konuşurken 2 lafı biraraya getiremeyen ve sizde karın ağrılı sıçma hissi uyandıran yazar. belki birşeyler anlatmak ister ama onuda söyleyecek kelimeleri bulamaz. bu haliyle nasıl roman yazdığı da hayret edilesidir.
bugün farkettim ki yasin hayal kişisi orhan pamuk akıllı olsun derken bir şey biliyomuş da konuşuyomuş lan. adamın amacı tehdit değil tavsiyeymiş. zira böyle bir sanatçının* böylesine basit bir gerekçeyle referanduma evet demesinin akılsızlıktan başka bir açıklaması olamaz diye düşünüyorum. "benne yeaağğ evet dicem işte çükücem hepsini" dese tağam derdim geçerdim yine ama bu ne lan?!
neymiş? 80 darbesiyle hesaplaşılması için halk oylamasında "evet" diyecekmiş. bu dediğine kargalar bile güler. çünkü darbe ile hesaplaşacağını iddia edenlerle, hesaplaşılması için önünde hiçbir hukukî engel bulunmayan 28 şubat ya da 27 nisan gibi vakalarla yüzleşmeyenler aynı kimseler. hâl böyle olunca da darbelerle hesaplaşılacağını düşünen kişinin yaptığı ya safdilliktir ya da adilik!
bazı çok gelişmiş organizmaları "benimle farklı fikirde mi? dur romancılığına da aklına da bok atayım o zaman" şeklinde düşündürtmüştür. istediği tercihi yapmakta herkes gibi özgürdür. yaptığı tercih siyasi bir tercih değildir, dolayısıyla "akp'yi chp'ye tercih ediyor" düşüncesi hastalıklı bir zihnin ürünüdür. türkiye'ye gereğinden fazla katkısı olmuştur, hiç merak edilmesindir. yurt dışında "ben türküm" dendiğinde, "hmm orhan pamuk?" tepksiyle de karşılaşılmıştır bir zamanlar.
severek okuduğum dünyaca ünlü yazarımız. ne askere, ne siyasete ne de ajitasyona köle olmam ama kelimlere şekil veren bu adama olurum. dünya böyle insanlar çoğaldıkça kurutulur.
12 eylül 1980 faşist darbesinin eseri olan faşist anayasanın anti demokratik ve faşist uygulamalarının, 12 eylül 2010 anayasa değişiklik referandumunda evet oyu kullanarak değişebileceğini düşünmüş yazardır.
evet yazardır. bak ben de yazarım kendi çapımda, itü'de yazarım, burada yazarım. ama neymiş? her yazar, aydın demek değilmiş.
aydın olmak için gereken "akp muhalefeti" tavrından yoksun olan yazar. "hayır" diyen fazıl say aydın ama "evet" diyen orhan pamuk aydın değil öyle mi? arkadaş şu ölçü birimlerinizi bi değiştiriverin artık ya uzay çağındayız, lütfen.
ne evetindeyim ne hayırında. bu adam hayatımda gördüğüm en samimiyetsiz, en içten pazarlıklı insan gibi geliyor bana. her şeyi yapmacık, o soğukluğu, müstehzi tavrı. hani denize düşüp imdat dese doğru mu acaba diye düşünürüm. ayrıca öyle büyük bir yazar falan da değil. bir değil sekiz nobel alsa da değil. ülen, churchill'e verilen edebiyat ödülünden bahsediyoruz. sıkıcı yazar işte, batılıların gazına gelmeyin kardeşim.
hayır diyen rutkay aziz büyük sanatçı iken evet diyen orhan pamuk'un ne nobeli hakettiğini ne de aslında yazar olduğunu buradaki ünlü edebiyatçılar tarafından öğrenmiş olduğumuz yazardır efendim aynı zamanda. (bkz: beyin bedava)
zaten eşi türbanlı diye davette köşke çıkmayan büyük aydın, türkiyenin popstarı sezen aksu da evet diyeceği için; "kürt, pkklı, yobaz, yandaş" vs olmamamış mıydı geçen gün... (bkz: böyle bir ülkede sanatçı olmak)
"evet" dese de imajı bende değişmeyecek yazardır. biraz uzak kalmış olabilir türkiye güncelinden. çok iyi bir yazardır ,
vicdan sahibidir , kral çıplak diyebilmiştir. nobel güçlü kalemine ve onurlu siyasi duruşuna verilmiştir.
"benim adım kırmızı" adlı romanda doğu ve batı bakış açılarını çok iyi anlatan/gösteren yazardır. Ancak batı paranoyası olanların hep bir nevi 'ajan' gözüyle baktığı yazardır. kıskançlık ve milliyetçilik sebebi ile taşlanan meyve veren ağaçtır.stop.
şurada kendi çapımızda yazıyoruz, aramızda nobel'e yeşillenen olduğunu sanmıyorum,dolayısı ile pamuk'u eleştirmenin gerisinde kıskançlık duygularının olduğunu vehmetmek,adı üstünde evhamdır şayet daha vahim bir şey değilse. milliyetçilik hususuna ise hiç girmiyorum, endoktrine olmuşlara bu çocukluk hastalığıyla alil değilimi mi anlatacağım bu saatten sonra. eleştirel bakışımın kökeninde salt edebi motifler vardır. kurgusu başarılı, dili sıkıcı, imlası zayıf, okuması zor bir yazardır. bir de intihal yapar ki, bunun adı entelektüel apartmadır.bunları dile getiririm,katılırsın,katılmazsın, ama bunlardan hareketle karakter tahliline, psikolojik analize girersen,yok taştı,yok meyveydi dersen ad hominem yaparsın. hoş değildir,doğru değildir.
kişisel olarak değilde genel olarak değerlendirilirse sanat çevrelerinde çok kıskanılan , yaptığı siyasi açıklamalarlada bir nevi siyasi linçe uğrayan ,ulusalcı-milliyetçi çevrelerden sürekli hakaret gören , küfür alan yazarımızdır. bence bu topraklarda yetişen en iyi romancılardan birisidir ( en iyisi demiyorum ).
kendisini derinlemesine edebi analiz yapacak kadar bilen okuyan , eleştiren kim varsa ellerinden öperim o ayrı mevzu.
şaşkınlığım o boyuttaki gülemiyorum bile. sürekli vurgulanan "nobeli boşuna vermiyorlar adama" cümlesi nedir allasen? acaba nobel kurulunda şöyle bir şeyler mi konuşuluyor:
1-aga bu adama verelim nobeli. ne dersin?
2-valla ülkesinde referandum yapılsa tam evet diyecek adam bu.
3-bence de... yazdım ismini zarfa koyayım mı?
2-koy tabi.ama zarfı çok yalama hacım. açılmıyor sonra sahnede. sunucu zor anlar yaşıyor
daha düne kadar 12 eylül anayasasını yerden yere vuranlar şimdi bir anda 12 eylül sevici çıktılar. hani askeri anayasaydı bu? hani değiştirilmesi gerekiyordu?
şimdi görüyoruz ki sorun ne 12 eylül anayasasının askeri olması, ne anti-demokratik oluşu ne de başka bir şey. sorun "anayasayı değişecekse onu da biz yaparız. size ne oluyor!" sorunu.
anayasadaki bu değişimin "iyi-kötü" boyutunda bir eleştirisi değil bu yazı. sorun iktidar erkinden yoksun kalan bünyelerin dramatik saçmalamaları ve bu saçmalamaların karambol hedefleridir.
linkdeki yazıdan bir alıntı:
"Demem o ki, ilkokul üçüncü sınıftan terk bir vatandaşın referanduma "evet" gerekçesiyle, anlı şanlı Nobel ödüllü yazarımızın gerekçesi arasında hiç fark yok.
Ne bir zeka pırıltısı, ne bir orijinal yaklaşım ne de bir "Nobel" ağırlığı..."
nobel ağırlığı nedir aga? şöyle mi olmalıydı mesela:
-siz ne diyorsunuz efendim ?
--"evet" çünküsünü anlatamam ama. anlamazsınız çünkü. daha demokratik oluşunu söylersem de ilkokul ikiden terk vatandaşla aynı kefede incelenirim ki bu da nobel ağırlığı ile uyuşmaz. kaşımayın daha fazla işte...
bu yazıyı bu sözlüğe yazmayı çok düşündüm ve ardından kendime hakim olamadım. kelimeler benim kontrolümden çıkmış durumda ve seyretmekteler beyindem ellerime doğru.
orhan pamuk çok da sevilesi bir adam değil. özellikle konuşurken muhteşem bir özgüven ve karizma sahibi de olduğunu söyleyemezsiniz. aksini iddia ederseniz. hatta birazda basınla muhattab olduysanız ona karşı derin öfke ve kin ve nefret ve tiksinti duyarsınız.
yazılarını ve özellikle romanları okurken kendimden geçerim ben. metinlerin edebi üslubu, entellektüel dolgunluğu, deneyselliği ve dürüstlüğü karşısında yatağımda kıvrandığım köşede başımı kaldırırım ve tavana gözlerimi diker bakarım. düşünürüm. romandan bağımsız metinler ve hikayeler oluşturur zihnimde dolaştırırım, gezinti arada iyi gelir. bir kitabını okurken uykuya dalmışsam, rüyamda kahramanlar yanımda olur, hikayenin sonucu ve gidişatı bana hikayeden bağımsız kendi hikayemi yazma fırsatı verir. ben de bunu düşünmüştüm dediğim yerlerde masamda kaykılır kendi kendimi ödüllendiririm.
orhan pamuk okumak türkiyeyi okumak demektir benim için. türkiyenin daha yoksul ve daha yalnız olduğu o dönemlerde yaşarım.
herkesin sevmediğini duyunca en başta şaşırmıştım en başta. en azından benim dilimde yazdığı için yaratıcıya-varsa- teşşekkürümü esirgemediğim bir insanın diğerleri tarafından sevilmemesi beni üzmez aksine mutlu eder. insanların onu anlayamayacak kadar aptal olduklarını değil sadece anlamaya çalışacak kadar yeniliklere açık olmadığı sanrısı beni üzer ve sarsar.