namaz, hakkıyla kılınması halinde ruhumuza aldırdığımız ılık duştur. allah korkusuyla değil, allah sevigisiyle kılınmalıdır. bu şekilde feyiz ve bereketi artar.
şeytan, kim ne derse desin; insanı namazdan uzak tutmak ya da namazının içeriğini bozmak için kıçını yırtar. bu tuzağa düşmeyelim.
teknolojinin gelişmesi ve refah düzeyinin artması insanların yaşamlarını kolaylaştırarak bir çok sorunu çözdüğü gibi yeni ve farklı problemleri de beraberinde getirmiştir. i̇nsanlar sürekli ve hızlı bir şekilde tüketmekte ve bu da insanların bir türlü doyum noktasına ulaşmamasına yol açmaktadır. doymayan nefis, moda denen döngünün içerisine kıstırılmış ve her daim kendine yeni ihtiyaçlar meydana getirmektedir. i̇mkanlarını bu suni ihtiyaçlar için zorlayan modern insan kendini acımasız bir rekabetin içinde bulur. sırf kendi menfaati için başkasını yok etmeye kadar varabilen vahşi bir rekabettir bu. kendini dinlemeye, sakinleşmeye bir türlü fırsat vermeyen insan, bir anda depresyonların, panik atakların, angziyetelerin kucağında bulur kendini. psikolojik sorunları ile meşhurdur modern zaman insanı. para kazanmak için her şeyini feda eden insan bu sefer kendini sağlığından eden bu paranın yol açtığı dertlerden kurtulmak için harcar bu parayı. insan, yüksek hızda yol alan tren misali yaşamını sürdürürken belli aralıklarla trenin hızını düşürüp şark ekspresi kıvamına getirerek kendini dinleyecek zamanlar oluştursa bir çok sorun kendiliğinden hallolacak aslında. ama kendini kaptırdığı fasit daireden çıkması hiç de kolay değildir insanın.
işte islamın güzelliğini tam bu noktada bulmanız mümkün. aslında insan ve toplumla alakalı her türlü soruna en güzel ve uygulanabilir çözümler getiren islama şöyle bihakkın bir danışılabilse ne büyük badirelerden bir su içme kolaylığında geçilebileceği o kadar net görülecektir ki. kuran ve peygamberimiz aleyhisselatu vesselamın sünneti; bütün pedagogların, sosyal bilimcilerin, feylesofların kafalar patlatıp gereği gibi çözemedikleri mevzuların en derinine kadar nüfuz ederek kökten halletmişlerdir. yukarıda da değindiğim gibi bu sorun çözebilme durumu insan ve toplumu ilgilendiren bütün mevzular için geçerlidir. bu noktadan hareketle önemi üzerine yüzlerce binlerce yazılar yazılmış namaz konusuna bir de naçizane ben değinmek istedim. kuran ve hadisler de namaza o kadar geniş yer verilmiştir ki, nerdeyse kuran''ın her suresinde namazı ikame edin tarzında ifade ile karşılaşabilir ve bir çok hadiste namaz vurgusunu görebilirsiniz.
namaz mevzunu halletmeden yaşama arzulanan düzeyde bir çeki düzen vermek mümkün değildir. aslında beş vakit olması bile namazın haddi zatında düzen verme amaçlı bir ibadet olduğu anlamına gelir. günde beş defa hayatın akışını kesip allaha ve kendi sesine kulak vermek, onarıcı bir vazife görevini ifa eder. namazdan hakkıyla istifade edebilmek için huşu ile kılınması gerekir. huşu, büyük bir konsantrasyon ile tamamen namaza odaklanmak anlamına gelir. kendini allahın huzurundaymış gibi, bütün benliğini namaza vererek namazı kılmanın lezzetini verecek başka bir şey yoktur sanırım. allahı görüyormuşçasına ibadet etmek, bütün ibadetlerde ana amaç olmakla beraber, namazda bu kural başka bir mana ifade eder. kulun allaha en yakın olduğu an olan secde anıdır ve bu en yakın zamanda allah ile beraber olma hissiyatı doruk noktaya ulaşır. allah bizi görüyormuşçasına (biz onu göremezsek de o bizi zaten görüyor) ve allaha çok yakın olduğumuz bilinciyle eda edilen bir namazın kalplerimize dolduracağı rahatlığın, nurun, lezzetin keyfi bütün gün bize yetecek kadar fazladır. burada önemli bir nokta ise huşu halinin yakalanması için yaptıklarımızın bilincinde olma gerekliliğidir. bilinçli olmak daha çok yaptıklarını anlamak ile olur. namazda kıyamı, kıratı, rükuyu secdeyi anlayabilmek için evvela okuduğumuzu anlamamız gerekiyor.
arkadaşımın 'dua falan bilmeden yatıp kalkıyorum öyle, samimice yapınca da kabul oluyo.yüce rabbim, 10 numara!' diyerek beni gülmekten kırıp geçiren yorumunun olduğu dinsel hadise.
namazın farz olduğuna dair icma eden âlimler , onu inkâr edenin kâfir olduğu konusunda da icma etmişlerdir . bu konuda her hangi bir ihtilaf söz konusu değildir .
bu denli önemli bir ibadeti müslüman olanın yerine getirmemesi düşünülemez . hatta o kadar ki sadece baş işareti (ima) yapabilecek olan bir hastanın dahi namazı terk etmesine ruhsat verilmemiştir . namaz , bu önemine rağmen terkedilecek olursa onu terk eden hem dünyada hem de ahirette cezalandırılır .
namazı kıldınız mı , gerek ayakta , gerek otururken ve gerek yan yatarak hep allah ı anın . güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın . çünkü namaz , mü minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır .
namaz , hicretten bir buçuk sene evvel isrâ gecesi her mükellef üzeri ne farz kılınmıştır . islam 'ın , imandan sonraki en önemli emridir . peygamber efendimiz ( sallâllâhu aleyhi ve sellem ) yedi yaşına girmiş olan çocuklara emredilmesini , on yaşına girdiklerinde üzerlerine daha birçok düşerek namaz kılmalarının sağlanmasını hatta bunun için hafifçe dövülebileceklerini buyurmuştur .
faydası çok olan ibadettir.
"beş vakitte kılınan namazdaki ritmik hareketler, günlük hayatta çalıştırılamayan adale ve eklemleri çalıştırarak artoz ve kireçlenme gibi eklem hastalıklarını ve adale tutulmalarını önler."
(bkz: namazın faydaları)