kendisini tanımam ama ismini hep duyarım şair midir, siyasetçi midir bilmem ne iş yapar ama ismi güzeldir. aklımıza kazınmış bir isimdir. ama ne iş yapar bir çok nsan bilmez. belki de hıyarın tekidir.
yeni bir aşmışlığı ifade sıfat bulunmadığı sürece şudur diyemeyeceğim kişidir. efsane desek? ağızlarda sakız... başarılı desek? sorsan zaten herkes kendince başarılı.
kısacası nuri bilge ceylan, nuri bilge ceylan'dır, bok atmak için her şeyi bilen o bıdık beyinlerinizi yormayın.
söz medeniyetinde(doğu), göz medeniyetine(batı) hitap eden yapıtlarla meşgul olduğu için değeri haklı olarak takdir edilemeyen yönetmendir.
biz onu izlerken sıkılırız, batı ise ödüle boğar.
kış uykusu adlı projesi kültür bakanlığından ve Hollywood'a karşı avrupa ülkelerinin kurmuş olduğu eurimages adlı birlikten bağımsız filmler için yüklü sayılabilecek miktarda destek almıştır.
kendisine üzüldüğüm yönetmen. yurt dışından bir çok kişinin hayalini kurduğu ödüller almasına rağmen saçma sapan filmleri gişe rekortmeni yapan kişiler tarafından eleştiriliyor.
ama yine de türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi yönetmenidir. özellikle uzak, iklimler ve bir zamanlar anadolu'da ile yönetmenlik dersi vermiştir.
izleyin, izlettirin bu adamı. daha çok film çeksin. sanat filmi sıkıcı diyenler de kendilerini filmden anlıyormuş gibi hissetmeye devam etsin.
türk sinemasının en iyi filmlerine imza atmış dünya çapında bir yönetmen.
anadolu insanını onun kadar iyi tanıyan başka bir sanatçı yoktur. varsa da onun kadar iyi filmini yapamaz! (bkz: bir zamanlar anadolu'da)
bir zamanlar anadolu'da gibi bir filmi yapmış adamdır. festival filmleri içinde gördüğüm en iyi filmdir. ayrıca mekan bulmada usta bir insandır. filmlerini titizlik içinde çeker. bir zamanlar anadolu'da filminin oyuncularını film bitene kadar hiç konuşturmadı medyaya. bu yüzden ustadır zaten.
"Ön çalışma işe yarıyor mu diye sordum ve yapayım dedim. Masanın etrafında toplandık, her şey yapay geldi, sette yaparız diye bıraktım. Masada repliğini söylemeye çalışan aktörü gördükçe filmden soğuyordum."
Bir zamanlar Anadolu'da filmi ile tanıdığım yönetmen. Savcının doktora; " kadınlar bazen çok acımasız olabiliyorlar doktor " dediği sahne bitirmiştir beni.
sadece yapmak istediği işleri yapan/yapabilen bir yönetmen olması nedeniyle bile takdiri hak ediyor.
ancak kendini çok kastığını da düşünüyorum, biraz daha rahatlayabilse çok daha güzel işler çıkaracaktır eminim. derviş zaim ile birlikte türk sinemasını layığıyla taşıyabilecek yönetmendir.
iyi yönetmen, kötü adam.
benim gözümde nuri bilge ceylan budur.
bugün tiyatro,sinema gibi sanat şubelerine dükkan açan emek düşkünü beyaz ilericilerden sadece birisi.
ama adam işini iyi yapıyor, bu inkar edilemez. işini iyi yaptıkça ego bulutları daha çok kabarıyor, ben de onu sevmez oluyorum.
kendisini eşsiz, kahraman zanneden bu adamdan "bizim yalnız güzel ülkemizde" o kadar çok var ki.
siyaset dünyasından üniversitelere, medya dünyasından elçiliklerimize kadar bu adamlarla doluyuz.
güzel bir eşi, iyi bir kariyeri, güçlü kültürü olan, türkiye'nin 3.dünya ülkesi olduğuna inanan ve ülkesine acıyan temiz(!) yürekli adamlar.
bazıları bize o kadar yabancılaşmıştır ki artık namazın beş vakit olduğunu bile unutacak kadar!
mason derneklerine girerek iyi bir çevre edinerek yükselir, tutunurlar başarı basamaklarına. başardıkça daha fazla inanmaya başlarlar kendilerine, türkiye'nin 3.dünya ülkesi olduğuna daha çok inanmaya başlarlar.
onlar türkiye'nin modern jön-türkleri!
neyse konumuza dönelim. nuri bilge ceylan iyi yönetmendir, başarılıdır falan.
onun başarılı yönetmenliğini bir zamanlar anadolu filminde izlersiniz.
bir elmanın küçük bir derede ilerleyişi, gece yaprakların çıkardıkları hışırtılar, bir cesedin katılaşmış kabuğu.
sinema adına büyük başarılar izlersiniz.
ama eser, müessir hakkında bilgiyi her zaman haizdir.
ne kadar da güzel bir kız! anadolu'nun bir köşesinde, zamanın yıpratmasıyla eskiyip gidecek, ne kadar da yazık!
haklıdır ama kalpsizce haklıdır.
oysa ne kadar çok güzel ve yakışıklı yüz zamana dokunmadan yitip gidiyor farkedilmeden. daha derin bir düşünceyle, ölecek olan insanlara, insana ne kadar da yazık. aslında hepsi çürüyen bir organizmadan başka bir şey değil!
insan eşyaya materyalist bir anlayışla yaklaşınca, aslında özünden ne kadar uzaklaşıyor, ne kadar yabancı ve kalpsiz oluyor farkında mı? aslında büyük ödüller, daha fazla, daha fazla ve daha fazla alkış, ego tatmini!
nuri bilge ceylan gibilerini işte ben böylece düşünüyor ve algılıyorum. yaptıklarının gözümde zerre kadar bile bir değeri yok.
kendisine ve insanı insan yapan değerlerden uzaklaştıktan sonra ne farkeder?