son yıllarda kalitesini düşürmesiyle beraber satışlarının da düşmesinden mütevellid, hem kalitesini arttırarak, hem de yeni modelleriyle tekrardan satışlarını arttırmaya çalışan firma.
ama lise zamanlarımızdaki, 80lerdeki 90lardaki nike ayakkabılar nerede? o zamanlar nike air giymek adeta bir sınıf, bir kalite göstergesiydi, ayakkabıların da modelleri güzeldi, kaliteler iyiydi. kızlar nike ayakkabısı olan erkeklere daha farklı gözle bile bakarlardı. yaşamayan bilmez bunları, ilk nike ayakkabılarımı lise 2 de aldırmıştım anneme, annem de satıcıyla çatır çatır pazarlık yapmıştı, hiç unutamamam. kıpkırmızı olmuştum. sonra 7 sene giydim o ayakkabıları. ardından aldığım ayakkabıları ise 6 sene giymiştim, üstelik deli gibi her gün basket oynadığım halde. şimdiki ayakkabılarla bırak top oynamayı, düz yolda yürüsen bile yıpranıp sağından solundan patlıyor. nerede o eski kaliteler...
hep bu çinliler yüzünden bunlar işte, önceden hatırlarım, nike'ların üzerinde made in usa yazardı...
Dünyanın 1 numaralı cirosuna sahip spor markası,Genelde nike giyen insanlara baktığımda daha bi tasarıma,esnetiğe,konfora önem verdiklerine şahit olmuşumdur.
spor ayakkabılarında iyi bir markadır ama en kısa zamanda forma işini bırakmalı. bazen puma'dan bile berbat formalar üretebiliyor. bırakalım bu işi sadece adidas yapsın.
aynı numara kinetix marka spor ayakkabıya göre ayağımı biraz daha sıkan ayakkabıdır. nike in kalıpları mı dar acaba? parmagımda da bi sorun var, ağrıyo arada. o kadar nike al sora da ayağını ağrıtsın..
mağazaların şirkete değilde bireylere ait olduğu markadır. bu yüzden aldığınız bir ürünü değiştirmek isterseniz aldığınız mağazada değiştirmek zorundasınız ve eğer bişey bulamazsanız yapacak bişey yoktur. kötüdür.
"nayk" olarak değil, "nayki" şeklinde telafuz ediliyordu mel gibson tarafından bir filmde.
her şeye rağmen bundan takriben 15 sene kadar önce çektikleri kluivert'li, maldini'li, ian wright'lı, cantona'lı, ronaldo'lu "iyi vs. kötü" temalı reklamları uğruna severim bunları. o günlerden bugüne çektikleri futbol reklamları rakipsizdir.
türkiye'deki birçok kalecinin nedense eldivenlerini tercih ettiği markadır. ulan kaleci dediğin nike falan giymez, uhlsport ya da reusch giyer. bilemedin adidas olur. ama bizim kaleciler anlaşmışlar gibi son zamanlarda hepsi de nike kırmızılı eldiveni giyiyor. hiç mi italya, almanya, fransa liglerindeki kalecilere bakmazsınız? sadece ingilterede birkaç kalecide bu marka eldiven vardır. yine ispanyada da bir iki kalecide nike vardır. ama bizimkiler volkan'dan mı özendi bilinmez hepsi nike. biraz galatasaray kalecilerinden örnek alın. üçünde de uhlsport var.
15 yaşıma basmadan önce bende baştan aşağı nike giyinmek isterdim fakat 15 yaşıma bastığımda adidas'ın o karizmasını gördüm karşımda ve dedim ki, impossible is nothing.
-Peki, kapitalizmden bahsediyorsun ama nimetlerinden yararlanmaktan da geri durmuyorsun diyenler var. Özellikle ayakkabının Nike olması çok tartışıldı;
-Aynı kafa 3. köprüye karşısın ama köprüden geçiyorsun diyor. Siz bütün toplu taşıma olanaklarını ortadan kaldırırsanız insanlar tabii sizin köprünüzden geçer. Üstelik benim ayakkabım sahte Nike. Bizim gibi geri kalmış ülkelerin çocukları ancak sahte Nike giyebilir. Marka merakım da yok zaten ama şunu da belirteyim: iyi ki de gerçek Nike değil ayakkabım. Hindistan;ın, Pakistan;ın, Asya&;nın merdiven altlarında çocuk işçi sömürüsüyle üretilen ayakkabıları giymektense ;Aksaray Nike; giymekten daha memnunum. Kim bilir belki bugünlerde bazı ;aktivist;lerin kullandığı ve çok moda olan Converseler de sahtedir. Önemli olan ayakkabı değil, tabansız mısınız, yoksa sağlam mı yere basıyorsunuz bu önemli. Attığımız pabuçla herkese, bu ülkede devrimcilerin de olduğunu, çaresiz ve tabansız olmadığımızı gösterdik.
joga bonito olayından sonra çalışmanın önemini vurgulama temelli reklamlar çeken marka. daha doğru oldu bu, joga bonito daha bir yetenek üzerine kuruluydu.
müşteri hakları en üst düzeyde olan ayakkabı markası. mantıklı bir sebeple değişim ya da iade için gönderdiğiniz ayakkabı %99 ihtimâlle kabul edilir. paranız iade edilir ya da başka bir ürünle değiştirmeniz için yazı gönderilir. kararsız kaldıklarında bile müşteri lehinde karar alırlar.
bedava dondurma çıktığında markete götürüp "bedava çıktı" demişliğiniz vardır. bakkal az önce sattığı dondurmayı hatırlamasına rağmen "aldığın yere götür" der. hemen "az önce buradan aldım" deyince itici bir suratla istemeye istemeye bedava dondurmayı size verir ya da hatırlamıyorum deyip reddeder. işte bunun aksina nike, büyük meblağlar ödediğiniz ayakkabıları bir çırpıda yeniler yahut değiştirir. en çok da bundan kazanır. kaliteden, markadan falan değil..