kötü bile başlasan güne, a1 den içeri girdiğinde, o yoldan gittiğinde moralinin yavaş yavaş düzeldiğini hissettiren okuldur. bi de beşeri kantininden bi çay, ve karışık gözleme aldın mı, o arka bahçeye bakan küçük, mavi kaloriferlerde oturdun mu bütün dertlerin çözülmüş gibi gelir. ne ödev kalmıştır, ne sınav. kesinlikle, hayatımda ilk defa okula gitmeyi sevmemi sağlayan tek şeydir ortamı.. ve o ortamdan çıkmamak için uğraşacağımdır. ya uzatarak, ya da master yaparak... **
geçen sene gidip, görüp, ''burayı kazanmalıyım'' diye hırs yaptığım, kocaman kampüsüyle ''ankaradaki en yeşil ye buradır galiba'' diye düşündüğüm üniversite.
neyinden nefret edildiğini bir türlü anlayamadığım üniversite. burada bile mutlu olamıyorlarsa sorun birazda kişidedir*. türkiye nin en rahat üniversite ortamında, ulaşabileceğin herşey elinin altında iken bile mutlu değilsen...
bir neslin girip okuyabilmek için kendini paraladığı, vaktinde efsane olan ancak son yıllarda (özellikle özel üniversite uygulamasının yaygınlaşmasıyla birlikte) eski kalitesini yitirdiği düşünülen devlet üniversitemiz.
mimarlık fakultesi ogrencileri için orta dogu tasarım universitesi olarak adlandırılabilecek okul. zira bu fakultede - ozellikler mimarlık bolumunde- teknik ogretmezler, hatta teknige de tasarım gibi yaklastıkları olur. canıma tak ediyo artık!..
krokisi itibariyle namlusu moskovaya döndürülmüş bir silaha benzeyen, özellikle mühendislik öğrencilerinin açılmış şemsiyelerle yakından ilişki kurduğu, kendine has şivesi ile (hangi sectiondasın, advisordan approve aldın mı? vs.) yeni bir türkçe akımı başlatan, protestosu eylemi eksik olmayan, sosyal aktivite zenginliği yaşarken aynı zamanda bu aktivitelere zaman yaratamama ikileminin yaşandığı, yine de okumuş olmaktan zevk aldığım üniversite.
amerika destekli olarak kurulan, öyleki ders programı dahi cıa mensuplarınca belirlenerek öğrencileri apolitik yetiştirmeye çalışan ancak sistematik kapitalist yetiştirme çabalarını bir zamanlar boşa çıkaran ve ne yazık ki artık aynı durumdan bahsedemeyeceğimiz üniversitemiz.
(bkz:12 Mart döneminde görev yapan, CIA kökenli Amerikan Büyükelçisi Robert Kommer: "Biz, o yıllarda müfredatını teknik alanlara oturtmak suretiyle ODTÜ öğrencilerini 'politika dışı' tutabileceğimizi sanmıştık. Halbuki üniversiteyi, giderek politize olan Türkiye'nin dışında tutmak olanağı yoktu".
öğrencileriyle azcık kafa bulan okul. geçen dönem 80 ytl civarında harç kredisi almışken bu dönem 50 ytl harç yatırılması gerektiğini öğrnci işleri sayfasında ilan eden okul. aldığı paralar fazla geldi kanımca.
namlusu sovyetlere doğru çevrilmiş bir silah olaral tasarlandığı bir efsanedir. mimarı o zaman 21 yaşında genç bir türk mimar olan behruz çinici dir. odtü kampsünün 500.000 km kare olduğu düşünülürse gerçekten önünde saygıyla eğilenilecek bir iş çıkarmıştır.
kuşbakışı, namlusu sovyetlere çevrilmiş silah olarak gözüken kampüse sahip amerikan yapımı üniversitedir.
amerikan elçisi* komer'in arabasının yakılmasıyla amerikanın elinde patlayan silahtır aynı zamanda. tabi bunlar 30 sene evvel olmuştur. stadında hala 68 kuşağı kimya öğrencilerinin yaptığı silinmez boya ile yazılmış devrim yazısı durmakla birlikte, devrimci ruhunu çoktan kaybetmiştir.