kim ne derse desin. kim ne düşünürse düşünsün. * bu dünyada yapılabilecek en gerçek şeydir. şu anlamsız hayata en fazla anlam katan ölümden sonra, en fazla anlam katan 2. ameldir.
din kurallarını ramazan aylarında hatırlayanların, ramazan ayı başında büyük bir huşu ile başlayıp, ortasına doğru biraz sersemledikleri, ramazanın sonuna gelince de derin bir oh çekip, gelecek yıla havale ettikleri eylemdir.
namaz sadece kılınıp savılmak için ifa edilmez. "namazımı kılar cukkama bakarım." diyemezsin. içinizde hissetmeniz içselleştirmeniz gerekir ki günümüz yobaz poserlarının başaramadıkları bir şeydir bu.
sigarayı bırakmak gibi zor gelmişti namaza başlamak benim için, hayatımda büyük değişiklik olacaktı zira, ama başlamadan olmayacaktı, yani namazsız cennet çok mümkün görünmüyordu, ve ertele ertele nereye kadar, ne zamana kadar?
sonra bediüzzamanın "farzları yapan, kebairi* terk eden bu devirde kurtulmuştur, inşallah" dediğini okudum, bir gayret geldi, o gündür firesiz devam, verdiği huzuru tarif edemem elbette, benim için budur namaza başlamak.
- hacı naber ya? (söyleyen 50 yaşında adam)
- iyi senden?
- iyiyim bende.
- nereye böyle?
- camiye.
- doğru ya sen hidayete ermiştin (sonra gülerek ayrılırlar)
başlayınca devamı geldiği gibi bırakınca da devamı gelir. Bırakılmaması gerekir. Günde 5kez alnı yere değen,hesap veren adam haliyle doğru icraatlerde bulunacaktır bi zahmet. Zaten de namaz dinin direğidir.
hayata tutunma sebebidir. rabbinizin davetine icabet etmektir. üzerinden o yükün kalktığını hissetmektir. hayatta ilk defa boş olmayan bir şey için ağladığını hissetmektir. kendini değerli bulmaktır. çünkü gerçekten değerli bir iş yapmaktır. zoru başarmaktır namaza başlamak. fakat daha zoru onu devam ettrebilmektir. ahirete inanmaktır. ve fakat şeytan akıllara getirse de ya yoksa ya boşsa tüm bunlar diye. ya varsa sorusunu hiç aklından çıkarmamaktır. inanmaktır, teslim olmaktır. ve akabinde bu huzuru tattığı için hep şükretmektir. ihlaslı namazlar dilemektir rabbinden.
namaza başlamak...birine "namaza başla" demek... namaz ömrümüzün herhangi bir döneminde başlanılacak bir şey değildir. namaz bizatihi ömrümüzün her gününde 5 vakit bizimledir. namaza başlamak dediğimizde onu her an erteleyebiliriz, nasılsa memleketimizde ortalama yaş 70 i buluyor. 60 da falan başlarız. namaz bir müslümanın ömrünün bir dönemini ayırarak, diğer bir yönünde onu ihmal ederek yapması gereken bir ibadet değildir.
birine de tavsiye verirken "namaza başla" değil, "namazını kıl" denmelidir. çünkü muhakkak ki mükellef olduğumuz bir namaz vakti içindeyizdir ve o namazı kaçırırsak farzı ayn ı yerine getirmemiş oluruz. "namazını kıl" sözü muhattaba daha bir çarpıcı gelmektedir. "ömür geçiyor, zaman geçiyor, namaz vakti geçiyor, kalk ve namazını kıl. pişmanlık yaşama" demek "namaza başla" demekten bin kat daha uyarıcıdır.
unutmayalım ki başlanan şey bir gün biter, namazı bir bütün olarak değil vakit vakit ele alır. tüm vakit namazlarının münferit bir kişiliğinin olduğunu aklımıza getirirsek yani tekleştirirsek şuurumuz kapanmayacaktır.
bir türlü becerilemeyendir, oysa her şey bir abdeste bakar. insanın kendinden tiksinmesine sebep olur, kendine verdiğin sözler tutulamamıştır. oysa 2 sene önceki seni özlersin, namazlarını her kaçırdığında kendinden tiksinen sen şimdi değil namaz kılmak belki kılmayı bile unutmuşsundur.
bir an önce başlamak için türlü bahaneler üretirsin ama hep bir vakit vardır, bir süre o dolmadıkca kader çizgisinde başlayamazsın bir türlü.
kendisine müslüman diyen herkes için bir zorunluluktur.
iş yerindeki şartlara, hayatın yoğunluğuna veya diğer çevre faktörlerine göre değişken değildir.
herkese hem de vaktinde olmak, kazaya kalmamak suretiyle emredilmiştir, kılınmadığı takdirde (sebebi önemli değil) çok büyük cezası vardır allah'ın izniyle.