bunu ıskalamış bir gençten daha suçludur bir bayanı türbanlı , türbansız diye ayırmak. ha illa siz ayrım yapıyorsunuz diyecek olursanız bir türbanlı bayana eğer bir başka bayanın yanında oturuyorsam öncelik veririm. aslında bu işin türbanlı , türbansızı olmaz her bayan tanımadığı bir erkeğin yanında mesafe ne olursa olsun yolculuk yapmaktan pek taraf değildir. ee madem bayanları türbanlı , türbansız diye ayırma diyorsun şimdi sen aynısını yapıyorsun diyenlere asla idrak edemeyecekleri inceliklerle cevap verirdim ancak idrak edemeyecekleri için nafile.* zaten idrak edebilseler böyle boş beleş konular üzerine tartışmazlar.
türbanlı bayan diye bir ayrım yoktur. bayan vardır. otobüste yer verilecek kimseler zaten gözümüze sokulurcasına yazılmıştır otobüsün muhtelif yerlerine. gazi, yaşlı, hamile üçlüsüdür ki bunlar hamile bayanda olur, yaşlının da cinsiyeti önemli değildir.
o zaman hamile bayan açık da olabilir kapalı da. yaşlı teyzemiz de aynı şekilde..
bunlara ayakta duramama durumlarından herhangi biri için yer veriliyorsa bu baştaki örtüye bakmaz.
kafalardaki saygıya bakar.
aslında bir bayana yer vermek için yaşlı ya da hamile olması zorunlu değildir. ayakta rahat olmadığını düşündüğümüz her kişiye yer vermek özgür irademize kalmıştır.
ama ben kalkıp başı kapalı bir bayana yer versem batar bu sözlük ahalisinin belli kesimine. "kapalı ya ondan kalktı yerinden." denir.
sığdır efenim bazı insanlar. anlamazlar saygıdan kibarlıktan.
ama allah'a çok şükür hala geniş düşünceli, halden anlayan, mantıklı insanlar * var.
toplum içinde günden güne daha da büyüyen o kutuplaşmanın bir çeşididir. karşı taraf nasıl bir türbanlıya yer vermeyecekse, o da bir türbansızı tercih etmeyecektir yer vermek için.
ve fakat o aynı kişi, siz kucağınızda çocukla biraz ilerisinde dikilirken, sizden sonra binen türbanlıyı tercih ediyorsa insanlıktan nasibini almamıştır.
tavsiyem, o inandığı kitabı bir kez daha okusun. bu kez anladığı dilden...
genel bir icab kuralıdır. bazıları ulan inadına ayıralım bu milleti , kutuplaşma yaratalım bu kutuplaşma olmasa da varmış gibi insanları galeyana getirelim düşüncesiyle bu işin kitabını yazmışlardır. hatta bu kitabın içeriklerinde otobüslerin içi bile konu edilmiş. herkes inandığı kitabı okusun.
20 yaşında bir hanım; tesettürlü, arabası olmadığı için hastaneye karnındaki bebeğini kontrole dokuz ay boyunca otobüslerde gitti geldi. boş yer varsa oturuyordu. ilk koltuklar hamile, gazi, yaşlı, malül kişilere aittir kuralı daha yoktu o zamanlar. yer bulamaz sa o uzun hastane yolunu ayakta gidip geliyordu. aradan 4 buçuk yıl geçti bu hanım ikinci çocuğuna hamile kaldı. bu sefer arabası vardı. ama bazen otobüsle gitmesi gereken zamanlar oluyordu hastaneye. ve yine yer bulursa oturuyordu bulamazsa ayaktaydı. şimdi; bu tesettürlü hanım, bırakın tesettürlü olduğu için yer verilmesini, hamile olduğu halde ayakta yolculuk etmiştir. ben daha ömrümde hiç görmedim tesettürlü birine yer verildiğini bu bir.
ikincisi maalesef ülkemizde ne yaşlıya, ne hamileye, ne çocukluya velhasıl kimse kimseye yer vermiyor. verenler birkaç istisna.
herkese verdiğin gibi yer vermektir fakat o bayanın sizin verdiğiniz yere oturmaması küfürlerin en büyüğünü gerektirir. oturduğum yerin sıcaklığından günaha girecek!
sözlük suserlarının çeşitli anılarını paylaşmasını sağlayan başlık. tanımımızı edebimizle yaptığımıza göre ben de anlatayım anımı isterim;
sene 1998
yer istanbul
mekan üstanbul üniversitesi beyazıt kampüsü ana giriş ( hani şu meşhur kapı )
gün finallerin ilk günü
saat 08 30
güzel bir gündü bir saat süren bir otobüs yolculuğuna katlanmamak için 3 arkadaşla ortak tuttuğumuz taksiyle geldiğimiz okulun ana kapısında herzamankinden farklı bir kalabalık vardı. geçenlerde kapıya konulan özel güvenlik ekiplerinin arttırılması ve girişi darlaştıran metal dedektör konulmasındandır diye düşünürken sırada bekleyenlerin tartışıp sinirle geri döndüklerini gördük. geri dönenlerin çoğu kapalı giyimi seçen kızlar ve 6-7 kadar uzun saçlı, karışık ve değişik sakallı arkadaşlardı. mekan üniversite şehir istanbul olunca gayet normaldi aslında birbirinden çok farklı tip ve kılıktaki insanların aynı yerlerde olmaları bu yüzden taksimde dolaşmayı çok severdim. sıra bana gelince kapıdaki güvenlik sen geçebilirsin dedi bana turnikeli kapıdan geçip metal dedektöre yürürken 2. güvenlik durdurdu beni hafif kirli sakalımın üstüne kondurduğum nerede ise 3 haftalık top sakal olarak adlandırılan sakalımı işaret etti " böyle alamıyoruz " dedi. " memur muyum lan ben " dedim. finallere çalışmaktan uzadı onla mı uğraşçam sabah sabah dalga mı geçiyorsun " diye de ekledim ama yalan söylüyordum doğru dürüst çalışmamıştım hoşuma gidiyordu sakal, parlak yüzü yakıştırmıyordum kendime. uzatmayayım o gün beni, benim gibi sakallıları, küpeli erkekleri, metalci diye özetlediklerimizi, baş örtülüleri, tanınmış ülkücü ve solcuları okula almadılar. kimi aldılar ben de anlamadım ama süleymaniye tarafında ki arka kapıdan ben girdim ve finaller boyu parlak olarak gezdim. bana çok koymamıştı ama ertesi gün ana kapıda toplanan ve bini geçen karışık grubu gördüğümde olayın boyutlarını anlamıştım. ilk defa sağcı-solcu-aylak-serseri diye nitelendirdiğimiz herkesin aynı anda aynı yerde aynı istekle eylem yaptığını gördüm. " fişlerler m.na koyim " diyerek sanki tüm 657 kadroları beni bekliyor gibi yine arka kapıdan girmek istesem de kapandığını görünce mecbur eylem yapan arkadaşların önünden utana sıkıla finallere girdim. noldu derseniz 13 dersin 7 sinden büte kaldım.
şimdi ben otobüste ne zaman bir başörtülü görsem yer veririm. ne zaman güzelimsi bir kız görsem yer veririm. ne zaman bir yaşlı teyze görsem yer veririm. bugüne dek tek yer vermediğim kadın türü kürk veya kürk imitasyonu giyenlerdir ki inançla şunla bunla ilgisi olmaksızın gıcık olduğumdandır. otobüse de senelerdir binmiyorum ama yalan değil hayatımda 5-10 kere yer vermişimdir.
uzattım ama diyeceğim o ki; başı örtülü veya değil sen o insanları okula alma, memur olmalarına izin verme sonra kalk otobüste yer veriyorlar diye laf et. olacak iş değil arkadaş, "sana ne lan kimin kime yer verdiğinden dallama demek istiyorum" dallamayı içimden diyorum. jipe binen türbanlıdan sonra otobüslerden de mi atalım bunları. isterseniz tapularına el koyalım arabalarını alalım akbillerini üsküdar da topluca kız kulesine karşı yakalım he ne dersiniz. yahut otobüste türbanlılar için ayrı bir yer yapalım nasılsa hepsi aynı, simge kullanmanın cezasını verelim elbirliği ile. tampona bağlayalım arkadan sürüklensinler mesela olma mı bebeğim.
ben bugün otobüse binsem bana biri dese ki senin g.tün büyük zor taşıyosundur al otur. teşekkür bile ederim ben. ne iyi insanlar var derim, içimden "sensin lan g.t " de derim ama o ayrı. ama sana noluyor da yok o ona yer vermiş, sadece türbanlılara veriliyormuş, özürlüye bile verilmiyor falan fıstık. toplu bir örgüte üye de bunlar ortak mı hareket ediyorlar kuzum. özürlü sakata yer vermeyen türbanlı-türbansız isterse başbakan olsun hayvandır zaten de diğerleri ekip çalışması mı yapmış ne bu genelleme. yeter lan artık.
(bkz: türban üzerinden genelleme yapma çılgınlığı)