"Mutluluk; bulabildiğiniz, elde edebildiginiz çiçeklerden bir demet yapabilmektir.. " *
Ne güzel demiş ta 1900'lü yılların başlarında... elinizde papatyalar, arasına serpiştirilmiş birkaç gül, birkaç tane sümbül olduğu halde "ey güzel insanlar, neden hala yan bahçedeki orkidelerde kalır gözünüz" demek istemiş...
ararsın bulamazsın; unutursun hatırlarsın ve bir gün gelir yıllar boyunca asla sahip olamazsın. sahip olmak istersin, mutluluğu arzularsın; ama yerini dolduramazsın. ***
unutmamalıyız ki; bulunduğumuz bir noktada iki farklı yön vardır... ve aslında düşündüğümüz gibi biri mutluluğa, diğeri mutsuzluğa giden yol değildir bu yollar... ikisi de mutluluğa gider, o zaman şöyle bir sorgulama çıkarabiliriz "o halde verdiğimiz kararların, ya da seçtiğimiz yönün ne anlamı ne önemi var ki ?" elbette verdiğimiz kararın önemi var; çünkü bizim hedef noktaya; yani mutluluğa daha kısa sürede ve daha az sayıda mutsuzluk yaşayarak gitmemizi sağlayacaktır bu kararlarımız... ne olursa olsun şunu bilmeliyiz ki; mutluluğa giden yolda mutsuzluklarla karşılaşmak kadar doğal bir şey yoktur... kimi zaman seçilen yollar zorlu olsa da hedef hep aynıdır mutluluğa ulaşmak !
o halde; her yol mutlaka mutluluğa çıkar; biz insanların hedefi mutluluğa ulaşmaktır, mutluluğa giden yolda zorlukların olabileceğini kabul etmeliyiz, mutlu anlar kadar mutsuzluğu da yaşamalıyız ki değerini bilelim... ve verdiğimiz doğru kararlar bizim mutluluğa daha az sürede ulaşmamızı sağlar.
anlık geçici bir durum değildir mutluluk. o anlık geçici olan şey zevktir olsa olsa. mutluluk bir var olma durumudur. ya mutlusundur ya da değilsindir.
kişisel gelişim kitaplarında buna bir çok ad verseler de yok şöyle mutluluk yok böyle mutluluk diye işin özü mutluluk bir seçimdir!
sen mutlu olmayı seçtiysen senin mutluluğunu kimse bozamaz. dış etkenler veya yaşadıkların sadece keyfini kaçırır. ama mutlu olma durumun , varlığın devam etmektedir.
hani bazen olur ya herşey üst üste gelir ve çözümü o an için olmayan ve hayatındaki herşeyi etkileyen bir sıkıntı vardır. ondan nasıl kurtulur insan? alışarak, o sıkıntıyı yok sayarak bir nevi. siz hiç yaptınız bilmem ama ben yapıyorum, alışıyorum en aza indirgemeye çalışıyorum o acının, sıkıntının bendeki etkisini! yeri geliyor yok sayıyorum.
işte bu yok sayma işlemin yapabilmek için mutlu olmayı seçmelidir insan.
bir duyusunu,organını yitirmiş bireylerde görebilirsiniz bunu. hatta görme engelli insanların çoğu mutludur dikkat ederseniz. çünkü onlar mutlu olmayı seçmişlerdir. gözlerim görmüyor diye içine kapanmak yerine dış dünya ile farklı şekillerde iletişim kurmayı seçerler. görnüşte biz onlardan daha güçlüyüzüdr ama inanın mutluluğu seçmek için çok güçlü olmak lazım.
bazen elimi uzatsam tutuverecekmişim gibi.. bazen sanki göremeyeceğim kadar uzakta.. mutluluk..
zor mu? başımdan tutup kağıtmışım gibi bir ayaklarıma kadar yırtıp ikiye ayırsam kendimi mesela.. sadece mutlu olanı alsam yanıma 'ben' diye.. artık kandırmasam insanları.. ama en çok da kendimi.. bir gece uyusam ve silinse 'deneme-yanılma'ya dair her şey hafızamdan.. bir sefer de ben güvensem sonuna kadar.. bir sefer de hak etse güvenilen verdiğim değeri.. bir sefer sonuna kadar huzurla kapatsam gözlerimi.. mutluluk diyorum.. zor mu?
sokratese göre erdemdi mutluluk. doğruyu bulmak için, mutlu olmak için bilmek gerekirdi. bilgide erdemi getirirdi. kalıcı olmayan bir duyguydu bi yandanda. anlık yahut belli bir zaman diliminde yaşanır geçerdi. devamı vardı elbet, sahnede yerini alansa hüzündü daima. ruhun derinliklerinde, seni senden alan duygu bi anda mutluluk seninle birlikte...
bir denis robert eseridir.
Bir kadın ve bir erkek... Bir otel odasında başlayıp bir bar tuvaletinde son bulan erotik bir macera... Sol sayfada kadın anlatıyor, sağ sayfada erkek... Aynı ilişkinin iki farklı yorumu... Mutluluk, sıradışı bir anlatımla, marjinal bir erotizme yelken açıyor...
yazar şöyle der;
Kadın: "Unutmaya karar verdim. Kendimi çalışmaya ve yemek pişirmeye zorluyorum. On gün geçiyor veya geçemiyor... Beni arayıp, onu görmek isteyip istemediğimi sorduğunda, ağzımdan yine evet çıkıyor. Buna hâlâ şaşırıyorum."
Erkek: "Ona dedim ki: Sevişmek için yaratılmışsın, sadece bunu yapmalısın."