dünkü programında verdiği ayarları uc uca eklesek dünyanın çevresini bir kaç kere dolaşabileceğimiz müthiş tarihçi . tarih bilgisinin sadece ünivden rütbe almakla çoğalabileceğini sananlara büyükçe bir ayar vermektedir bu müthiş tarihçinin ismini anmak bile .
dünkü programında söylediği "ortaokul mezunu" olduğuna dair söylemi doğruysa gerçekten çok takdir edeceğim insandır. bir insanın okumadan kendini nasıl geliştirebileceğinin ibretlik örneği olur böylece. bilgi haznesine saygı duyduğum bir insan.
ama bir huyu var ki illet oluyorum. ne zaman pelin batu ya da erhan afyoncu bir konuda bilgi verecek olsa ve ben pür dikkat kesilsem sama sapan alakasız bir şeyle sözlerini kesiyor. umarım bu huyunu yakın zamanda bırakır!
dinlemeye nazaran okuması daha hoş olan tarihçi şahıs. zira çok dinlediğiniz zaman gece o ses tonu kafanızda yankılanabilir.
(bkz: the exorcism of murat bardakçı)
bryan adams'ın tırtıklı sesine sahip, programına gelen bazı eleştirilere katlanamayan yazardır. asıl mesleğinin tarihçilik olmamasına rağmen bu konuda bayağı bir araştırma yapıp, konuya hakim biridir.
nereyi küçümsemişse muhakkak delilinide söyleyen müthiş tarihçi.
verdiği ayarların altından kalkabilen olmamıştır ancak yarılmıştır , ama gülmekten değil kıskançlıktan, hazımsızlıktan falan. bol yarılmalar efendim...
tarih bilgisi çok kuvvetli olan ve mason damgası çok yediğinden mason lafını duydumu fıttıran gazeteci. mason olmadığı halde mason denmesi harbi insanın sinirini bozuyor o konuda hak veriyorum adama.
Ne zaman ekranlarda görsem kendi kendime ''bu adam dinazorlarla felan yaşıt herhalde'' dediğim, her meselenin muhterem ''bilirkişisi''dir kendisi.. Kendisini dinazorlarla yaşıt olarak görmemin nedeni, dinazor çağından bu yana yaşanan tüm tarihi gelişmeleri ''sanki kendisi de yaşamış'' gibi yemek tarifi rahatlığında ve kimya formülü kesinliğinde yayıla yayıla anlatmasıdır..Basit bir belgeye dayanarak bir Osmanlı padişahını ''içkici'' ilan edebilecek kadar sakat tezler üretebilmektedir bazen..Bilgisi kuvvetli ama salt belgeciliğe dayanarak ''zaman makinesi ile o çağa gidip gelmiş gibi'' bir kesinlikte konuşması bazen çok trajikomik kaçabiliyor..Öte yandan kuyu canavarı gibi hırıltılı bir sesi,kurabiye canavarı kadar ''sevimli-sinir'' bir tipi ve bazen konuk ettiği kişinin ağzındaki sözü kıçına tıkayıp, nereden geldiği belli olmayan bir maile cevap veren ve 2 saat bu sanal kişilik ile tartışan, depresif-değişken ruh haline sahip ekran mobilyası...
tarihin arka odası programında, türklerin cengâverliğinden söz ediliyor ve murat abimiz olaya son noktayı konuyor.
yanlış hatırlamıyorsam şöyleydi:
-sibirya taraflarında,(çok daha kuzeyde bir yerden bahsediyordu) bir kalenin kapısının üzerindeki bir kitabede şunlar yazıyor "türkler bu şehre geldiler ve bizi perişan ettiler"
gibi bir şeydi...sonrasında kahkahalar kopuyor.
hayır anlamadığım orada ne işimiz var bizim lan? oturun oturduğunuz yerde *
murat bardakçının üslubunu beğenmeyebilirsiniz ama adam belgelerle konuşuyor. konu hakkında bilgisi yoksa bilmiyorum diyor. olaylara bilim adamı tarafsızlığında yaklaşıyor. gerçeklerin istediğiniz gibi olmaması bu adamı karalamanızı gerektirmez.
birlikte program yaptığı konuşmacıların sözünü dilediğince kesen, konuşmaların arasına giren ve bu yaptığından en ufak bir pişmanlık duymayan kişi. tarih bilgisine eyvallah ama hayatımda bu kadar başkasına ve başkasının sözlerine saygı göstermeyen bir adam görmedim.
tartışılmaması gereken bir insan evladı. çok saçma iddialarını bile deli gibi savunabilir. pişman olacağına ölür galiba. yani o nasıl bir kibirdir anlamıyorum. yani adam belgelerle konuşuyor ama diyelim bir hata yaptı; osmanlıca ya, adam yalan yanlış anlatmaya devam eder, evet bence bunu yapar bu adam. kimse de kontrol etme gereği duymaz.
