şahsi başarısı için ülke çıkarlarını hiçe saymış bir yazar.. ülke çıkarlarını korumak gariban bir yazara mı düştü diyenler de olacaktır. o ayrı bir tartışmanın konusudur.
türkiye'ye küfretmenin prim yaptığı bir dönemde durumu iyi değerlendirmiş bir şahsiyettir kendisi. avrupalıların duymak istediklerini söyledi ve bunun karşığını da aldı..
sevinmeyenlerin, perihan maden tarafından dün ntv'de psikolojik hasta kişiler olarak nitelendirilmelerine neden olan olay.perihan maden değil miydi yazılarında türk yazarlarının nobel kompleksinden bahsedip duran.kompleks herşey yaptırır adama, sağlıklı bir ruh hali değildir, ermeniyi de kestirir kürtü de.
(bkz: kendi geldiği noktayı insanlığın geldiği son nokta sananlar)
senelerdir yazmakta olduğu kitaplar ile çoktan hak etmiş olduğu bir ödüldür. fransa parlementosu'nun ermeni soykırımı konusunda aldığı rezil karar karşısında herkes şu ünlü "fikrinize katılmıyorum, fakat fikrinizi savunmanız için elimden geleni yapacağım" sözü ile fransaya özgür düşünce değerlerini hatırlatırken, her nedense konu orhan pamuk olduğunda bu "özgür düşünce" umurlarında olmuyor. adı anılmıyor. nihat genç gibi at gözlüğü takanlar için tokat niteliğinde bir cevap olmuştur.
edit: eksi oy verirken acaba hiç düşünüyor musunuz çok merak ediyorum. canım insanlarım benim
orhan pamuk'un kar romanı haricinde yazılmış siyasi kitabı yoktur. diğer kitapları bana göre , gerek edebi gerek kurgu bakımından gerçek birer edebiyat şölenidir. gerçek edebiyat severler, okurlar bunu hemen hisseder. o nedenle orhan pamuk bu ödülü hak etmiştir. bir zamanlar isviçreli bir gazeteciye ettiği kelam, bu gerçeği değiştirmez.anlayamadığım şu: bu memleketi soyanların, aydınları yakanların üzerine neden gitmiyor da, bir edebiyatcımızın bileğinin ve aklının gücüyle aldığı ödülün keyfine varamıyor halkımız. türkiye gurur duymalı. ben duyuyorum şahsen.
dünyaya daracık bir pencereden bakan, söylenilen sözleri inatla çarpıtmaktan bıkmayan ve orhan pamuk'un tek bir kitabını dahi okumamış kişiler için, kendilerini geliştirmek ve "neden bu kadar dar görüşlüyüm?" diye kendilerine sorduktan sonra nefretlerinin tutarsızlığını kavramaları için bir fırsat doğurmuş ödüldür.**
bu olay bir fahişenin kendini satıp karşılığını alması eylemiyle eşdeğer bir durumdur. nitekim bu ödülle türk milleti olarak gurur duyulacak bir yanı yok. türk milletinin tepesindeki akbabalara peşkeş çekerek alınan ödülün ve ödül sahibinin hiç bir değerinin olmadığını düşündüğüm durumdur.
nobel ödülünün siyasi meselelere karışmasının güvenilirliğini azaltmasıyla birlikte gözden kaçırılan bir nokta vardır. orhan pamuk bir yazardır, sanatçıdır, istediği gibi düşünebilirdir. söylediği şeyin benimsenmemesi, kabul edilmemesi onun edebi açıdan iyi bir yazar olduğu gerçeğini değiştirmez.
nobel jürisinin orham pamuk'un kitaplarının anlaşılmadığını kanıtlayan olaydır. zira adamlar da pek bir nane anlamamışlardır ki vermişlerdir ödülü güle oynaya.
orhan pamuk un nobel ödülü alması ülkemizi onurlandıracakken bi sürü karmaşayı da beraberinde getirmiştir.. ödülü alan orhan pamuk olunca insanın aklına gelen soru da şu oluyor kitaplarından dolayı mı verildi görüşlerinden dolayı mı ?artık vatan hainliğinin prim yaptığı bir dönmede yaşadığımıza göre 2. si bu sorunun cevabıdır.. ha bir türk olarak bunu alması onurlandırdı bizi ama orhan pamuğu acaba bir tüek olarak almak mı onurlandırdı o da takdire şayandır.
Yok amacım kara çalma falan değil. Orhan Pamuk'un Nobel Edebiyat Ödülü almasına gerçekten çok sevindim (Bu ödül sayesinde Türkçe kutsandığı için. işin "Ermeni-Kürt" yanlışı maalesef bu doğruyu götürmez). Fakaaaat bir başka konu var ki işte bu Nobel'e gölge düşürüyor. Evet maalesef Orhan Pamuk'un Beyaz Kalekitabının Fuad Carım'ın Kanuni Devrinde istanbul kitabından büyük oranda intihal içermesi, Nobel'i "Ermeni-Kürt" olayından daha fazla gölgeliyor. işte detaylar ve kanıtlar:
Önce bir saptama...
ABD başta olmak üzere batılı ülkelerin büyük çoğunluğunda "Plagiarism" (intihal yani. Başkalarının eserlerinin hatta düşüncelerinin aşırılmasına deniliyor), büyük bir suç olarak görülür ve bu konuda çok büyük yaptırımlar vardır.
Bırakın bir eserden bire bir alıntı yapmayı, bir düşünceden yola çıkıp o düşünceyi geliştirmek ve bu yolla bir eser ortaya koymak bile bu suçun kapsamına girer...
Fakat, maalesef Türkiye bu konuda dünyanın intihalci ülkeler sıralamasında en başlarda yer alır (Örneğin üniversitelerde birçok öğretim üyesinin kitabının ya da tezinin intihal olduğu ortaya çıkmış, ancak bugüne kadar hiç bir yaptırımda bulunulmamıştır).
Bu saptamadan sonra gelelim ana konumuza...
Orhan Pamuk'un Beyaz Kale romanı maalesef büyük çaplı bir intihal ürünü olarak karşımıza çıkıyor.
Orijinali > "Gene esir düşebiliriz korkusuyla, kürekçileri sıkıştırmaktan vazgeçtiler. ...Esir düşerlerse şikáyet göreni feci şekilde cezalandırırlar, hatta yokederler" (fuat Carım, 12)
intihali > "Esir düşerse cezalandırılmaktan korkan kaptanımız, kürek kölelerini şiddetle kırbaçlatmak için bir türlü emir veremiyordu" (orhan Pamuk,11)
----
Orijinali > "Rampacılar gemiye daldılar ve herkesi çırılçıplak ettiler. Beni tepeden tırnağa soymadılar, sırtımdakiler, onların hoşlanmadıkları ve beğenmedikleri şeylerdi" (fuat Carım, 13)
intihali > - "Rampacılar gemimize ayak basarlarken kitaplarımı sandığıma koyup dışarı çıktım. ...Dışarıda herkesi toplamışlar, çırılçıplak soyuyorlardı. ... Önce bana ilişmediler" (orhan Pamuk, 14)
----
Orijinali > "...Láfa, sözü geçen kaptanlardan Durmuş Reis karıştı. Cenevizli dönme Durmuş Reis, 'idrar ve nabız hekimidir, cerrahtan daha faydalıdır' dedi. Kürekten, işte bu suretle kurtuldum" (fuat Carım, 13)
intihali > "Reis sordu: idrardan ve nabızdan anlıyor muydum hiç? Anladığımı söyleyince hem küreğe verilmekten kurtuldum, hem de bir iki kitabımı kurtarmış oldum" (orhan Pamuk, 14)
----
Orijinali > "En üste, Muhammed'in sancaklarını astılar; bunların altına bizden aldıkları bayrakları, haçları ve Meryem Anamız'ın tasvirlerini astılar. Külhanbeyler, başaşağı asılan bu haçlarla tasvirleri, bir ok yağmuruna tuttular" (fuat Carım, 18)
intihali > "Bütün direklerin tepesine sancaklar çektiler, altlarına da bizim bayrakları. Meryem Ana tasvirlerini, haçlarını tersinden asıp külhanbeylerine aşağıdan oklattılar" (orhan Pamuk, 15)
Evet yukarıdaki örneklerin ortaya çıkardığı durum "intihal"in özellikle ABD'deki tanımından yola çıkıldığında suça giriyor.
Peki bundan Nobel komitesinin haberi var mı?
hiç sanmıyoruz...
Türkçe'yi nereden bilip de intihali anlayacak adamlar değil mi?
Çünkü böyle bir şeye göz yummak da suça giriyor...
aynı havayı soluyor olduğuma utandığım bir adamın tamamen polıtık sebeblerle aldığı edebiyat açısından utanç verici, ülkemin düşmanlarının yeni diplomasi zaferi..her karış toprağı kanla alınan bu vatanın ,bu ülkenin vatandaşıyım diyen biri tarafından, kişisel çıkarlar uğruna satılması bu kadar kolay olmamalı. ve tarihi zaferlerle dolu ecdanın torunları bizlerin arasından bu ödülü alan zatın alkışlanmasını içime sindiremiyorum .ve nobel ödülünü bu kadar politikaya alet olduğu için lanetliyorum..
yaşar kemal gibi bir usta dururken türkiye'den orhan pamuk'un bu ödülü alması, siyasi tartışmaların ortasına düşmüş birine ödülün verilmesi ve "bakın! nobel almış bir türk bile ermenileri kestik diyor yani aydın kafalı türkler soykırımı kabul ediyor" probogandasını dünya kamuoyuna yaymak istemesi ile nobel'in artık batının bir kültür emperyalizmi silahı haline geldiğinin açık bir göstergesi.
şimdi haketti mi haketmedi mi tartışmalarını bir kenara bırakıp sözü sayın pamuk a verelim.
3 yıl önce milliyet gazetesine verilen demeç "Ermeni lobisi ve türk karşıtı lobiler benim nobel almamam için uğraşıyor"bunun çaresine bakmam lazım" .çaresine bakıldı alimallah.
nobel edebiyat ödülünün saf edebi kaygılarla verildiğini düşünecek kadar saf olanlara şaşıyor bu bünye.soljenitsin,gao xingjian,sartre(kendisi saygın bir duruşla reddetti)ve daha bir çok yazarın ne gerekçelerle aldıkları bir araştırılsın.sonuçta bu nobel denilen şey allah ın emri değil ya.onların baktığı çerçeveden bakacaksın dünyaya.onlar gibi düşüneceksin,yoksa ağzınla kuş tutsan alamazsın nobeli.
bu adamın nobel gibi bir edebiyat ödülüne hak kazanmış olmasının ne kadar kötü ya da ne kadar iyi bir şey olduğunu savunmaktan ziyade bu ödülün yaratacağı etkiler gözetilmeli biraz da.. zira, nobel gibi bir edebiyat ödülünün dış siyaset politikası gözetilerek harcandığı ve orhan pamuk'un da bu siyasi çıkarlar doğrultusunda kullanılan sıradan bir adam olduğu açıkça ortada. bunun farkındalığına varmış belli bir kesim var ama bir de sokakta siyasetle ilgisi olmayan sıradan vatandaşımız var. zira olayın bilincinde olmayan birine gidip de orhan pamuk nobel ödülü aldı denildiğinde 'vayy bee adam iyi bir şey yapmış demek ki ödülü haketmiş helal olsun' tarzı tepkilerle karşılaşabilirsiniz. işin asıl can alıcı noktası burada. bu adamı birileri örnek alacak. birileri onun açtığı yolda ilerlemeye çalışacak. ülkesine bok atıp da nobel alınabiliyorsa ben de alırım zihniyeti var olacak. ve birileri bu adamın açtığı yolda(!) ilerleyecek ne acı ki.. yazar olmak, nobel ödülüne şayan bir yazar olmak bunları gerektiriyorsa insanlar özlerini reddetmeye başlayacak. bu da kültürel bir yozlaşmanın habercisi olacak. ne yazık...
daha düzgün türkçe konuşamayan edebiyatçımızın(?!) kimilerinin kafasına uyan ve onlara göre düzgün şeyler söylemesi sonucu aldıpı ödüldür kanımca.daha neler görücez bakalım dedirtiyor.
ayrıca fransadaki sözde soykırım yasasının çıkışıyla aynı güne denk gelmesi bazı şeylere kesinlikle netlik kazandırıyor.tamam bir türkün nobel alması güzel bir olaydır ama niye orhan pamuktur be kardeşim yaşar kemaldururken?? gibi serzenişlerde bulunmak boşunadır.malesef türkiyede de olduğu gibi dünyada da hiçbir şey adil değildir.