türkçe sorunu olan yazar. Maureen Freely'in türkçe'den ingilizceye yaptığı çevirileri çok iyidir. romanlarındaki birçok anlatım bozukluğunu titizlikle düzeltmiştir. ingilizce biliyorsanız alın okuyun. ama bilmiyorsanız ne kitaplarını türkçeden okumaya ne de biraz tat alabilmek için ingilizce öğrenmeye değmez..
"türkler bir milyon ermeniyi, otuz bin kürdü öldürdü. " diyen ve bu yüzden deyim yerindeyse avrupa ülkelernin ekmeğine yağ sürüp nobel ödülü almış yazarcıktır. yaptığı şeyin halk dilindeki karşılığı vatan hainliğidir.
hep hayranlıkla okumuşumdur işçi gibi çalışan yazarları. bir yapıyı kurar gibi yavaş yavaş, ince ince, ölçüp tartarak, bozup yeniden kurarak, kılı kırk yararak yazan yazarları. taşları seçen, eğri, büyük, kırık olanları törpüleyip kenarlarını yumuşatan, olması gereken boyutuna getiren, sonra tek tek üst üste,yan yana koyup yapısına keyifle bakan taş ustaları gibi çalışan yazarları. işte bir liste yapmaya çalışırsak böyle yazan yazarlardan, orhan pamuk en başlarında gelir bu listenin.
çoluk-çocuğun hakkında olumsuz ahkam kestiği, ucuz ve şovenist milliyetçilerin tek bir kitabını okumadan hakkında atıp tutukları, dünya edebiyatının en iyi 10 yazarından birisi. hele ki kara kitap tam bir şaheserdir. muhteşem ve büyülüdür.
medari iftiharımızdır.
harika kitapları olan iyi bir türk romancısı. Siyasi görüşlerine laf söyleyip adama hakaret etmek te çok anlamsız geliyor. Onun bildiklerini, gördüklerini, araştırdıklarını bir başkası da yapsa belki adamla aynı fikre sahip olacak..
sözde milliyetçilerin ağızlarından çıkan salyaların biriktiği bir nehir olmuş talihsiz yazar kişi. hayatlarında yazdıkları tek şey tehdit mektubu olan, sanat zevkleri mustafa yıldızdoğan'ın kızıl elma'sını dinlemekten ileri gitmeyen güruhun hedef tahtası haline gelmiştir ne yazık ki.
Ülkesine çamur atıp Avrupalı çevrelere hoş görünerekten Nobel ödülü kazanmış, kanıt sunmadan yargıya varan, bilgilerinin doğruluğu tartışılmadan kanun kabul edilen yazardır.
(bkz: vatan haini)
(bkz: kaypak yazar)
(bkz: bit yeniği)
bu adami elestirirken -bakin israrla soyluyorum, adamin kendisi elestiriliyor- arada kitaplarina da bir kres cocugu edasiyla "kitaplari da bok gibi zaten." diyerek elestirmek ayri bir sanat dali olsa gerek.
yahu her seyi bir butun olarak elestirmek de ne ola ki? bir sey (kisi, varlik, eser) bir butun olarak elestirilmez. cesitli yonleriyle elestirilir. bunu bile idrak edemeyen yasam formlari var.
ps: ancak yine de nobel odulunu -en azindan benim adim kirmizi ile- haketmiyor. en azindan o kitap ile. o kadar guzel kitaplari varken, haksiz yere alinmis gibi geliyor o odul o kitap icin.
ikinci kez yazacağım, belki yine televizyondan kotardığımı sananlar olur ama öyle değil, çanakkale savaşı sırasında bir asker, kendisine gelen askeri bir mektubu bir yabancıya ifşa ettiği için 3. tabur komutanı olan binbaşı sabri bey söylemiştir bu sözü;
''ekmek yediği vatanına ihanet eden, gün gelir, yine ekmek yediği vatanından kurşunu yer.''
7. sinif insan musveddelerinin bile elestirebildigi yazar. sorsan kitabini okumamistir bile. okusa da anlamamistir. anlasa da yanlis anlamistir buyuk ihtimalle.
bir aydın hemde nobelli bir aydın , bir utanç tablosu , bu cumhuriyete ve onu kuran atatürk e yapılabilcek en büyük hakaret bu gibi kendi değerlerinden uzak aydın yobazların mahsustur.
ülkesini bir nobel e satan ve bunu bir şekilde haklı gösterme çabası içinde yapan sözde yazar olan ama alakası olmayan ve nihat genç tarafından da ayarın kralı verilmiş şahsiyet.
yazıktır ki bu adamı hala aydın olarak görenler var , bu şahsı hala yazar sanalar var ...
kendi halkına bu kadar hakaret eden ender insanlardandır.
madem soy kırımlardan bahsedeceksin bizim tarihimize bak bizi savun tabi o zaman faşist olursun değil mi?
ermeni lobisi tarafından ödül alınması engellenmek üzereyken bunu fark edip lehlerine konuşan,ülkemizi sonu gelmeyecek olan sonlara doğru kısmen de olsa iterek nobel'i kapan yazar.
(bkz: değer miydi)
reklam politikasını 3. sınıf mankenden dönme şarkıcıları örnek alarak gerçekleştirip, ne kadar sansasyon o kadar ilgi mantığıyla hareket eden yazar.
kalemini nobele satmış olan yazar.
türkler' in soykırım yapması hakkında atıp tutarken bunları hiç okumadığını veya okumuş olsa bile gerçeklere nobel verilmediğinden görmezden geldiğini düşündüğüm yazar gibi bir şey..
bir bakıma türkiye'nin eksper raporudur orhan pamuk. memlekette olaylar olur, gelişmeler yol alır daha sonra söz orhan pamuk'a gelir ve o da konuyla ilgili sözünü söyler.
romanlarına bakacak olursak da genellikle bir aileden(cevdet bey ve oğulları, sessiz ev) ya da tesadüfler sonucu bir araya gelmiş kişilerden(benim adım kırmızı, kar) bahseder. okuduğu romanların sonunda mutlak bir bitiş bekleyenlere romanlarını tavsiye etmem.
--spoiler--
sonuçta çoğu romanının ucu açık kalır.
--spoiler--
türklerin geçmişi hakkında hayali kurgulara sahip yazar. türkler 1.500.000 ermeni ve 30.000 kürt öldürdü diyecek kadar hayal gücü geniştir. ayrıca kar romanı o kadar bunaltıcı bir kitap ki ajdar dinlemek bile insanı bu kadar bunaltmaz.
kitaplarını okumamış kalabalık bir güruhun aldığı nobel ödülünü sırf düşüncelerine, söylemlerine bağlayarak haksızlık ettiğini düşündüğüm yazardır kendileri. bu da eleştirmeyi, düşünmeyi nasıl da bilmediğimizin kanıtıdır efendim. sen tutup bu adamın bir tanecik bile kitabını okumayacaksın sonra hakkında ahkam keseceksin. sen, o adam nasıl emek vererek yazmış, hayatını, zamanını harcamış görmeyeceksin, görmezden geleceksin sonra da bu ödül sırf şu nedenden ötürü verilmiştir diyeceksin. yazık.
millet olarak en büyük eksikliklerimizden biri bu, biri de eleştiriye karşı, düşünceye bir türlü açık olamayışımız. ne çok korkuyoruz 'düşünce'den; aman çıkıp birisi genelin kanaatine aykırı bir şey ortaya atmayagörsün, bir şey yaşamayagörsün, hooopp hemen yargılıyıveriyoruz. neden, çünkü bize farklılıklar kötü olarak öğretildi bugüne değin. çünkü, sizden, bizden olmayan kötüdür dendi. çoğunlukta ayrıksı olan tehlikelidir dendi.
şimdi kalkmış bir yazarın aldığı ödülü tartışıyoruz. ama tartıştığımız nokta yazarlığının bunu, bu ödülü hak edip etmediği değil de, ödülün ona hangi saiklerle verildiği.
şahsi kanaatim bir yazar olarak orhan pamukun bu ödülü hak ettiği yönündedir efendim. belki tümünü okumadım kitaplarının; ama sadece tek bir kitabıyla bile bu ödülü almaya hak kazanabilirdi benim gözümde: kara kitap
eğer hiç okumadıysanız orhan pamuk ve şaibeliyse bu ödül gözünüzde önce bu kitabı okuyun sonra bir daha karar verin derim ben, naçizane, bir öneri olarak.
edit: epi tpou birkaç entry girebilmek nasip olmuşken henüz bu kadar sık kötü oylanabileceğini düşünmemiştim bu entrynin. hani tahmin ediyordum diyelim de yine de hayalkırıklığı yarattı bende bu durum. ne yapayım canım ben başka şey demek istemiştim siz başka şey anladınız zannımca, neyse sağlık olsun gene de.*
şu sıralar aldığı nobel ödülü, dil ve üslubu üzerine edebi çevrelerce tartışma konusu olan yazar. ab genel sekreteri oğuz demiralp'in nobel seçicilerinin romanlarını türkçe okumaları halinde değerlendirmelerinin değişik olabileceği üzerine söylediği sözlerle tartışma başlamış, kısaca dilini beğenmediğini, ödüle layık olmadığını ima etmiştir.
yazarların dokunulmazlığı olmamalı; ancak nobel edebiyat ödülü almış bir yazarın eleştirilecek son yönünün dil olması gerek kanımca. ayrıca bu eleştiri sadece pamuk'a değil aynı zamanda nobel ödülü seçicilerine de yapılmış, "kofti bir yazara ödül verdiniz" demeye getirilmiştir. eleştirinin ab genel sekreteri görevindeki büyükelçi ünvanlı biri tarafından yapılmış olması da ayrıca ironiktir.
bu durum bana yıllar önce melih gökçek'in yaşar kemal romanları için "kıçı kırık" eleştirisini(!) hatırlattı.
son olarak edebiyat eleştirmenliği ayrı bir uzmanlık gerektirir. kendisini ve fikirlerini beğenmeyebilirsiniz; ancak eserlerinin değerli olduğu su götürmez gerçektir.
''neyi arıyorysan o'sun. zulmü arıyorsan zalim. aşkı arıyorsan aşıksın'' - mevlana.
içimden sana ne olursan ol yine gel demek gelmiyor inan. mevlana kadar hikmet sahibi değilim zira.
kaliteli bi yazar olduğu aldığın her nefesten belli. imgesel betimlemelerin mükemmel. iyi yazıyorsun inkar etmemek gerek. hakkını yemiyorum yiğidin. atalarımıza selam olsun. hakkını yiyemiyorum yiğidin, yapamıyorum. ancak öldürmek de geliyor içimden aynı zamanda.
daha önce fazlaca görülmüştür nobel ödüllerinin içine siyazsi fanatizmin karışması olayı. ancak böylesi bir durumun hemde içimizde kanayan bir yara olan durmun kullanılarak nobele bilmem kaç adım daha fazla yaklaşılması kanı bozukluktur, yemek yediği kaba pislemektir, alınan her nefesinin içine anal yoldan geri kaçmasını haketmektir. hakikaten pamukmuşsun orhan. midesizmişsin. tüm dünyayı bok ile dolduracak kadar ıkınsalar bile ispatı mümkün olmayan bir teoreme bu kadar tapınman günahların en büyüğü orhan. edebi yetkinliklerinin insani eksikliklerinin altında ezilmesinden başka birşey değil. demekki aldığın hiç bir nefesi haketmemişsin orhan. defol git isviçreye. şöminenin ateşinde piponu tüttür. viski iç. çikolata ye. tatmin duyguların nirvana yapsın. başardım ulan diye haykır o çürümüş iç dünyana. sevin. ancak sıcak bir yaz günü dondurmaya kavuşmuş bi çocok gibi değil, katedraller kadar büyük bir dildo hediye edilmiş azgın bir kadın gibi sevin. tatmin et kendini.
o kadar rahat ve net ifade edebiliyoruz ki biz ''ermeni soykırımı diye bir şey yoktur ulan'' diye. sen neden ifade edemedin orhan? sözlük yazarından daha çapsız olan nobelli edebiyat yazarı oldun tüm alemin gözünde. bizi boşver. ülkeni de boş ver. al yanına pipo, viski, çikolata triosunu defol git orhan. emin ol arkandan su dökenin olmayacak. ha unutmadan. büyük dildonu umarım ömür boyu rahatça taşıyabilirsin. zira tatmin edebilcek birşeyler lazım senin gibi insanımsılara.
