yapraklar demiş ve insanı titretmiş, bir kitabının adıyla seslenilecek olsa kendisine "bu çağın soylusu" diyeceğim, gönül adamı, gerçek romantik, şiir yazmayan şair ve güzel küfürler bilen insanlar idolü. çöplükteki filozof. yabangülü.
seni marifetli sanacaklardı
kalbini rehnedebilseydin eğer...
tv' daki programında, ermeni soykırımı iddialarına cevap verirken, 'bizim karadenizde,trabzonda, rum pontus'tan kalma, mari teyzelerimiz, agop amcalarımız vardı çok severdik onları, onlarda bizleri,eskiden yoktu böyle ayrımlar,hepberaber horoz keser yerdik, onlar bizim cenazelerimize gelir kendilerince dualar ederlerdi'' gibi içli şeyler söyleyerek dikkatimi çeken, teslimiyetçi değil, milliyetçi olan ona ihtiyacımız olduğunu düşündüğüm,varlığı ve duruşuyla aslan gibi, dağ gibi, bir yazar, düşünür, söyler biri...
bir konferasından sonra birbirlerine nazarlı bakışlarla bakan farklı görüşlere sahip üniversite öğrencileri ne derece büyük bir belanın içinde olduklarını anlayıp birbirlerine samimi duygular beslemeye başlamıştır. Okul yemekhanesine beraber gitmişler ve beraber yemek yemişlerdir. Bu nasıl oldu? Nihat gençle tarihimize baktık o konferansında. pir sultan abdal'ı mevlana'yı hacı bektaş-ı veli'yi gördük. Yunus'a selam yolladık. Atamıza teşekkür ettik defalarca. Dinimizi hatırladık ve dahası dahası... Konferans çıkışında ise nihat genç'in bir sohbeti sırasında söylediği okkalı sözler vardı herkesin dudaklarında; "haydi canlar hep beraber".
üniversite üniversite gezip türk gençliğini aydınlatan fikir adamı. Bir takım gerçekleri her geçen gün ondan öğreniyorum. Yorumlarına ulaşmak için youtube video sitesi kullanmak mümkündür. eğer bir gün ülke yönetimi aydınlar topluluğu oluşturur ise bu grubun içinde bulunmayı ziyadesiyle hak eden bir aydınımızdır.
her karşıt fikre "faşizm" demekten öte argümanı olmayan eblek eziklik kusucu, popülist kapital köle zihniyetinin temsilcilerinin de "biz eski sosyalistiz kabullenemiyoruz nihat falan" tadındaki ağlaklıklarınaysa gülecek organ bulmak zordur.
hayır karşıt fikir sunabilmek için evvel kitabını oku, eleştirmek için referans sunacak yazar ve düşünür isimlerini eleştirine pelesenk edince daha iyi kanıksamış olmuyorsun mevzuuyu.
fikir faşizmi yaparak daha kitabını okumadığı adamı "aslında şu yazara, bu düşünüre benziyor" diye kategorize eder, okuyan veya en azından kitabından bir satır bilen adamı da "faşist" diye fütursuzca bir cehaletle damgalarsan bumerang gibi attığın bok döner dolaşır ensende patlar. aşmış egon ve kuş bakışıyla dühul olan "emekçi" adı altındaki üst sınıf takıntılı/çelişkili ve ne olduğu belli olmayan tavırların da elinde kalır.
"ota boka, işine gelmeyen her düşünceye faşist diye tepki gösteren aptallar"dan farkı olmayan idraksızların da, yazarlığını kitaplarını okuyarak değil, sağdan soldan duyduğu iki söylem ve önyargı ishaliyle derecelendirmeye çalıştığı yazardır.
"insanlık onuru, halkının yanında durmak, hak aramaktır! Toplar yenilir, ordular yenilir, nükleer bombalar yenilir. Yenilmeyen tek şey inançtır, haklı olduğuna inanmaktır. Haklıysanız, yer gök, dağ taş, kuşlar kayalar, ruhlar, öte alemler, annen baban, ataların herkes senin yanında savaşa girer. Öteler-buralar, tabiat-denizler seninle bu ölüm kalım savaşına girer ve kimse seni durduramaz" (haddı müdafaa, nihat genç)
bu söylemiyle ve amerikaya küfreden birçok kitabıyla, senin gerçek halkçılıkla alakası olmayan elit halkçılığını götğne sokabilecek beceriye gayet de derinlemesine muktedirdir.
ödev: faşizmden başka terminoloji de öğrenilecek, öküz damgasından kurtulunacak.
not: ayrıca ya faşizmin ne olduğunu bilmiyorsun ya da hiç dayak yemedin.*
edit: bu yazıya konu olan entry, 3'ncü seferdir içerdiği hakaret ve düzeysiz ağlaklıktan ötürü siliniyor. her seferinde altına bir 10 satır eklenerek piyasaya geri sürülmesi, nihat genç'in küfürlerinin tam yerine isabet ettiğini de göstermiyor değil hani.*
yöhha dedirten edit: aynı entry, gram değiştirilmeden 4ncü kere canlandırılmış. idrak denilen olgunun önemi geldi aklıma bir an.
durduk yere türk milletini ermeni soykırımcısı ilan etmiş ve topluma eserleri ile yayılamamış adamlar varken, neden bu kadar eleştirildiğini anlamadığım hoş sohbet, heyecanlı ve gözlüklü bir yazar.
ekşi sözlük yazarları için orkid kullanan erkeklerle işim olmaz demiştir. artık taş oradan sekip buraya da gelir mi bilemem. ağzım bir karış açık kaldı valla.
bu topraklar ve toprakların insanlarını her fikrinde her düşüncesinde her cümlesinde her iddiasında -eksik veya yanlış bile olsa- zikretmekten kaçınmayan fikir ve düşünce adamı. *
orhan pamuk'u aydın sananlara cevap niteliğinde bir kişiliktir.
çoğunlukla doğru konuşur. tam anlamıyla "içinde bulunduğu" bir görüşü yoktur. tabii sığ insanlar bu yüzden ona faşist derler. zira onlar insanların doğruluğuna değil içinde bulundukları "kamplara" bakan yobazlardan, bir nevi bölücülerden ibarettir. doğruyu x de söylese y de söylese doğrudur. ama "faşist lafı fetişistleri" bunu ne anlaya...
edit: eyvallah kardeşim, bu herif dünyanın en yalaka, en milliyetçi, en komünist, en faşist, en ırkçı, en anarşist en en en insanı da olabilir. ama dediğim gibi, bu söylediği doğru şeylerin doğruluğunu değiştirmez. bak ne dedim yukarıda, içinde bulunduğu bir görüşü yoktur. oradan oraya koşar. ama hakkını ver, delikanlı ol. söylediği doğruların hakkını ver.
ha ama eğer faşist lafınız içinden geçtiği/bulunduğu "bölümlereyse" onu da bir izah ediverin, ne bileyim bir kenara not düşün de benden de bu kadar tepki almayın. sadece sizin karşınızda yer aldığı için faşist demeyin. dürüst olun. sezar'ın hakkını sezar'a verin, en azından size saygı duyayım. yetti lan artık "faşist!"iniz, "liboş!"unuz, "vatan haini!"niz, "bölücü"nüz... ne kadar ucuzlattınız lan bu kelimeleri!
bu adama faşist dedikleri için faşist kelimesi için toplumda milli seferberlik başlatılmalıdır. evet evet ciddiyim. ulan ne çok faşist varmış etrafta be ? her paçozun ağzında bir "faşist" kelimesi. bu kadar uluslararası düşünme kapasiten varsa git interracial sex de "blacks on blondes" ol.
dönüp dönüp aynı yere geliyoruz bu beyin yoksunu, milleti faşistlikle damgalamaktan bıkmayan hümanist bozmaları yüzünden. son kullanma tarihi üzerinden altı ay geçmiş kaşar peyniri gibi kokuyor ağzınız. s.ktirin gidin bu ülkeden. adamlar ırak'ta soykırım yapıyor dünyadan haberiniz var mı acaba.
aa bak ben şimdi ıraktaki soykırımı söyledimya bende faşist oldum değil mi ?
britanya'nın köpeği olmayı bile haketmiyor bazıları.
bisiklette akort denilen bir zımbırtı vardı biz küçükkene.
ulan ne uyuz olurdum be. gider yaptırırdım mis gibi bir çukura girdin mi bütün mahallenin piçleri dalga geçerdi "ebebebe tekerleğe bak sekiz çiziyo ebebeb" diye. yaptırırdım yine bozulurdu, bozulurdu yine yaptırırdım. bu böyle sürüp giderdi.
büyüdüm, bisikletim çalındı gitti. sonra düşündümki bu akortlar zırt pırt bozuluyor ama çukurlardan mı ? hayır. sürekli bana laf atıp taşşak geçen bakkal hüseyin amca dan mı ? hayır. ulan yoksa mahalle'nin piçleri gizlice bozuyo olmasın ? yok yok olamaz.
ekşi sözlüğüde bu bisikletime benzetirim hep. aslında bütün sözlükler böyledirde kronolojik olarak ilk o geldiği için o gelir aklıma.
şimdi şu bizim ultra, mega, hiper, süper, faşist olmayan, liberal, hümanist, bir kelebeğin ömründen roman yazacak kabiliyetteki ekşi sözlük yazarları
nihat genç e saldırmaya başladı. sebep de gayet açık ; çünkü eleştirildiler!
bu insanlar da, benim küçükken sahip olduğum bisikletimde hep böyledir. bir çukur, bir iniş çıkış gördü mü ayarları bozulur, devreleri yanar, sekiz çizmeye başlar. kabahat ne çukurda ne akorttadır. kabahat o bisikletin mekanizmasındadır. sen karaktersiz bir adama bu kadar veri, bu kadar kültür, bu kadar düşünce gücü kazandırırsan ortaya ne dediğini bilmeyen sözlük "yazar"ları peydah olur. ekşi sözlük türk toplumun yıllardır içinde biriktirdiği nefret ve kin tohumlarını kamuya aşılayan bir platformdan başkası değildir. birikti birikti bir fırsat da bulununca üç beş eli kalem tutan eleman başladılar yazmaya.
eleştiriyi kaldıramaz bu kendini entel sanan yurdum gençleri. çünkü eleştirinin ne olduğunu bilmezler. elinde bir adet email, bir adet şifre. giriyorsun (girdiğin yerde medyatik bir yer) her istediğin hakkında vizyon sahibi bir yerde yorumlar yapıyorsun. hemde yorumlarının, sallamalarının sınırı yok. çünkü senin önünü kesecek bir güç yok. gazetede yazar değilsinki genel yayın yönetmeni siktir etsin. istediğin kişi hakkında konsept dahilinde fikirlerini belirtirsin. işte bunun arkasına sığınan bu dallamalar nihat genç'e öyle laflar ettiler ki eşşeğin bir tarafına suyu kaçırdılar. nihat genç'i de ayar vermeye çalıştıkları seray sever sanınca lafı ağızlarına aldılar tabi.
delikanlıysan çıkarsın o sözlüğün arkasından. gidersin adamın karşısına çatır çatır konuşursun. hakaretleri, aşşağalamalari, ortaokul öğrencisi kompozisyonu havasıyla yazıya döküp "gönder" demekle olmaz bu işler.
sözlük yazarlarınıda eleştirmek istemiyorum. çünkü eleştirdiğin zaman sözde "kültürlü, elit kesmi aşşağalayan yobaz insan" konumuna düşüyorsun. kendilerine öyle basit, sanal bir dünya yaratmışlarki anlamaları için büyük aşamalar lazım. knight online oynar gibi bir karakter yaratıp "selebrity" çabalarına girişirler, bunu yaparkende dişiyle tırnağıyla bir yerlere gelmiş insanlara hakaret/aşşağılama yapmaktan kaçınmazlar. ah şu okan bayülgen yok mu. bunların bu kadar götünü kaldırırsan olacağı bu işte. kendilerini medyanın nabzını tutan aydın insanlar sanıp çıkarlar.
nihat genç çok doğru söyledi aslında. ekşi sözlük ve diğer sözlüklerin hepsi bir yığın gerizekalıyla dolu. üç beş tane jean paul sartre ya da isaac asimov okuyup hayal gücünü geleştiren her veledin yazar olduğu platformlar.
dolaylı olarak da olsa gelelim nihat genç'e. sokağa çıksan herkesin tuttuğu, sevdiği, bayıldığı "abi bu adam çok akıllı, severim" dediği insanlar vardır. o yüzden nihat genç le alakalı övgü dolu sözlerde bulunmayacağım. yalnız şu çok iyi bilinsinki türkiyede doğruyu söyleyen, ağzına gelen lafı esirgemeyen, tarafsız olan bir elin parmaklarını geçmeyecek yazarlardan bir tanesidir. dikkat edin nihat genç sözlükleri eleştirene kadar bütün ekşi sözlük yazarları adamı yalıyorlardı, adam bir eleştirdi herkes düşman olmaya başladı. bu işler böyle işte. sözlük yazarlarının büyük çoğunluğunun (genelleme değildir) gerçek karakteri bu. daha doğrusu sanal aleme yükledikleri "sanal" karakterin gerçek kişiliği bu.
sen nihat gençle okan bayülgen'i karıştırırsan lafı ağzına alır oturursun.
haddı müdafaa adlı kitabında bugün kendisini eleştiren, sadece programdaki eleştirilerinin günümüz popülist yaklaşımları olduğuna zannederek yüzeysel idraklarıyla yılan ve fare gibi betimlemelere layık görülmüş,yarı asosyal internet feveranlarımızın bu sosyaliteyi nasıl bulup da herkesi/otu boku, evveline dahi bakmadan nasıl eleştirebildiğini, bu eleştirel alt kültürün nasıl oluşturulduğunu, gırgır sarısı'ndan yola çıkarak tüm altyapısını birbir anlattığı muhteşem yazardır. *
nihat genç gibi türkiye'nin en çok sansüre uğrayan, hakkında en fazla dava açılan yazarının, bu haklı ve "onurlu" savaşı, bugün kendisini sadece bir geyik malzemesi olarak görebilecek kadar gevşek ve yüzeysel internet kullanıcısı bireyin, onu da geçip sadece popülist bir salya sümüklükle saldırıldığı, bu alt kültürün oluşturulmasının en başında savaş vermiş ve direnmiş, hakkındaki davaları da sırf bu nedenle mertçe göğüslemiş ve hiçbir zaman da bundan dolayı şikayette bulunmamış, başkalarına ağlamamış olduğunu tekrar ve tekrar göstermekten öte bir işe yaramamıştır, onu çok öncesinden bilen, okuyan ve bilenlerin nezdinde.
"nihat genç herkese saldırıyor" şeklindeki argümanını sadece, "popülizm yapıyor" olarak algılayabilecek altyapısızlıkla zaten hakkındaki eleştirilerinin balanssızlığı görünürken de bir mesaj veriyor onu gözleri kapalı eleştiren güruh. işte günün dejenere olup, kolay olana rağbet gösteren ama halkçılığın bile içindeki sadeliği bir ritüel ve popülizm uğruna seçmiş ve bu sosyal temelin işleyişinden haberi olmayan eleştiri makinesi genç bünyelerin sadece tüketici oluşu gerçeği...
mühim olan kısa pantolonu bile görmemiş bir tüketici topluluğun mürekkebin kağıtta bıraktığı izden bihaber olmasıdır. söz uçar, o iz kalır. en azından iz bırakabilmektedir nihat genç, hakkında dava açılabilmesi için de küfrünü buradan edebilmektedir, çünkü adını bile belli etmeyen ve köşelerinden tüketmeye programlananlar gibi ya da karşı olduğu yoz kültürün içindekilerin saçma saldırılarından korkmamaktadır. bir güruhu "er meydanına çıkın" derken de bunun için eleştirmiştir. ama yemez, hiçbir zaman da yemeyecektir.
nihat genç popülizme, gündelik seçimlere ve bu seçimlerden kendisine pay biçmek için kefen yarışına girenlere karşıdır. her kitabında bunu vurgular, buna küfreder. ama hakkındaki tüm birikimi bir televizyon kanalının bir televizyon programı olan bünyelerden nasıl derinliği olan yorumlar beklenebilir ki?
zaten güzel ülkemde bir yazarı eleştirmek, bir fikir adamını dinlemek için televizyon kültürünün verdiği kolaylık, basitlik yeterlidir ne de olsa! kitaplar, eserler, yıllardır verilen mücadele, mertçe göğüs gerilen dava/fikir/yol önemsizdir. mühim olan, sözlükte, forumda, orda-burda, ötelerde kendisini okuyan herkese "eleştireni bile eleştiriyorum" mesajları vermektir. böyle yaparak bile farklı olamadığını, bir fikrin içeriğinden bihaber, sadece bir televizyon öğesi olarak algılayabileceğini de göstermiş olur. basitliğini kendi eleştirisiyle tesciller. isimler, mürekkep olmadan, olamadan...
sözlüklerde en derinlemesine yazılar yazan, en ulvi ve yere oturtacak mantıklılıkta içerikle de dayayan döşeyen bünyenin ayağında converse yok mudur zaten?
işte nihat genç bunu anlatır, buna küfreder, bunun mücadelesini verir.
bunu anlamaya muktedir olana/olabilene...
1956 trabzon dogumlu , ankara'da yasayan yazar . elestirilerini sert bir dille yapan , bildigini paylasmaktan sakınmayan kisi . hala skyturk'de program yapmakta ve leman dergisinde yazmaktadır.