sahip olabilmek için kendini sınırlarına kadar zorlaman gereken histir. gündelik yaşantıda görüyoruz insanlar paraya, mevkiye, iyi şartlara sahip olabilmek için kendisini paralıyor deyim yerindeyse. bu kadar çabalayana kadar bunun belki yüzde biri kadar çabalayıp mutluluğa sahip olsalar o kendilerini paraladıkları uğruna hayatlarını harcadıkları şeylerinde bir şekilde arkasından geleceğini göremiyorlar sanki..
Mırıldandığın şarkının bir anda bir yerde çaldığını duymaktır,
Aklından geçen kişinin seni aramasıdır,
Rezil geçen bir sınavdan yüksek not almaktır,
Okuduğun kitabın hayalindeki gibi bitmesidir,
Tam açmayacak dediğinde sevgilinin huzur veren sesini telefonda duymaktır,
Sevdiğin çikolatayı yemeyi sona bırakmaktır,
Otobüsü yakalamaktır,
Hoca farketmeden kopya çekebilmektir,
Huzurdur, eğlencedir, gülmektir,
Aslında en önemlisi siZi siz olduğunuz için karşılıksız seven, koruyan, her Zaman -ne olursa olsun- yanınızda olan ailenizin ve dostunuzun olmasıdır mutluluk. Bu ikisi eksikse mutluluk buruk olur.
Yatağın başındaki duvara asılan tablonun, uyurken kafaya dümesiyle "gülerek kalkıp tabloyu duvara geri asmak"mış. Kendime gelince çok merak ettim, o anda rüyamda ne görüyordum acaba?
hayatimi coktan terketmis, kendisine yalnizca izledigim bir filmin alt yazisinda, okudugum bir kitabin herhangi bir sayfasinda ve sevmedigim insanlarin hayatlarinda sikca karsilastigim pozitif duygular bututunu vurgulayan kelime.
Bir anneyle babanın çocuğunu ilk kucağına aldıkları an, bir annenin oğlunun askerden sağ salim geldiğini gördüğü an, bir kanser hastasının kanseri yendiğini öğrendiği an, genç bir kızın sevdiği insanla hayatını birlestirdiği an.
insan neden her zaman geleceğin daha mutlu olacağını hayal eder? ve buna mukabil neden her zaman geçmişe özlem duyar?
insan geleceğin daha mutlu olacağını sanar, çünkü insan bilinmez olana muhtaçtır ve bilinmeze bağımlıdır, bu yüzdendir ki hep daha iyisi için çabalar. yani hiç ölmeyecekmişcesine bir çaba... zaten aksi halde insan, psikolojisi gereği daha fazla yaşayamaz hale gelir.
insan geçmişe özlem duyar, çünkü onu yaşadığı için her şeyiyle bildiğini sanar. insan, bildiğinede muhtaç ve bağımlıdır.
insanın kendi içindeki bu umumî ve sürekli dualizmi idrake cehd etmek hakikat yolunda yüksek bir merhaledir.
Zülfü livaneli'nin 2002'de çıkan ve 90'ların türkiyesine kapsamlı bir bakış getiren romanı.
Biri profesör, biri töre kurbanı bir kız, biri de dağlarda pkk kovalamış bir komando olan 3 kişinin hayatlarının ilginç kesişimi etkileyici bir üslupla anlatılmış.
Peşinde koşulan, iyi hissettiren. insanların kendini daha iyi hissetmesi için küçük şeylerden mutlu olmayı öğrenmesi lazım. size kötü yöndw dokunan şeyleri göz ardı da ettik mi sizden iyisi yok.
Karanlıkların içinde ki nokta kadar aydınlığı yakalayanlardır. Günümüzde Mutlu olmak çok zor, her tarafımız karanlık, işte o aydınlığı bulabilenlerdir Mutlu olanlar.
insanlığın peşinde koşarak yaptığı en büyük hata bence.oysaki kendi felsefemize göre birşeyler yaptikmi kendiliğinden geliverir zaten.kimisi namaz kılar mutlu olur kimisi para harcar mutlu olur kimisi de çalışır mutlu olur.yaptıkları şeylere inanmışlardır çünkü.inanc da bitti mi mutlulukta biter.