dedikodu şiiri ünlü parnasyen şair (bkz: theophile gautier)'den çalıntıdır. aynı zamanda fransız gautier'in bu şiirini türkçeye kendisi çevirmiştir.
"hayır, madame, siz değilsiniz sevdiğim,
sevdiğim ne ofelya, ne de beatrice;
ne de sizsiniz, ne de siz, jülyetçiğim;
iri gözlü sarışın lola, ne de siz. ''
theophile gautier
Kim söylemiş beni
Süheyla'ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş, ama kim,
Eleni'yi öptüğümü,
Yüksekkaldırımda, güpegündüz?
Melahat'i almışım da sonra
Alemdar'a gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatırım, fakat
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
Güya bir de Galataya dadanmışız;
Kafaları çekip çekip
Orada alıyormuşuz solugu;
Geç bunları, anam babam, geç;
Geç bunları bir kalem;
Bilirim ben yaptığımı.
Ya o, Mualla'yı sandala atıp,
Ruhumda hicranın'ı söyletme hikayesi?
Görmenin en yalın, sade halini kalemine gördüren şair ama insan... Şiirimizin özgürleşmesi, insanlaşması adına yaptığı girişimin büyüklüğü tartışmasızdır.
Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.
Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebemkuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.
Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine,
insanları gördüm.
Ne yârdan geçerim, ne serden;
Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama...
Bırakmıyor son gördüğüm,
Bırakmıyor geçim derdi.
takmaya çalışırken kuyruğunu
birlikte yaptığımız güzel uçurtmanın
görürdüm çırpınırdı ufacık kalbin
hatırımdan bile geçmezdi
sana duyduklarımı söylemek.
eski edebi ortamda ortalama bir şair olabilecekken ekürisiyle birlikte bir akım yaratmış ve o akımın ilahı haline gelmiş büyük türk şairiülkemiz edebiyatında pek sık rastlanılmayan bir şekilde kendi içerisinde tutarlı bir poetika oluşturmuştur.
"güzel kadınları severim
işçi kadınları da severim
güzel işçi kadınları daha çok severim"
dizelerine sahip, bir dönem türk edebiyatı şiirine yenilik getirmiş, ancak şiir anlayışındaki sadelik, basitlik ve gündelik sözlerden dolayı ikinci yenilere mağlup olmuş şair.
nerede okudum tam hatırlamıyorum; ama yazıldığına göre, orhan veli'nin babası kız kardeşini bir kenara çeker ve şöyle der: ''kızım, ağabeyine söyle, fakirim param yok diye şiirler yazmasın, komşular acıyarak bakıyor sonra bana. alışveriş yaptığım esnaf 'sonra verirsin abi.' diyor.''
Baka kalırım giden geminin ardından
Atamam kendimi denize, dünya güzel
Serde erkeklik var, ağlayamam...
dizeleriyle beni benden almış cumhuriyet dönemi türk şairlerinden...
Garip akımının kurucularından olan şairdir. Gayet çağdaş düşünüp eski olan her şeyi reddetmiştir. Tabii her muhalif gibi o da küçümsenmiş ve yadırganmıştır.
" ........
Mesele falan değildi öyle,
to be or not to be kendisi için;
bir akşam uyudu;
uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar
haklarını helal ederler elbet.
Alacağına gelince...
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin."
Beni güzel hatırla...
Sana unutulmaz geceler bıraktım,
Sana en yorgun sabahlar;
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım...
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye,
Vedalar bıraktım duraklarda;
Ne arasan bir sevdanın içinde,
Fazlasıyla bıraktım ardımda...
1950 senesinin Kasım ayında bir haftalığına geldiği Ankarada belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından hafifçe yaralandı. iki gün sonra istanbula döndü. 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçirdi ve hastaneye kaldırıldı. Beyinde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi doktor tarafından anlaşılamadı ve Orhan Veliye alkol zehirlenmesine karşı tedavi uygulandı. Aynı akşam sekiz sularında komaya giren şair gece 23.20de komadan çıkamayarak Cerrahpaşa Hastanesinde hayata veda etti.
Lisedeki edebiyat hocası Ahmet Hamdi Tanpınar, Orhan Veliyi hastanede ziyaret etmiş ve bu olayı Edebiyat Üzerine Makaleler kitabında şöyle anlatmıştır:
Daha orta mektebin birinci sınıfında talebem olan Orhanı Cerrahpaşa Hastanesinde son defa oksijen çadırının altında yarı çıplak, güçlükle nefes alır ve o kadar güzel hayalleri yakaladığı dünyamızın yalnız akı görünen gözlerinden boşanırken gördüğüm günü hiçbir zaman unutamam. Şiirimize tatlı anlaşmazlığı ve lezzeti getiren zeka, kendisi olmaktan çıkmıştı.
garip akımının kurucusu ve en önemli temsilcisidir. Orhan Veli'ye göre her şey şiirin konusu olabilir hatta bir şiirinde adamın ayağındaki nasırı anlatmaktadır. Temsilcisi olduğu akımın isminden de anlaşılacağı gibi şiirleri bir gariptir, edebiyatımızda önemli bir yere sahip olan yazarın şiirlerini ben de değişik ve güzel bulmaktayım.
"şimdi kılıksızım, fakat
borçlarımı ödedikten sonra,
ihtimal bir kat da yeni esvabım olacak.
ve ihtimal sen,
yine beni sevmeyeceksin.
bununla beraber pazar akşamları sizin mahalleden geçerken, süslenmiş olarak,
zannediyor musun ki ben de sana
şimdiki kadar kıymet vereceğim?"
Bir gün aşiyana mezarını ziyarete gideceğim şahsen. Örnek aldığım bir edebiyatçıdır kendisi. Yalnız ölümü pisipisine olmuş. Böyle insanlar bizler için çok lazımdı.
Arzulu mudur? acaba bir tank rüyasında
ve ne düşünür tayyare yalnız kaldığı zaman.
hep bir ağızdan şarkı söylemelerini sevmez miydi ?
acaba gaz maskeleri ay ışığında ?
ve tüfeklerin merhameti yok mudur? biz insanlar kadar olsun...