"öyle hürriyete aşık ki kadınlar, hatta
hiç bir erkek olamaz onlara yol arkadaşı.
çıkar at çarşafı teklifine karşı, nitekim
donu fırlattı g.tünden, açacak yerde başı."
mahalledeki küfürbazı yerden yere vururuz ama bu adamı utanmasalar melek yapacaklar.
Hayatı alkol ve küfürle geçen bir adamın nesinden feyz alınır ben bunu hala anlamış degilim.
salaşım, senin kadar içemem, senin kadar iyi ney üfleyemem insanı.
bana ney'i sevdiren, elime ilk aldığımda saba ve nihavend taksimini dinlediğim dinlerken de hiç ders almadan ney'i onun ney'i ile üflediğim yüce insan.
mezarına tekrar rakı dökmek dileğiyle, güzel uyu üstad.
yaşamının gecesinin karanlığında bunalmışlar için; tan yeri illa ki ağarır. işte bu karanlıkta ne yapmalısını güzel özetlemiş kafası güzel "insan"dır.
"Yaşam üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama,
biraz duraksa, neler olup bittiğine anlam verme.
Mutlaka yanlış bir şey oldu ve düşüncelerin ile
dileklerin aynı orantıda değildi ve varlığın ile buluşamadı.
Sorun yok, sadece bekle.
Güneş doğacaktır, çimler yeşerecektir, çiçekler açacaktır,
rüzgar esecektir ve yağmur yağacaktır, zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur !
izlemeye devam et, şahitlik güzeldir, hem olayın dışındasındır hem de içinde, o bir dengedir, o anlamlıdır, şahit ol, tanık ol, olan ile bütünleş, güzellik olanların içinden filizlenecektir; zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur !..
Hayat üçbuçukla dört arasındadır... Ya üçbuçuk atarsın ya da
dört dörtlük yaşarsın..."
Sanmaki ciddiyet ile sarfederim sanatımı
Ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir
Bezmi meyde sühefanın saza meftun oluşu
Nazarımda su içen eşşeğe ıslık gibidir.
gönlümüzde atatürkle aralarındaki muhabbet ve abisiyle arasında geçen bir diyalog vesilesiyle taht kurmuş gönül adamı.
olay şudur; neyzen'in ustalığının ve hoş sohbetinin nâmını çok duyan gâzi mustafa kemal atatürk kendisiyle görüşmek ister ve bu çağrıya çok sevinen neyzen paşamın misafiri olur.sohbet muhabbet derken aralarında şöyle bir diyalog gelişir;
mka - neyzen senin için iyi içer derler doğru mu ?
neyzen- eh, içerim paşam.
mka - ne kadar içersin mesela, iki tane kiloluk içer misin?
neyzen - içerim paşam.
bunun üzerine atatürk görevliye seslenir ve iki büyük rakı getirtir.
rakılar gelince neyzen görevliye seslenip, bir kase, bir kaşık bir de ekmek ister.görevliler şaşkınlık içinde neyzen'e bakarken atatürk bakışlarıyla onaylar ve neyzenin istedikleri gelir.atatürk neyzenin istedikleriyle ne yapacağını merak ederken neyzen bir büyük rakıyı açar, kaseye boşaltır, ekmeği ufak ufak doğrar ve başlar kaşıklamaya.atatürk gözleri faltaşı olmuş bir halde izlerken, neyzen kasedeki rakı azaldıkça doldurmaya devam ederek ekmeği bitirir ve
- karnım doydu paşam, şimdi içmeye başlayabilirim.
der.
bunun üzerine atatürk gülerek,
- pes, vallahi ben pes ediyorum neyzen,
diyerek kendisinden ney üflemesini rica eder.
uzatmayayım, neyzen ve atatürk bol muhabbetli bir kaç saat geçirirler ve sonunda atatürk neyzen'e teşekkür ederek, var mı benden bir istediğin diye sorar.
neyzen de cevap olarak, sağlığınız paşam der, paşam'ın elini öpüp çıkar.
daha sonra atatürkle ne konuştuğunu merak eden abisine olayı anlatan neyzen'e şaşıran abisi;
ulan yatacak yerin yok, atatürk ne istersin diye sorduğunda bir ev isteseydin ya diyen abisine neyzen'in verdiği cevap, bugün yaşadığı yeri unutup, yatıp kalkıp atatürk'e küfür eden şuursuzlar içindir birazda;
- o zaten hepimize bir ev verdi ya! diyen mükemmel neyci.
"ayyaşın tekiydi" gibi ifadeleri hak etmeyen neyzen, şair, büyük üstad. onun sarhoşken yazdıklarını sanki ayık kafayla yazabiliyoruz da bir de laf atıyoruz.
"kahpe dünya hamamda tas gibi/ dolaşır hep cenabet ellerde" diyerek olayı hakikaten çözmüş, cuk oturtan laflarıyla kendini ziyadesiyle aşmış şair kişiliktir.
neyzen tevfik mi daha çok içmiştir charles bukowski mi bilmem ama ikisi de 74 yaşına kadar yaşadığına göre karaciğerlerini aynı kasaptan almış olmaları pek mümkün.