seni seviyorum derken hıçkırarak ağlamak, sevdiğinin elini tutarken avuç içindeki ter, bakışlarında ki parlaklık, konuşmanda ki nezaket, öpüşürken tüm vücuda yayılan titreme hissidir mutluluk.*
bir annenin çocuğuyla tüm acı tatlı anılarını paylaşması, her daim yanında hissettirmesi, dokunuşunda ki berraklık, sözlerinde ki ince ve tatlı sitemlerdir mutluluk.
bir fincan kahve kadar kolay,
sevdiğiniz bir diziyi netten indirip izlemeniz kadar basit,
az çok kafanızın uyduğu bir arkadaşınızla msn de konuşmak kadar kolay,
sevdiğiniz şarkılardan bir playlist hazırlamak kadar basit,
sözlükte kafanıza göre yazabilmek, dilediğiniz gibi saçmalayabilmek kadar kolay,
bir denis robert eseridir.
Bir kadın ve bir erkek... Bir otel odasında başlayıp bir bar tuvaletinde son bulan erotik bir macera... Sol sayfada kadın anlatıyor, sağ sayfada erkek... Aynı ilişkinin iki farklı yorumu... Mutluluk, sıradışı bir anlatımla, marjinal bir erotizme yelken açıyor...
yazar şöyle der;
Kadın: "Unutmaya karar verdim. Kendimi çalışmaya ve yemek pişirmeye zorluyorum. On gün geçiyor veya geçemiyor... Beni arayıp, onu görmek isteyip istemediğimi sorduğunda, ağzımdan yine evet çıkıyor. Buna hâlâ şaşırıyorum."
Erkek: "Ona dedim ki: Sevişmek için yaratılmışsın, sadece bunu yapmalısın."
sokratese göre erdemdi mutluluk. doğruyu bulmak için, mutlu olmak için bilmek gerekirdi. bilgide erdemi getirirdi. kalıcı olmayan bir duyguydu bi yandanda. anlık yahut belli bir zaman diliminde yaşanır geçerdi. devamı vardı elbet, sahnede yerini alansa hüzündü daima. ruhun derinliklerinde, seni senden alan duygu bi anda mutluluk seninle birlikte...