nazım hikmet ran

entry2958 galeri144 ses1
    251.
  1. Acaba başka hangi rus vatandaşı türk gazatelerinde ve televizyonlarında bu kadar anılmışdır hep merak etmişimdir.. nazımla dönemin adalet bakanı arasında geçen hikayeyi de ekliyim esas hainlerin kim olduğu konusunda belki biraz fikir oluşur...

    Nazım Hikmet'in Bursa Cezaevi'nde tutsaklık günleri...
    Koğuş arkadaşlarını okumaya yazmaya yönlendiren Nazım, aynı zamanda cezaevi
    yönetimine de yardım etmektedir.

    Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı'ndan bir müfettiş gelir.
    Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre:
    - Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir? der.
    Nazım'i odaya getirirler.
    Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım'ı tepeden tırnağa süzer ve:
    - Demek Nazım sizsiniz, der.
    Nazım'a oturması için yer göstermez.
    Kısa bir konuşma sonrası, gidebilirsiniz, der.

    Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe:
    - Ömer Hayyam adını duydunuz mu? diye sorar.
    Müfettiş hemen atılır: - Kim duymaz Hayyam'i.

    Nazım: - Hayyam zamanında iran hükümdarı kimdi? diye sorar.
    Müfettiş şaşırır.
    Nazım konuşmasını sürdürür:
    - Görüyorsunuz sanatcıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız.
    Yıllar sonra beni dünya anımsayacak ama dönemin Adalet Bakanı'nı ve sizi
    kimse anımsamayacak, der çıkar.

    Müfettiş yaptığı yanlışı anlar, Nazım'ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun
    yolunu tutmuştur.
    1 ...
  2. 250.
  3. annelerin ninnilerinden
    spikerin okuduğu habere kadar,
    yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
    anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
    anlamak gideni ve gelmekte olanı...
    1 ...
  4. 249.
  5. NÂZIM'IN YÜREĞi

    Usanınca gerçeklerin yalanından,
    kaygan, yüzsüz baskıdan,
    tunç Nâzım'ı anımsarım
    ve sesini
    biraz hançerimsi :
    "Merhaba kardaşım...
    Ne o, neden yüzün asık öyle
    Boş ver!
    Yoksa şiir mi takıldı bir yerde?
    Gel, birlikte bitirelim.
    Paran mı yok?
    Bakarız bir çaresine, dert değil.
    Kız mı?
    Aldırma bulunur..."
    Oysa asıl kendisinde var bir şey,
    içini kemiren
    yüz çizgilerinden dehşetle akan :
    "Hepsi iyi de,
    şu yürek ağrısı...
    Adam sen de
    ağrıyadursun, yaşıyoruz ya..."
    Kimisi için şiir bir roldür,
    Kimisine bir dükkân,
    kazançtır.
    Onun içinse ağrıdır şiir,
    rol değil.
    Nâzım'ın yüreği de ağrıdı durdu işte.
    Üzerine titreyen doktoru bir gün,
    hani pek de güvenemeyerek,
    uyarmıştı beni :
    "Bakın" demişti,
    "keskin konulardan kaçının ki
    ağrımasın Nâzım'ın yüreği..."
    Hey gidi doktor...
    Hastanız gitti.
    Yaramadı çabalarınız.
    Yüreğiyse onun
    gizli gizli çarparak
    sürdürdü ağrısını
    ölümünden sonra da.
    içindeki acı için ağrıyor,
    Türkler için, Ruslar için ağrıyor,
    kendisi gibi mahpusta özgür olanlar için
    özgürlükte mahpus gibiler için
    ağrıyor.
    Hapishane acılarıyla yanan o yürek
    - ölümden sonra bile -
    dinlemiyor doktorları,
    korkak olduğumuz zaman
    ağrıyor.
    Neme gerek dersek
    ağrıyor.
    Onun gibi açık yürekle :
    "Merhaba kardaşım..."
    diyemezsek ağrıyor...

    Varsın ağrısın
    hepsi için yüreklerimiz,
    tek ağrımasın Nâzım'ın yüreği.

    Yevgeni Yevtuşenko (d.1933) Sovyet şairi
    2 ...
  6. 248.
  7. GÜZ ÇiÇEKLERiNDEN NÂZIM'A ÇELENK

    Niçin öldün Nâzım?
    Ne yaparız şimdi biz
    şarkılarından yoksun?
    Nerde buluruz başka bir pınar ki
    onda bizi karşıladığın gülümseme olsun?
    Seninki gibi ateşle su karışık
    acıyla sevinç dolu,
    gerçeğe çağıran bakışı nerde bulalım?

    Kardeşim,
    öyle derin duygular, düşünceler yarattın ki bende,
    denizden esen acı rüzgâr
    kapacak olsa bunları
    bulut gibi, yaprak gibi sürüklenir,
    yaşarken seçtiğin
    ve ölümden sonra sana barınak olan
    oraya, uzak toprağa düşerler.

    Al sana bir demet Şili kasımpatlarından,
    al güney denizleri üstündeki ayın soğuk parlaklığını,
    halkların savaşını, kendi dövüşümü
    ve yurdumun kederli davullarının boğuk gürültüsünü
    kardeşim benim, dünyada nasıl yalnızım sensiz,
    çiçek açmış kiraz ağacının altınına benzeyen yüzüne hasret,
    benim için ekmek olan, susuzluğumu gideren, kanıma güç
    veren dostluğundan yoksun.

    Hapisten çıktığında karşılaşmıştık seninle,
    zorbalık ve acı kuyusu gibi loş hapisten,
    zulmün izlerini görmüştüm ellerinde,
    kinin oklarını aramıştım gözlerinde,
    ama parlak bir yüreğin vardı,
    yara ve ışık dolu bir yürek.

    Ne yapayım ben şimdi?
    Tasarlanabilir mi dünya
    her yana ektiğin çiçekler olmadan?
    Nasıl yaşamalı seni örnek almadan,
    senin halk zekânı, ozanlık gücünü duymadan?
    Böyle olduğun için teşekkürler,
    teşekkürler türkülerinle yaktığın ateş için.

    Pablo Neruda
    2 ...
  8. 247.
  9. tam olarak bugün vatandaşlıktan çıkarılan gerçek şair.
    1 ...
  10. 246.
  11. kavganın sevdanın ve türkce nin şairi....türkiyeye gelmiş geçmiş en iyi şair.ama yıllarca bazı kör zihniyetlerin yüzünden vatan haini olarak ilan edilmiştir.daha kücük bir cocukken hocasi olan yahya kemal in cebine küçük bir not koyması yahya kemal in ömrünün geri kalanında nazım hikmet in cocuklugunu geçirdigi eve girememesine sebep olmuştur.
    1 ...
  12. 245.
  13. neden şimdi daha iyi anlaşıldığı anlaşılamamış şairdir. zira ben on yıldır nazım okurum, anladığımı düşünürdüm. galiba arkadaşlar nazım diyerek biçilen bir karakterden bahsediyorlar. işte efendim, solcudur, vatanseverdir, akp düşmanıdır, atatürkçüdür.

    nazım da kendi tekellerinde olduğu için yaparlar, seslenişlerini bir kılıfa sokmak için reddedilemez isimlere yamarlar kendilerini. onlara şunu sormak gerekir.
    nazım kendisini ve hayatını yaktı, bu millet için, ömrünü çürüttü. sen ne yaptın? nazım okumadan nazım sever olup da bunu sadace kızlarla yaptığın muhabbetlerde ve bir de entel caimalarda laf ebeliğinde kullanmaktan başka.
    2 ...
  14. 244.
  15. şimdi daha iyi anlaşolan şairdir.
    1 ...
  16. 243.
  17. büyük bir dalgadır bazen insanın hesapsızca teslim olması gereken.
    1 ...
  18. 242.
  19. bu basliga siirlerinin yazilmasi format disi oldugundan siirleri icin yeni basliklar acilmis olan sairdir.
    1 ...
  20. 241.
  21. sen elmayı seviyorsun diye, elmanın da seni sevmesi gerekmez' gibi baba bir cümle kurmuş komunist şair.
    1 ...
  22. 240.
  23. Sen esirliğim ve hürriyetimsin
    Çıplak bir yaz gecsi gibi yanan etimsin,
    sen memleketimsin.
    Ela gözlerinde yeşil harelr,
    büyük güzel ve muzaffer
    ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin
    3 ...
  24. 239.
  25. Cemil Meriç gibi sembol isim olmasından kaynaklanan bir tanrısallaştırma durumuna yakalanmış büyük Türk şair... Bir ideolojisi olduğundan vatanından uzaklaştırılmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir şairden korkacak kadar aciz olduğunu gözler önüne sermiştir... Okunmalıdır, höyttt sen solcusun okumam ben seni tepkisi artık bırakılmalıdır... şairdir...
    1 ...
  26. 238.
  27. 237.
  28. kız çocuğu, nazım oratoryosundan.(#1947053)
    1 ...
  29. 236.
  30. bana bak:
    hey!
    avanak!

    * * *

    trrrrum,
    trrrrum,
    trrrrum!
    trak tiki tak!
    makinalaşmak
    istiyorum,

    * * *

    şiirlerim içilmez
    ingiliz tuzu gibi

    gibi şiirleri olan komünist şair...
    2 ...
  31. 235.
  32. bilmeden konuşmak iddiasıyla silahlanıp hakkında bir halt bilmeyenlerin hala ısrarla tüm cehaleletleriyle savunmaya çalıştığı şarimsi. mehmet isminde bir evladı olduğunu dahi şuradan öğrenen ve google da bulunamayacak bilgilerden habersiz, cenin dimağlar ancak 48 saat ya da daha uzun bir süre sonra fark edilmelidir. aforizmasını da hiç duymayan hayranları varmış.
    3 ...
  33. 234.
  34. uzun ölçekli araştırmalardan ve sözlükten kelime ayıklayarak uzun bir çalışma sonucu kendisine ancak ve ancak 2 gün sonra (48 saat eder) çamur yetiştirilen şair. hayır o kadar kapasiten yoksa 2 günde kastırsan işe yaramaz, 2 sene de.
    görülen o ki sübyan laf yetiştirmek, ayar vermek çabasıyla epey efor sarfetmiş, anlamından bihaber olduğu kavramları araştırmış, bulmuş ama yanlış bulmuş, rehber olmak vazifemiz tabi. kapasitesi artmasa bile, bilmeden konuşmaya utanırlar en azından...
    mevcut zekaları ölçüsünde açıklama yapmaya muktedir olamayan bizim organizma dediğimiz müptezeller, her ne kadar o seviyede bir bilgi birikimine sahip olmasa bile şairin aldığı ödüllerin karşısında şaşalamış bir vaziyette google da kirli kova ararken, yedikleri şeyin ne olduğunun da farkında idrakında değiller ya pek yazık.
    unesco bir ödül vermiş, hayır ödülü kabul etmeyen toprak altındaki nazım pek gurursuzmuş bu konuda. hadi gülmeyelim de ödülün içeriğinden ziyade kurumun misyonunu da bilmeyen bu fikir abazanları için herşeyi alaşağı ederek ödül veren kurumdan ziyade ödülün hakedilişinden bahsettik ancak ilkokul'da gösterilen "okuduğumuzu anladık mı" kısmını atlayan bu alt özellere yaranamadık.

    karşısındaki insanı tanımadan eli donunda fikir yürüten bu fasit zekalı arkadaşlara nazım hikmet hakkında daha da fazla açıklama yapmak yersizdir bu işin önsel koşulu, ayrıyetten başlık altında şairin edebiyat yörüngesinin hangi kaide üzerine oluştuğunun defalarca açıklanmasına binaen tekerrürde ısrar etmeden aldığı ödülü açıklayan bir yazara eli önünde gelen organizmayı iki çevirerek çarpanlarına ayırmak bu kadar kolayken, düzeyine inmeden üzerine üflemek daha kolay olsa gerektir. 1200 lerden girip kendini çocuklara güldürenlerden daha fazlasını beklemek zor olurdu zaten ama gereken açıklamayı 48 saatte sindiremeyen bünyelerin memetlere, husniyelere son çare sarıldıklarını görmek daha bir komik oluyor nedense. e çap meselesi amcası, pi'yi 3 alırsan yanlış çıkıyor, yanlış hesap adres farklı.
    hem bir parçaya kaldırabileceğinden fazla elektrik yüklersen kaldıramaz, o yüzden işini görür kondansatör, öneririm.
    ha bu arada bilmeden mangala hava vermek kolay değil de, o çirkin kadın galina olamaz ama vishnevskaya hiç değil. bu boşlukta husniye'lerle idare edeceksin. bilgi sahibi olman için o kadar kaynak verdik, lafını söylemeden önce çalışıp gelecek, kendini rezil etmeyeceksin. hadi sana 48 saat süre, okumayı söktüğünde görüşelim.
    4 ...
  35. 233.
  36. kısa ölçekli google araştırmaları sonucu kendisine verilen ödülü anlamlı kılmaya çalışmak abesliğiyle bir değer üzerine oturtularak yaşatılmaya çalışılan kişi. gerçekleşirilen eylem saçmalıktan başka bir şey değildir.

    sözlükten bulunan kelimelerle cümle kurulmasını örnek vermek suretiyle şairin çok yetenekli olduğunun savunmasına soyunmak, bu eylemi gerçekleştirence şairin aşağılanmasıdır esasen. görülen o ki, ibiş söylemlerinden öte mesafe katedemeyecek cahilane izahatlar/basit kılçık atmalar sahiplerinin savunmasına maruz kalmış bir şairdir n.h.r. yazık.

    mevcut kapasite-sizlik-sahibi seven/hayran/bağlı kişi bağlı olduğuna verilen ödülün değerine mukabil örnek teşkil diğer isimlerinin de soyadları ile birlikte hayat hikayelerinden de habersizdir. etkileşimlerini/merkeze aldıkları düşüncelerinden türemiş tarzlarını da bilmediğinden cahilin alim kabul ettiğini savunmasının komikliği zuhur eder. kelimeden cümle kurmaktan daha ilerisinde seyreden derin bilgi sahiplerinden daha kaliteli çalışmalar beklerdik ama, yok, olmaz. nedeni, basit argümanlarla zihin masturbasyonu yaparak "nasıl kodum" sonucuna ulaşmaya çalışmaktır.

    şairin eserlerinin edebi niteliklerini bilmez, nazım'ın hayatının içerisindeki önemli addettiklerinden ve bunların şiirine yansımasından bihaberdir, edebiyat yörüngesinin hangi kaide üzerine oluştuğunu idrak edemez de, bir ödülle yazarı "tartışılamaz yetenek" kabul ettirmeye çalışmak avam tutumunda ısrar eder. kondansator bazı dengesiz girişimleri notralize eden güzel bir cihazdır.

    varna'da kendisine yazılan şiirle-memet-ilgili n.h.r'in oğlu mehmet nazım'a fikri sorulur;

    cevabı:
    - benim adım memet değil. mehmet!-sinirli adam-

    nazım'ın uzak kaldığı evlat hasreti falan değil. resmen bir kadın için evladını ihmaline serzeniştir bu. dur neydi o çirkin kadının adı, galina mı vera mı husniye mi? hayranlık besliyorsan ne olduğunu bileceksin. öyle unescolarla, galinalarla, veralarla savunma/savurma olmaz.
    3 ...
  37. 232.
  38. zamanında tutuklulara sadece bir kilo ekmek verilir, tutuklular kendi yiyeceklerini kendileri sağlamak zorundalarken, bu vatandaşa hergün dışarıdan sepetler dolusu yiyecek gelirdi...
    4 ...
  39. 231.
  40. bir başka yönü için, (bkz: #1925454)...
    1 ...
  41. 230.
  42. nazim hikmet ran

    unesco tarafından verilen ödülün bile anlamını çözemeyenlerin ülkesinin şairi. sosyalist yazımlar, marksist çizimler yaptığı zaman alkışlandığı düşünülen bir şair insan, oysa unesco tarafından ödüllendirildiği zaman "düşman olduğu batı ve değerleri" sıfatıyla yüceltir gibi gösterip bok atma çabasıyla akıl pompası duranların kan beyne gitsin amacıyla amuda dikilip kendi üstlerini batırmalarına sebep olan şairlerin şairi.
    şöyle düşünelim tabi düşünme yetisine sahipsen, abd dünyanın en büyük teröristi, ezilenleri daha fazla ezen oil delisi leviathan. kendisine karşı dimdik ayakta duran, siyasetçi, toplum bilimci, sanatçı, jinekolog ne varsa sistematik temizlenmenin kurbanı haliyle. tekelonya'da siyaset alanında ve sivil örgütlerde büyük hizmetler vermiş bir insan var ama abd'ye olan borçları ötelemiş, moratoryum ilan etmiş. ülkesine ekonomik özgürlük kazandırdığı gibi mevcut militer rejimlerin sivil yollardan sarsılmasına sebep olmuş bir emperyalizm düşmanı. bu adam öldükten sonra yıllar geçmiş ve abd bu insana sivil toplum hareketlerinde kazandığı başarıları alkışlamak adına bir ödül vermiş. diyelim ki öldükten 50 sene sonra.
    question: burada abd'nin yaptığı davranış mı samimiyetsizdir, ölümünün üzerinden 50 sene geçmiş bir insanın buna itiraz etmemesi mi?
    peki verilen bu ödül o insanın değerini azaltır mı?
    sorun verilen ödülde değil, o isimde bir insanın bir şekilde dünya çapında bir ödüle layık görülmesi ve o ödül verilirken kimsenin "ya bu adam kimdir, necidir" diye sormaması. çünkü o adamın kim olduğunu herkes bilmektedir, her şekilde alkışlanmayı ve el üstünde tutulması gerektiğini de.
    verilen ödül değildir ona değer kazandıran. o şekilde bir ödülün verilebilecek olması ve kimsenin bunu yadırgamamasıdır. yoksa kime ne unesco'nun ödülünden...ama bu paye verildiğinde o emperyalistler bile oturup "bu adam nereden çıktı, ne yapmış ki" diyemedi, önemli olan bu.
    yoksa ödülden anladığı, bir parça sertifika ya da "onur yılı" gibi şeyler olan dimağlar için zaten ağır bir yazıdır bu, bıraksınlar okumayı. okumayı sökmeleri bile mucizedir. nihavend mucize...
    yoksa ortaokul talebelerinin bile az çok bildiği moğol istilaları, mahatma'nın pasif direnişi gibi konuları anlaşılamayacak kadar karmaşık bulanlara tekelonya örneği vermez, içeriden gelen muhalifleri, noam chomsky, bell hooks, michael albert gibileri örnek gösterirdik ama fazla yormamak gerek çömez dimağları. sözlükten kavram bulup cümle içinde kullanmaya benzemez ne de olsa. benim dayımın kondansatörü var meselesi...
    şimdi zaman tanımak gerekir üstadı tanımayanlara, ne de olsa ağlamak için bolca düşümek gerekir.
    şairin kendisine soracak durumda olsak o ödülleri, dünya değerini bilmeden önce bir mezar taşını fazla görmezdik kendisine.
    hadi yormayalım hiç kimseyi:
    (bkz: moratoryum)
    (bkz: leviathan)
    (bkz: noam chomsky)
    (bkz: bell hooks)
    (bkz: michael albert)
    2 ...
  43. 229.
  44. bir çınar ağacını bile ona çok gördüğümüz şairdir.
    2 ...
  45. 228.
  46. nazımı nazım yapan hayata dair sorguladıklarıdır.buda onu toplumsal gerçekçi bir aydın ve edebiyatçı yapar.ayrıca yurtseverdir de şu dizelerde olduğu gibi...

    oturmuşum deniz kıyısına,
    bakıyorsun limana giren amerikan zırhlısına.
    hastasın, açsın, öfkelisin.
    o da bakıyor sana,
    hem de nasıl,
    efendinmiş,
    patronunmuş,
    sahibinmiş gibi itoğlu it...
    2 ...
  47. 227.
  48. nazim hikmet'i ideolojik olarak bir yargilamayi bir kenara birakirsak kendisi siir yaziminda fevkalade iyidir. ammavelaki diger yazin türlerinde şiirseliğini ister istemez kaybettiğinden ötürü vasati asamaz. ki bu özellikle yazdiği oyunlarda fevkalade belli olur.

    kendisi ne vatan haini ne de vatan severdir. sadece bir şairdir. ideolojisi yuzunden ne kahraman ne de boktan yazin insanidir.

    gerci bazi akli evveller tarafindan hudayi nabit gibi göründügünden dolayi her yazdiği bir muazzam eser olarak görülmüş ve objektiflik kaybolmustur. tabi ki bunun bir de anti tezcileri vardir.

    ama sunu söylemek gerekir ki kendi sahsi düsünceme göre nazim hikmet'i elestirirken bir yazar olarak elestirmeliyiz.

    gerci bizim akli evvel insanimiz rifat ilgaz gibi 2. sinif bir yazari bastaci yapmiştir ya. sirf cumhuriyette yaziyor diye... bun ayri hikayedir.

    binaeylehen edebiyat zevkleri ve renkleri elestirilmez ve siyasi kulp takilmaz. takilirsa o kavram ve yazarin yazdiğinin içi bosalir ve yazana karsi ayip olur.

    fakat bence su dizeyi yazan kişi:

    'ben yordum ruhumu biraz da sen yor'

    iyi bir şairdir. bu dizeyi yazabiliyorsaniz ne mutlu size....
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük