"19. yüzyıl Rus edebiyatının büyük yazarlarından biri olan Dostoyevski'nin 27 yaşında yazdığı Beyaz Geceler kitabı: Hayalperest anlatıcısı, Petersburg'un "beyaz geceler"inde sokaklarda dolaşırken, Nastenka adında bir genç kızla tanışır. Nastenka da Hayalperest kadar yalnızdır.
ikinci buluşmalarında aralarında bir dostluk doğar; Nastenka, Hayalpereste, kendi yaşam öyküsünü anlatır: Âşık olduğu bir genç adam bir yıl sonra ona geri döneceğini söyleyerek Moskova'ya gitmiş ama aradan bir yıl geçmesine karşın tek bir mektup bile yazmamıştır.
Hayalperest de Nastenka'ya vurulduğunu fark eder ama duygularını gizler..."
"Elimden gelse de ikinizi birden sevebilsem. ne olur siz o olsaydınız!" gibi aptalca bi sözü söyleyen ayran gönüllü ve toy nastenka, üzgünüm başlık haklı.
Hatırlattınız bak gene sinirlendim.
Su götürmez bir gerçektir.
Sen o kadar saf salak birini buldun tabii, boşluğunu yakalamışken vaktini öldür duygularıyla oyna sonra da yavşak gibi en başından beri gitmeyi istediğin ama başaramadığın herife git. Son sahne de beni ayrıca yaralamıştır. Orospu nastenka.
bu kitabı uzun süredir merak ediyordum. tibb bir başlıkta nastenka'ya orospu demişti, kim bu nastenka acaba ne yapmış falan diye geçirmiştim içimden. dün bir çırpıda okudum. okuyunca anladım ki ancak tibb gibi basit zekaların düşüncesi bu olabilir.
nastenka daha en başından olabilecekleri sezip üstüne basarak bunları söylememiş miydi?:
"asla bana aşık olmayacaksınız, beni sevmeyeceksiniz. eğer kabul ederseniz gelin, etmezseniz gelmeyin. ben dostluğa hazırım ama sevmek, aşık olmak asla olmamalı kabul ediyor musunuz?"
daha sonra nastenka'nın son mektubundaki bir cümleye göz atalım:
''kalbim ihanet bilmez; daha dün, bağlı olduğu kimseye bir an içinde nasıl dönüverdiğini gördünüz.''
evet bu tamamen doğru, nastenka gerçeği söylüyor. kalbi hala o adama bağlıydı. onu görünce kollarına atılması bu yüzden. tamamen saf ve masum olduğunu düşünüyorum. zaten daha 17 yaşında. duyguları o kadar değişken ki.. sevdiği adam gelmedi diye karamsarlığa kapıldı. içinde bulunduğu berbat hayattan bir an önce kurtulmak istiyordu. kahramanımızla birlikte o da gaza geldi ve hazır onu seven biri karşısındayken onun elini tuttu. ben bir erkek olarak o kızın psikolojisini çok iyi anladım. onun yerinde ben olsam ben de öyle yapardım muhtemelen.
dostoyevski bile onu bağışlamışken, sizin gibi yücelikten uzak, düşük zekaların, onun yarattığı bu karaktere orospu deme hakkı yoktur:
''ama sana kin bağlamak mı nastenka? pürüzsüz mutluluğunu gölgelemek, acı bir sitemle kalbine keder vermek; vicdan azabı duyurarak en tatlı anlarında seni keder çarpıntısına uğratmak; gelin olduğun gün, siyah buklelerini süslediğin narin çiçeklerden bir tekini bile soldurmak... bunu mu yapacağım ben nastenka? asla, asla!''
Zilli kahpe tabiri daha uygun olur dediğim düşünce. Aslında Çok tanıdık bi kız modeli. O değilde, esas oğlan "Ahhh benim güzel nastenkam" dedikçe nastenkaya aşık oluyodum. Demek ki benide öyle bırakıp gidecekti zilli.
(bkz: Beyaz geceler)