nazım hikmet ran vs necip fazıl kısakürek

entry301 galeri0
    201.
  1. nazımın fikirlerinin necip fazılın ise kaleminin daha güçlü olduğunu düşünüyorum.
    1 ...
  2. 200.
  3. sosyalizmin ve komünizmin kölesi nazım hikmet < necip fazıl kısakürek.
    0 ...
  4. 199.
  5. bir burjuva oyuncağı olan amerikanın nazlı yari necip i.. nazımla aynı cümleye bile koymak türk halkına ihanettir.
    not:cümlemin paradoksu yine kendi cümlem farkettim.
    3 ...
  6. 198.
  7. 197.
  8. oğlunun bile şerefsiz dediği bir adamın üstad necip fazıl ile karşılaştırılması. üzücüdür.
    4 ...
  9. 196.
  10. nazım hikmet in fırtına boran diye estiği yerde, üstadımız necip fazıl ın nefesi yeter.

    şunu da belirteyim, nazım hikmet bu kadar ünlü olmasını üstadım necip fazıl a borçludur.
    0 ...
  11. 195.
  12. biri
    gençlik yıllarında okuması için verilen parayı yurtdışında kumar ve kadınlarla yemiştir hatta bunu gören türk hükümeti dönmesini istemiş dönüş için bir miktar para daha yollamıştır kendisine bu parayıda kumarda yemiştir* ardından parası bitince görüşlerini aniden değiştirip adnan menderes'den davasına hizmet edeceğine dair bir yazı yazıp örtülü ödenek talep etmiştir* ha davasına hizmet edeceğini söylediği halde yani dindar kesim içerisinde yer alacağını söylediği halde kumar baskınında görülmüş gazetelere çıkmıştır.
    http://galeri.uludagsozluk.com/r/376739/ +

    diğeri
    hayatı boyunca paraya tenezzül etmemiş, gayet halktan bir yaşam sürmüş, davasını hiçbir zaman satmamış, fikrini para için değiştirmemiş, türlü türlü eziyetlere hapis cezalarına rağmen vatanını sevmekten vazgeçmemiş bir adamdır.

    karar sizin.
    1 ...
  13. 194.
  14. 193.
  15. nazım hikmet ile necip fazıl'ın mektuplaşmalarını okumak isteyenler, kemal sülker'in "nazım hikmet'in polemikleri" isimli kitabı bulmalıdırlar.

    (bkz: kaynakçalarımla gelsem sana)

    kemal sülker kim diyorsan, o da sana ödev olsun.
    1 ...
  16. 192.
  17. necip fazıl'ın bu kadar el üstünde tutulmasının en büyük sebebi tabi ki nazım hikmet'tir. bu karşılaştırmanın en büyük dayanaklarından biri siyasi tavır olmuştur. solun bu kadar sağlam şairler, edebiyarçılar çıkardığı o dönemde sağ ise pek sağlam edebiyatçı, şair çıkarmamıştır. nazım hikmet gibi biri olmasaydı necip fazıl bu kadar önemsenir miydi bilinmez. ya onu bunu geçtim aynı göğün iki yıldızı olarak bakıyorum ben iki şaire de. şairse bizdendir gerisi teferruattır.
    5 ...
  18. 191.
  19. bilirim kalemin kıvraktır lisanın çeviktir, bilirim üc satirda ruh üflersin kagida, bilirim bir yazsan parcalarsin edebiyatın çin seddini...

    nazım, kendi agzıyla itiraf ediyor. üstadım ve kurtarıcım necip fazıl ın kendi karşısındaki büyüklüğünü.

    boşuna edebiyat yapmayın.

    herşey ortada.
    1 ...
  20. 190.
  21. nazım hikmet, pablo neruda'nın "biz onun yanında şair sayılmayız," dediği şairdir.

    üstad* necip fazıl ise pek bir şey değildir.

    (bkz: pablo neruda)
    2 ...
  22. 189.
  23. necip fazıl atatürk'e hakaretten ve kumardan içeri alınmış ve devletle ilişkilerini herdaim sıkı tutmuş bir isimken;

    nazım hikmet ise zerre para/pul gibi dertleri olmamış, doğru bildiklerini sürülmek, 12 yıl bir fiil hapis yatmak gibi bedeller ödeyerek yazmış üstüne ülkesinden uzağa kaçmak zorunda bırakılmış ve hala mezarı moskova'da bulunan türkiye'nin değil dünyanın en büyük şairidir.

    nazım hikmet memleket, memleket nazım hikmet...
    5 ...
  24. 188.
  25. gereksiz bir karsılastırmadır. kendileri at değillerdir, eşek değillerdir, boksör hiç değillerdir, yarıştırılamazlar. yanlış. iki isim de türk edebiyatında yerleri doldurulamayacak büyüklükte eşsiz degerlerdir. böyle basit karsılastırmalarla birinin ötekinden üstün oldugunu söylemek, bunu kanıtlamaya calısmak, komiktir. * *
    1 ...
  26. 187.
  27. Kumar olayının tamamen düzmece olduğu kanıtlanmış olan Üstad Necip Fazıl' ın Nazım Hikmet' le mektuplaşması örneğidir. Bence de Necip Fazıl bariz üstündür.
    (bkz: Winner)
    (bkz: And Oscar goes to)
    3 ...
  28. 186.
  29. devletten okuması için aldığı bursu devletin verdiği yol parasını karılarla kızlarla, kumarla* yiyen parasız kaldığında hükümetten örtülü ödenek* dilenen bunun için fikirlerini ani değişime uğratmış hatta aşırı dindarım diye bağırırken bile kumardan kopamamış kumar baskınında gazetelere düşmüş bir insanla hayatının her alanında dimdik duran hiçbir şekilde kavgasını satmamış bütün hapiste kalmalara eziyet görmelerine rağmen vatanı sevmekten vazgeçmemiş bir insanın karşılaştırmasıdır.

    gerçekleri görebilen, gözünü açık tutan insanları güldürmüştür.

    ha son olarak
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/376738/+

    biraz özeleştiri yapın her dindarım diyene elinizde biat ile koşmayın.
    (bkz: fikir ve dava adamı üstad necip fazıl a dair/#18261754)
    (bkz: nazım hikmet vs necip fazıl/#18262230)
    11 ...
  30. 185.
  31. işin ideolojik ve kişisel üstünlüğünü bir kenara koyalım ve iki ismin kalemlerini karşılaştıralım.

    iki isim derken elbet üstad necip fazıl ın ismi nazım hikmet in yanında beşyüzbün kere zemzem suyuyla yıkanmıştır ve daha değerlidir.

    ilk mektup üstad necip fazıl dan gelsin;

    nâzım hikmet!

    nafile çabalıyorsun.
    sana kızmıyorum. kızmıyacağım.

    hiç bir operatör, ameliyat masasından kendisini yumruklıyan kanserliye, hiç bir gardiyan, parmaklığı içinden kendisine deli diye bağıran çılgına, hiç bir hâkim darağacı önünde küfürler savuran mahkûma kızamaz.
    ben kendimi, ne kanser operatörü, ne deli gardiyanı, ne de ağır ceza hâkimi şeklinde görmüyorum. fakat görüyorum ki her hareketim, seninle hiç de alâkadar olmadığı halde, ciğerine neşter gibi saplanıyor, seni delilerin parmaklığı gibi bir azap çerçevesine hapsediyor ve başının üstünde ip varmış gibi kudurtuyor. beni, doktor, gardiyan ve hâkim şeklinde gören sensin! senin bu halini sezer sezmez artık sana kızmıyorum. merhamet ediyorum.
    sanma ki ben öfke kabiliyetini kaybetmiş bir adamım. insan başiyle fare kafasını birbirinden ayıran tek hassa bence fikir öfkesidir. bir hiç için ölçüsüz öfkeler duyacak kadar alıngan ve hassas bir mizaç taşıdığımı sen de bilirsin. fakat bu öfke, iyi kötü bir kudreti, bir şahsiyeti, bir mesuliyeti kalmış insanlara ve hadiselere karşıdır.
    sen mazursun.

    çünkü iflâs nedir, onu bütün hacmiyle idrak ettin.
    o kadar yalnızsın ki, etrafında bir sürü (namı müstear) dan başka kimse yok. o kadar konuşulmuyorsun ki, isminden ancak kendi (namı müstear) ların bahsediyor. eskiden herkesin dilinde bir problem gibi gezinmeyi tercih eder ve bir dedikoduya, bir ankete doğrudan doğruya iştirak etmeyi greta garbo esrarına aykırı bulurdun. şimdi bir yerde anket oldu mu, kıymeti ve seviyesi nedir, hiç düşünmeden, kapısı önünde aç biilâç bekleşen yedi sekiz kişinin başına en evvel sen geçiyorsun ve sıranı kaybetmemek için kimbilir nelere baş vuruyorsun? fıkraların baş sahifelerden moda sahifelerine atılıyor, gene yazıyorsun. hatırlanmak şartı ile ne hakaretlere razı değilsin? tükürüğü bile uzun zaman gıda edindin. şimdi o da yok. bir zamanlar, şiirlerinde (kıllı ve kalın) olduğunu ilân ettiğin sarışın ve pembe ensenden, şunun bunun tokat izleri bile uçmuş zaman seni değil, yüz karalarını bile götürmüş.

    ne hazin bir manzaran var. akşamları, beyoğlu sokaklarında, yüzlerinde kalın bir duvak, ayaklarında bir çift siyah bot, ellerinde köpek başlı bir şemsiye, ağır ağır geçen sabık rum aşüfteleri bile senin kadar merhamete şayan değildir. artık nefret vermiyorsun. zamanın hainliği önünde insanları tefekkür ve merhamete çağırıyorsun.

    bundan bir kaç ay evvel bâbıâlide, ştaynburg lokantasında seninle şöyle konuşmadık mı:
    ben - gazetelere yazdığın bu fıkraları nasıl yazıyorsun, bu kadar adileşmeye nasıl tahammül ediyorsun?
    sen - ne yapayım, ekmek paramı kazanıyorum. başka ne yapabilirim?
    ben - kendinden ve haysiyetinden bu kadar fedakârlık edeceğine niçin potin boyacılığı etmeyi tercih etmiyorsun?
    sen - potin boyacılığı etsem, bir şey zannederler de beni bu işten menederler.
    kendisini bu kadar saçma bir mazeretle teselli ediveren, hakikatte tesellisi olmıyan seninle görüyorsun ki ben hiç bir gün kavga etmedim. sana selâm verdim. sana acıdım. bu kadar düşmene -acısını ben duyuyormuşum gibi- razı olmadım.
    şimdi bana -tam da senden bekliyebileceğim bir tarzda- çatıyorsun.

    devlet günlerinde seni rakip diye almaya tenezzül etmeyen adam, bu perişan halinde sana nasıl tenezzül eder? artık sen benim gözümde hiç bir şeyi temsil etmiyorsun. ne hokkabaz şiirini, ne işporta komünizmanı, ne hile ustalığını, ne 24 saatlık reklâm açık gözlülüğünü... senin nene mukabele edeyim?
    aynı ideoloji içinde vaktiyle sarma dolaş olduğun ve içlerinde fikirlerine taban tabana zıt olmama rağmen konuşulabilecek insanlar bulduğum gruplar, yani sana benden daha yakın zümreler bile seni, fikir ve sanat âdiliğinin, dolandırıcılığının prototipi diye gösteriyorlar. bana ne düşer?
    işte açıkça söylüyorum: ben senin kâbusun geceleri uykuna giren umacın her an yokluğunu hissettiren şeytanınım. sana acıyorum. fakat elimden ne gelir?

    çektiğin yokluk ıstırabına hürmeten sana vaktile vermediğim şerefi veriyorum. seninle ilk ve son defa olarak konuşuyorum. fakat hepsi bu kadar. dediğim gibi sen, bence artık mazursun. seni affediyorum, ve ne yapsan affedeceğim. bu vaade güvenerek istediğini yap! sakın bu fırsatı kullanmamazlık etme!
    yalnız bil ki, sönmüş ve pörsümüş hüviyetine, o kadar muhtaç olduğun ve elde etmek için ne yapacağını bilemediğin hayatı nefhedemiyeceğim.
    ölü diriltmek ve müflis kurtarmaktan âcizim
    benim hakkımda, içinde hapsettiğin şeylerin hacmini bilmiyorum. rivayete göre üç perdelik bir piyes, rivayete göre bir roman...

    fakat sana karşı hiçbir taktiği kalmamış adamın, bütün bir samimiyet ve açıklıkla içini tasfiye etmesine rağmen söyleyebileceği her şey ve sırf sana hitap etmekle, düşebileceği bayağılık burada toptan ve ebediyen nihayete eriyor.
    işte görüp göreceğin rahmet!

    birde sözde nazım tarafında yazıldığı idda edilen hiçbir edebi ve felsefi derinliği olmayan liseli lısanında yazılmış ucube. buyurn;


    sevgili necip, ismin temiz demek, necîb temiz demektir benden iyi bilirsin.. necip'i necis yapma. sen en cihanşumül eserlerini beş parasız paris sokaklarında dolanırken vermiş bir şairsin, cebin para para olacak diye ruhun pare pare olmasin. bilirim kalemin kıvraktır lisanın çeviktir, bilirim üc satirda ruh üflersin kagida, bilirim bir yazsan parcalarsin edebiyatin cin seddini, o lisan-i mücerred dilinle babali yokusunun yollarini yalaman beni kahrediyor necip.

    sevgili necip, inandigin allah'in askina, o kudretli kalemini iktidara payanda yapacagim diye camii diregine cevirme, o kudretli kelimelerini üc kurusa parselleme üc tanesi üc kurus etmeyecek cigersizlere. sevgili necip, elinde sur-u israfil var, onu borozana cevirme.

    eski dostun.
    nazim."

    sadece mektuplardaki uslup ve derinlik bile üstad necip fazıl ın, nazım hikmet e karşı ezeli ve ebedi üstünlüğünün kanıtıdır.
    5 ...
  32. 184.
  33. Ülkemizin böyle değerli insanlarını sürekli bi kıyaslama içine sokmak çok anlamsız ve manasızdır.
    1 ...
  34. 183.
  35. nazım hikmet ran'ın geçebileceği karşılaştırmadır ve nazım hikmet 20. yüzyılın en önemli şairlerindendir fakat necip fazıl o kadar çok tanınmıyor.
    0 ...
  36. 182.
  37. nazim hikmet candir nfk onunla yarisamaz bile ama nfk de cok iyi bir sairdir. ideolojiyi bosverip siirlerini okuyan bilir.
    0 ...
  38. 181.
  39. Nazım hikmet ran ile aynı cümle içersinde adının geçmesinden dahi şeref duyması gereken bir kişiyle, mavi gözlü dev'in karşılaştırılmasıdır.

    biri gericiliği, biri ise; özgürlüğü, bağımsızlığı, aklı ve eşitliği savunur.
    1 ...
  40. 180.
  41. Necip Fazıl hakkında her hangi bir yorum belirmek istemiyorum. Ama Nazım Hikmet hakkında söylenmesi gereken çok şey var. Kısaca; o bir direnişin şiiridir..
    0 ...
  42. 179.
  43. ikiside düşünce özgürlüğü olmayan bir ülkede, yaptıkları sanat yüzünden hapislerde ve sürgünde yaşamıştırlar.

    ancak yazdıkları ve hayranlarını derinden etkileyen eserlerin, bir çoğu da bu zor şartlar altında yazılmıştır. belki bu acılar olmasaydı necip fazıl ve nazım hikmet olma yacaklardı.
    1 ...
  44. 178.
  45. Üstad Necip Fazıl kısakürek ibrahimoviç ise, Nazım Hikmet Sabri Sarıoğlu'dur. Sen anla gerisini.
    2 ...
  46. 177.
  47. necip fazıl'ın dünya görüşüne katılmam mümkün değildir hatta kendi dünya görüşüne zıt biçimde kumar tutkusu,kadın düşkünlüğüne de çok gülerim yani necip fazıl'da ciddi biçimde bir inandırıcılık sorunu vardır.ancak önemli şairdir buna şüphe yok.

    nazım ise büyük şairdir.öyle ki şiirleri dilden dile çevrilmiştir.çünkü nazım umuttur,nazım özgürlüktür,nazım kuvayı milliyedir,nazım vatan sevgisidir,nazım eşitlik ve adalettir,inandıklarına sıkı sıkıya bağlanmaktır,inandıkları uğrunda büyük bedeller ödemeyi göze almaktır,büyük bedeller öderken de yine umudundan inancından vazgeçmemektir, nazım geri vitesi olmayan dosdoğru bir yaşamdır kısacası nazım samimiyettir söylemde ve eylemde tutarlılıktır.

    necip fazılda bunların hiçbirisini bulamazsınız.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük