Abdurrahim karakoc bir röportajında mihribanin aslinda sari sacli olmadigini soyluyor ve bir daha gormek ister misiniz sorusuna bildigim gibi kalsin diyor zaten kadinin adi da mihriban degildir.
içten bir şiirdır... Türküsünü ne zaman duysam hatırasından dolayı içim sızlar.
Dedemin bir amcası vardı, yakın zamanda göçtü gitti dünyadan.
Bu adamın bir karısı varmış, canından çok sevdiği, ismi de mihriban.
Çok genç yaşta vefat etmiş.
Bunun o günden sonra yaşama hevesi olduğu gibi kesilmiş. Evlenmiş aile baskısı ile, ama ikinci kadın da tam şeytan bir görseniz... Sevememiş de zaten bir daha adamcağız.
ilk kızının ismini mihriban koymuş, ikincisi'nin ismi de kardeşininki, gel gör ki o da genç yaşta doğumda vefat etmiş.
Işte ben daha küçüğüm o zamanlar, bu dede çok iyi biriydi ben onlarda çok sık kalırdım.
Eski bir televizyonları vardı, nasıl olduysa bu türkü denk geldi...
Salonda kızları, karısı.
Önce öksürür gibi oldu, bir tuhaf. irkilir gibi...
Sonra Bir baktım gözleri dolmuş.
70 yaşındaki adam o gün o türküyü duyunca çocuk gibi ağladı... O bezden beyaz mendiliyle göz yaşlarını silişi hala aklımda sözlük...
Zaman bir acıyı hiç mi hafifletmez? Hafifletmemiş...
Sonra da hastalandı, ruhu hastalandı özellikle. Ve bir kaç sene sonra da vefat etti.
Allah rahmet eylesin. Umarım kavuşmuşlardır artık.
babamın ben küçükken ara sıra söylediği, o zamandan sözleri beynime çakılıp kalan ama yaş aldıkça her bir kelimesi daha çok vuran türkü. Abdurrahim karakoç'un aşkı insanüstü hislerle kaleme döktüğü, şimdi yaşananlara aşk demeye utandıran şiiri.
tanistigim mihribanlar guzel olmasada nedense bana hep cekici gelen bir kiz ismi.mihriban.abi baksana bole koylu gibi ama sevec modern bi isim gibi kendi halinde.