"bunca yılın öküzüyüm bakarım, böyle uzun böyle hazin tren görmedim" demiştir. ve evet yalnızın tüm toplu resimleri vesikalıktır belki. Metin üstündağ beni tanımaz, ama ben onun tanımadığı kardeşiyim. öyle olsun isterdim. öyle bir abim olsun, bir dünya derdim olsun. su katardık beyazlardı dünya.
taksimde görmüştüm birgün,tanımış gibi bakmıştı bana şaşırmıştım,kendisi için kitabının kapağına 'o yürürken dünya biraz aksıyor yazmıştı' hala gülerim.mizahında hep bir felsefe vardır,yeniyetme karikatüristlerin biçoğu lülesi olamaz onun.
kafadengi programının son konuğu. cemil meriç, tanpınar konuşuruz diyordum ama başörtüsü konuştuk mealinde sözlerle bitirmiştir programı. tarık tufan da toparlamak için o halde metin abi seni bir daha konuk etmek istiyoruz filan demiştir.
programda üniversitelerde kapı önünde kalan başörtülü kızlara ilk zamanlar destek verdiğini ama sonradan bu destekten vazgeçtiğini anlatmıştır. aslında pek anlatamamıştır. yani gerekçelerini pek iyi ifade edememiştir. şu minvalde şeyler söylemiştir; biz önce destek verdik ama onlar başka bir özgürlük sorunu ortaya çıktığında hiç taraf olmadılar. mantıklı bir gerekçe gibi görünebilir. ama şu sorunun cevabı önemlidir; bir mağdura ne sebeple destek verilir. o mağdur ileride sana destek olsun diye mi yoksa bizatihi mağdur olduğu için mi?
Bugüne kadar Gırgır, Leman ve Penguen dergilerinde yeralan karikatürleriyle güldürürken düşündüren hem de hüzünlendiren ünlü çizer, nam-ı diğer Metüst. Özellikle "pazar sevişgenleri" yüzünden başı derde girmiştir. Hakkında "ahlakımızı bozuyor" diye kamu davası açılmış, yüz kızartıcı suç işlemiş gibi yargılanmıştır. Mahkemede kadın hakim "Çizer yatakta ezilen taraf olan kadının duygularını anlatıyor" diyerek beraat ettirmiştir kendilerini. Limon'dan sonra Deli dergisi'ni kurmuştur. Mansur Şebboy, Albert kamuvicdanı gibi takma isimler kullanmıştır. 5 takma ismiyle çeşitli örgütlerin ölüm listesindedir kendileri. Can yücel ve eşber yağmurdereli ile birlikte içki masası muhabbetlerini konu alan çizimleri bir zaman çok sevilse de bu üçlü aslında sadece bir akşam birlikte takılmıştır. Ama Metüst bundan aşırı zevk aldığı için hayalinde ve çizimlerinde bu üçlüyü defalarca biraraya getirmiştir. penguen'de yayımlanan "pazar sevişgenleri" nin yanısıra "yasak meyve" adlı edebiyat dergisi'nde de "Şiyir sevişgenleri" adı altında karikatürleri yayımlanmaktadır ki şimdi bu "şiyir sevişgenleri" ayrı bir kitap olarak kitapçı raflarında yerini aldı. nasıl pazar sevişgenleri'nde yasanak ilişkiler daha sokaktan insanları hikaye ediyorsa şiyir sevişgenleri'nde daha bir okumuş, yazmış deyim yerindeyse mürekkep yalamış kişilerin ilişkilerini karikatürize etmektedir.
"imza günlerimiz, panellerimiz tıklım tıklım oluyordu.. kısa süre de 40 yıllık dergi gibi olmuştuk.. izmir'de bir panelde tatlı tatlı muhabbet ederken bir baba, çocuğunu ayağa kaldırıp "sizin yüzünüzden bu çocuk terbiyesiz oldu, okulu da sevmiyor" diye bizi bize şikayet etti.. her kazık soru ve zor durumda olduğu gibi panelist arkadaşlar geriye çekildi ve ben, mikrofon, baba-oğul ve salondaki kutsal ruh başbaşa kaldık.. bir şey yapıp bu berbat hali az önceki kakara kikiri durumuna çevirmek gerekiyordu.. yutkundum, mikrofona uzandım ve "biz çocuktan memnunuz, velisini de çağırmadık" dedim.. salon belki beş dakika alkıştan inledi.. baba kalabalığın içinde eridi çocuk panel boyunca hayatın anlamını ve bütün problemlerin cevabını bulmuş gibi pişmiş kelle gibi sırıttı.. kimseyi üzmek, kırmak değildi niyetimiz.. ama o çocukta hepimizin örselenmiş çocukluğu vardı."
'dünyanın bu halde olması; çorbada benim de kılım bulunsun diyen yedi milyar kılın yüzünden.' sözüyle insanı bir kez daha kendine hayran bıraktıran büyük insan.
bu tweet i ile yarmıştır;
--spoiler--
istanbul ile süperstar ajda pekkan / birbirlerine ne çok benziyor / ikisinin de inşaatı bir türlü bitmiyor!
--spoiler--
..
Sırrı Süreyya Önder'in kendisine 'hocam' dediği üstat, karikatürist. nokta atışında tespitleri var. en son şiyir sevişgenleri kitabı vardı. parça parça okunduğunda kırıp geçiriyor.