Aşağıdaki yazıdan alıntıladığım sözleri sarf éden bir kişi, önce bu diyeceklerini bir araştırmalıdır. Özellikle kendine araştırmacı gazeteci diyorsa ve tarih konusunda konuşacak yazacak veya programlar yapacak özgüveni varsa...
Öncelikle Türk damgaları, iskandinav runlarına sırf benzedikleri için runic adını almışlardır. Bu adı aldıklarında henüz Türk damgalarınıñ Türkçe olduğunu bile bilmiyorlardı (V. Thomsen, çözene dek). Bu benzerlik şaşırtıcı olsa da, Türk damgalarındaki damgalar, şekil olarak karşılık geldikleri heceyi anlatmaktadır. Örneğin ok* sözcüğünü "ok" biçiminde bir damgayla, er* sözcüğünü "adam" biçiminde bir damgayla, ay* sözcüğünü "yarım ay" biçimindeki bir damgayla, at* sözcüğünü "at üzerine binmiş kişi" biçimindeki bir damgayla gösteriyorlardı. Oysa bu damgalarıñ aşırı bir benzeri iskandinav runlarında da bulunmaktadır ancak şeklen bir bağlamı bulunmamaktadır.
Zaten ilk çözüldüğü 1893 yılından béri, Batılı veya Doğulu hiçbir dilbilimci, bu durumu inkâr étmemiş, tersine, bazıları daha deriñ bağlamlar aramıştır (örneğin Hunlarıñ Avrupa'ya olan akınları soñucunda iskandinavlarıñ bu damgaları bizden almış olması gibi).
Kısaca Murat Bardakçı, doğru düzgün bir şey bilmediği bir konuda atıp tutmuştur. Kendi siyâsî veya menfî görüşü için insanları yañlış yönlendirmiştir. Niyetini okumak amacında değilim ancak burada ciddî bir yañlış varken kimse yanıt vérmezse sorun var démektir.
Tarihte biz Türkler kadar farklı alfabeler benimseyen ve yazısını değiştiren başka bir millet bulmak zordur. Bin küsur sene boyunca defalarca yazımızı değiştirmiş, başka milletlerin alfabelerini alıp kullanmışızdır ama kendimize ait, bize mahsus bir alfabeye hiçbir zaman sahip olmamışızdır. Meselâ, Orhun Abidelerinde kullanılmış olan ve millî alfabe olduğunu zannettiğimiz yazı da runik denen bir alfabe biçimidir ve o devirde dünyanın değişik bölgelerinde bu temele dayalı benzer yazılar kullanılmıştır.
bütün sözlüklerdeki entel gençlerin nasılda fırıldak gibi döndüğünü gözler önüne seren zat.
açın ilk entryleri okuyun methiyeler dizilmiş bu adam için "işte şöyle alim, böyle bilgili, kadir mısıroğluna nasılda ayar veriyor", "mustafa armağana da ağzının payını verdi ehehehe" nidalarıyla göklere çıkarılıyor. taa ki adam "mustafa kemalin sözleri ateizmin izlerini taşıyor" "osmanlıca bu ülke gençlerine öğretilmeli" diyene kadar.
hopp... çok bilmiş entel sözlükçüler 180 derecelik virajı bir günde alıyor ve başlanıyor taşlanmaya. ikiyüzlülük bu işte sizle aynı siyasi görüşü paylaşmayan, aynı pencereden bakmayan adam edison olsa tanımazsınız. ah siz çağdaşlar yok musunuz siz.
ben ne mi düşünüyorum bu adam ego hastası manyak bir adam. liseli ergen bile twitterden saçma salak bir şey yazsa ona cevap verip göt etmeye çalışan ruh hastası tevazudan zerre haberi olmayan kibir abidesi. önceden de böyleydi düşüncem şimdide.
yalnızca kaynaklarına bakarak doğruları söyleyen adamdır. evet atatürk ateisttir bu bile ata'nın ne kadar yüce ne kadar ulu bir adam olduğunu gösterir. zirve tektir, atatürk bir peygambere biat edecek kadar küçülmüş biri değildir.
kaldı ki murat bardakçı kadir mısıroğlu'nun deli olduğunu biliyor ama bu adamın yalakalarını da yayına çekip bir kaç kelam falan öğretiyor. köpeklere de eğitim şart.
osmanlı aşığı olduğunu anlamak için atatürk yorumunun beklenmesine gerek olmayan tarihçi. habertürkteki geçmiş yazılarını okumak da yeterlidir, o zaman dönüş falan da olmazdı böylece.
kendisine son derece komik mailler gelen gazeteci.
hükümetin savunduğunun paralelinde bir şey savunulmasını yalakalık olarak değerlendiren embesiller ile muhatap olması iç burkucu olsa da cevapları bazen eğlenceli olabiliyor. gerçi bu yalaka yaftasının vurulması sadece murat bardakçı için değil, herkes için geçerli. yani hükümet 2+2=4 dese, buna 4 diyen bir başka kişiye yalaka diyecek tipler var maalesef. bunun sebebi belki muhalefet kültürünün türkiye'ye yerleşmemesi, belki başka fikirlerin yaşamasına dahi tahammülü olmayan insanlar yetiştirilmesidir. eh, kendisi de bunun farkında ve bunlarla çok güzel alay ediyor.
konusurken agzinda leblebi varmis gibi konusan tarihci dayi. cok bilgili olabilir ama bu hareketi beni gicik edyor lan. 5 dakikadan fazla izlemeye dayanamiyorum. 5 fazla oldu. 1 ulan.
Tarihin arka odası programını sunan ve tarihçi olmayan şahıs. Aslen ekonomisttir ancak programda konuk olan tarih profosorleri ilber ortaylı, erhan afyoncu ve nurhan hanımla tarih tartışmaktadır. Ve bu kişilere bir şeyler iddia etmektedir. Ekonomist olarak tarihçi profösörlerle laf dalaşına girip hatta bazen konuklarını azarlaması cok yersiz. Birgün belki türkiyede tarih programlarını tarihçiler sunar.
kadıköy stadını yusuf fahir baba koruyor galatasaray imkanı yok kadıköy'de feneri yenemez şeklinde bir açıklama yapan saçma insan.
aklını mı yedin sen be adem! gerçekten hayret ediyorum. adam öbür taraftan buradaki maça mı müdahale edecek?
rum suresi 52. ayetten de haberi yok herhalde.
''Sen ne ölülere işittirebilirsin, ne de arkalarını dönüp giden sağırlara çağrıyı duyurabilirsin.''
tüm bunların dışında her hafta sırf reyting için anası yaşındaki kadını çileden çıkaran her yaptığı harekete hakaret eden bir adam.
kendisini severim fakat kinimi de dökeyim şuraya.
bütün bunlara rağmen türkiye'deki sayılı entellektüellerden biridir. ülkenin halini varın siz hesab edin.
Tarihin arka odası adlı piyasanın en mühim programlarından birini yönlendiren tarihçidir. Çok sempatiktir. Allahım bu ne sıfat, bu ne tatlılıktır. O alay ve azarlarına hayranım. Kıyafetleri, çocuksu tavırlarıyla, eserleriyle hatta ilgi alanlarıyla kalburüstü meziyetlerin adamıdır. Ayrıca gelen her konuğu susturma, sözünü kesme konusunda otoritedir. Adam ihtisas yapmış. Her üç kelimesinden biri " hocam müsaade edin" ve gelen twitter mesajlarına kaymasıyla efsanedir.
Dili ürkütücü derecede kırmızı olan adam. Kendi de homur homur konuştuğu halde ikide bir erhan afyoncuyu konuşması konusunda uyarması da ayrı bir komedi.