mutluluk o andır. yaşanır, biter, tekrar başlar. arada bir sürü mutsuzluklar yaşansa da gene geri gelir mutluluk. ama nedense ilerde mutluluklar dolu dolu hatırlanmaz. mutsuzluklar ise aynen hatırlanır.
zülfü livaneli romanı. bir türkiye gerçeği, bir türkiye özeeti.
abdullah oğuz'un yönetmenliğini yaptığı filmdir de. imdb puanı 7,5. kim uğraşacak kitapla falan diyen olursa film de izlenir. parça parça bir şeyler görebilirsiniz ama romanın verdiği tadı asla bulamaz insan.
en büyük ütopyadır. aslında yoktur. ama kim akıl ettiyse takdire layık!
inancımız nasıl tam mutlu olacağımıza ya da zamanın bir anında mutlu olduğumuza. her şey mutlu olmak için değil mi hele ki bu zamanda? yemek yemek bile...
bazen yenilen güzel bir yemegin üstüne yakılan sigaradır, bazende özlenen bir sevgiliye doyasıya sarılmak, bazende uzaktaki dostun telefonudur o...her sekilde cıkabilir karsımıza bazen bir cocuk bazen bir eş, bazen bir aile...önemli olan onun sekli değil onun nasıl yakaladıgımızdır onu görebildigimiz yerde yasayabilmemizdir. sıcak bir agustos gecesi yatagınızdan kalkıp kanasıya içtiginiz bir bardak sudur bazen mutluluk bazende yarin gözündeki bir sevdalı bakıs...o her yerdedir her sekildedir, önemli olan beklemek değil görebilmektir...
hayatımdaki mutluluk çok dengesiz bir şey ;
mutlu olduğumda bir süre sonra bunun geçeceğinin farkında olduğum için mutsuz oluyorum yada olmadan duramıyorum ,
en dibe vurduğumda ise aşırı derecede mutlu oluyorum ..
nedeni nedir bilinmez ama kaybedecek bir şeyi olmayan insanlar her zaman daha mutlu aslında.
parça parça mutluluklarım var benim.
hepsini dağıtabileceğim.
ve ben de dağıtılmak için bekleyen.
ama henüz bir eşyam çalınmadı.
sokak ortasında dayak yemedim hiç.
başkasına etmediğim gibi yemedim de küfürü.
güzel baktım sanki. ya da gerçekten her şey güzeldi.
ve kim bilir belki de bana denk gelmedi hayatın kötü ihtimalleri.
aslında mesele kirli gözüken camı silip
gerçekleri en güzel haliyle görebilmekteydi.