çilesi bitmez, derdi bitmez, yaşananları bitmez bu metrobüsün. şimdi yeni bir moda var ' metrobüs trafiği' diye. tadından yenmez vallahi. insan trafiği artık beni gülümsetsede, şimdi bu metrobüslerin duraklar arasında bile tin tin ilerlemesine sabrım kalmadı. tespitlerime göre de metrobüs kullanan insanlar %100 agresif. bende çok agresifim. aşırı agresifim. hep kavga etmek istiyorum yahu. huzur lazım bu istanbula. herkes evde otursun birkaç gün. herkes ama cidden.
ilk yapıldığı zamanlarda yaratılan beklentinin yarısını bile karşılayamamış toplu taşıma aracıdır.
avcılar ilk durak olmasına rağmen, boş metrobüse binmeniz mümkün değildir. ayakta gitmek için bile can atarsınız ama en az beş metrobüs geçmeden binemezsiniz. tabii insanlığınızdan vazgeçip önünüze çıkan çoluk çocuğu, yaşlıları vs. ezerek kendinizi panter gibi öne atarsanız, sorun yok; ilk metrobüs sizindir!
eğri oturup doğru konuşmak lazım; herkesin siyasi görüşleri, desteklediği yöneticiler farklılık gösterebilir. ama akşam 18:00 de çıktığım işimden 30 dakika mesafedeki evime bir buçuk saatten önce varamıyor ve bir buçuk saatte vardığımda "erkenciyim" diye sevinebiliyorsam, bu şehrin yöneticilerinde bir vizyon eksikliği var demektir.
sadece kadir topbaş değil, bugüne dek bu şehri yöneten hiçbir başkan bu trafiği çözemedi; demek ki farklı bir uygulamaya ihtiyaç var.
metrobüsün rahat gidebilmesi için daraltılan yollar, trafik çilesini hiç de hafifletmedi. özellikle avcılar - Küçükçekmece ve yakın bölgelerinde yaşayan insanlar bunu çok iyi bilirler.
eskiden otobüsü otuz dakika bekliyorduk, şimdi metrobüse binebilmek için aynı sürede bekliyoruz, farkı yok.
yolculuk sırasında tacize uğradığım için ortalığı ayağa kaldırdım; ibb dahil kimsenin umrunda olmadı. kameralarmış, güven polisleriymiş vs. tamamı hikaye. nedense başımıza bir iş geldiğinde hiç biri pr çalışmasından öteye geçmiyor.
kimse arabasıyla gitmesin, yollar tıkanmasın; toplu taşımayı kullanalım diyenlere gelince... haklısınız, mantıklı olan bu. ama otobüslerde fantezi yapan bir dünya o. çocuğu varken, sıkış sıkış toplu taşıma araçlarında üstüne çullanan ayıyı uyardığında "beğenmiyorsan taksi tut" zibidileriyle uğraşmak zorunda olmak varken, hiç bir yere zamanında ulaşamadığımız toplu taşıma araçlarına sahipken, biner arabama yine geç kalırım; en azından rahat ederim.
istanbul'da ulaşımın büyük kısmı yer altından akmaya başlamadığı sürece, ne metrobüs ne de benzeri bir sistem işe yaramayacaktır kanımca.
kalabalığından şikayet edilen nimet. araçlar zaten 30 sn. aralıklarla geliyor buna rağmen kalabalıksa, kalabalığından şikayet etmek yerine neredeymiş bu araçlar demek gerekir. sanki metrobüsten önce otobüsler sıkışık değildi amk. dakikalarca bekleyip ağzına kadar dolu otobüsle karşılaşmak bence en kötüsü. metrobüsler hiç değilse 2-3 dakikada bir boş geliyor. hem de trafik çilesi olmadan.
edit: metrobüs'ün en kötü yanı binerken gördüğünüz manzaradır. koskoca yetişkin insanlar yer kapabilmek için birbirlerini iterler, yarışırlar, tartışırlar. o an metrobüsten de, ülkeden de, insanlardan da soğumanız muhtemel.
insanların oturabilmek için bütün coolluklarını , okudukları derin kitapları bi yana atıp birbirleri üzerinden atlayarak yarıştıkları toplu taşıma aracı.
dünyanin en ilginc olaylarina ev sahipligi yapan ulasim aracidir. Gecen gün mecidiyeköy den metrobüse bindim avcilar a gitmek icin. Birkac durak gectikce zaten kalabalik olan metrobüs iyice kalabaliklasti. Havada oksijen yok. Bütün metrobüs akraba bütün metrobüs tek yumruk. Sefaköy duraginda birisi beyleer malatyali olanlar insin metrobüs kasiyo dedi. Hic kimse anlam veremedi. Birkac kisi indi ve yolculuk devam etti.
