Gulumsemenin gucu.. Huzurun samimiyeti ile pekte uzak sayılımcak mutluluklar var kapıda.. Güneş Yuzunu Gösterirken Tabiattaki her canlı uyanırken güneşli gunlere.. Yaşama Kaygısı dahada azalıyor.. Belkide en baştan beri beklenen huzur geliyor ruha ruh neş'esini buluyor..Her zamakinden guzel giyin bugun daha bi sıkı sarıl umutlarına * Hayat guzel suprizler getirsin.. Baktığın her göz, duyduğun her söz neş'eni Arttırsın..
Hayatı sev , kendini sev, Gucunun yettiği Kadar herkesi herşeyi sev.
arkadaşlarımla izlediğim çok hoş bi filmdi... işte konusu...
Film, Meryem’in perişan ve baygın halde, bir göl kenarında bulunmasıyla başlar. Ailesi kızlarının bir namussuzluk yaptığını düşünerek töre gereği öldürülmesine karar verir. Öldürme görevi ise yakın akrabası Cemal’e verilir. Çıktıkları ölüm yolculuğunda, Meryem ve Cemal’in yolları, Profesör irfan Kurudal’la kesişir. Bu karşılaşma üçünün de kaderlerini değiştirecek mutluluğa doğru bir yolculuğun başlangıcı olur.
herkes için tanımı farklıdır, kesin olan şeyse kısa sürdüğüdür. belki onu böylesine değerli kılan şey de budur. beklemediğiniz anda sizi buluverir. fark edebilirseniz geldiğini, kısacık bir an için de olsa mutlu olmanın nasıl bir şey olduğunu tekrar hatırlarsınız.
benim mutluluk tanımlamalarım da değişiktir bir çok insan gibi. mesela; birisini beklerken küçük ve oldukça sevimli bir kız çocuğunun sizi fark ederek size bakması, ardından sizin de gülümseyerek karşılık vermeniz, sonrasındaysa taktığınız büyük güneş gözlüğüne rağmen bu gülümsemeyi fark etmesi ve bütün masumluğuyla ve tatlılığıyla kocaman bir gülümsemenin yüzünde belirmesidir. annesi gitmeleri için çekiştirirken arkasını dönüp size bakması , sizin el sallamanız ve onun da * uçan bir öpücük gönderip el sallaması. en nihayetinde hissettiğiniz şeyse tarif edilemez bir mutluluk, neşe ve huzur...
mutluluğun tek tarifi=aşk.kıza ettiği teklifin kabul edilmesiyle mutluluktan havaya uçan genellikle hani kuşlar ağaçlar...... şarkısının söylendiği ruh hali
küçük mutluluklar da var hayatta. misal fm'de ya da pes'te rakip takım oyuncusunun kırmızı kart görmesi bile bi mutluluk.
ama bir erkek için en büyük mutluluk aşağıda anlatacağım olaydır.
günlerde sıkıcı bir 2009 yaz günüydü. kırmızı ışıkta durmuş arabalar. ve biz yayalar karşıya geçiyoruz. bursa'yı bilenler bilir. fomara'da medical park'ın önündeki ışıklardan akuğur tarafına geçiyorum. o an en öndeki siyah audi tt marka arabanın içinde hayallerimi gördüm. adam hayallerimi gerçekleştirmişti. ya tabi kim bilir içinde duran ne dertleri vardır herkes gibi onunda ama olsun dışarıdan bakınca hayallerim canlı olarak karşımdaydı. araba tam istediğim model ve renkteydi. ve arabadan hiç anlamam. tek isteğim o araba. o değil de 18 yaşımdayım daha bir kere bile araba sürmeyi denemedim bile. arabanın önünde karısı oturuyordu. adam yakışıklı bi tipti, karısı da oldukça güzeldi. öyle "uff hacı karıya bak" diye abazanca ergen erkeklerin birbirine gösterdiklerinden değildi. ama evlenilcek güzellikteydi. hatta hayallerimdeki kadın tipiydi. arabanın arkasında 6 yaşlarındaki kızları oturuyordu. 6 yaşındaki bir küçük kız tek parça yazlık yeri kıyafet giyimşse ve ayağında o yaşta konvers varsa o aile modern bi ailedir. bu teorime çok güveniyorum. kız reklamlardaki bebekler gibiydi. her ailenin izteyeceği bi kızdı. adamla kadın eleleydi. adamın üstündeki kıyafet ve arabadan iyi bir işe sahip olduğu belliydi. hayallerim başkası tarafından gerçekleştirilmişti. bu arada sapık gibi durup bakmadım. bikaç saniyede gözüme çarpanlar bunlar. onlar gittiler. ben de akuğur'a girdim. penguen aldım. eve geldim. evde kimse yoktu.
o değil de bu en büyük mutluluk bence. diğeri de diyelim bir akşam üstü gece saati. ve bursa'yı bilenler kültürpark'ı da bilir. işte oradaki gölün yakınındaki yürüyüş alanında sevdiceğinle yürümek de 2. en büyük mutluluktur.