ayrıca alman milli takımını seçarak almanyada yaşayan türklerinde almanyada daha kabul edilebilmesini, sağlıyacağına inandığım hatta bu bağlamda 2010 dünya kupası öncesi mesut özille ilgili çekilen kliplerde ö harfi ve i harfi üzerinde durulup türklüğüne vurgu yapılması gibi birçok örnek verilebilir.
ben mesut özil'i, alman milli takımını seçtiği için kesinlikle eleştirmiyorum, eleştirenleri de esefle kınıyorum.
adam almanya'da doğmuş, büyümüş. alman genç milli takımlarında oynamış. alman kültürüyle ve zihniyetiyle yetişmiş. almanya'da eğitim görmüş. almaya'da futbol oynamayı öğrenmiş. almanya, bu adamın yeteneğini fark etmiş ve üzerine gitmiş. kısacası, mesut özil'i mesut özil yapan, almanya olmuş.
peki almanya bunları yaparken türkiye ne yapmış?
türkiye altyapıya gereken önemi vermemiş. kendi futbolcu fabrikalarını kuramamış. yetenekli futbolcuları bulup işleyememiş. koskoca ülkede orta saha oyuncusu bulamamış, marco aurelio'yu mehmet yapmış. gerek kulüpler gerekse milli takım, doğru şekilde yönetilememiş ve türkiye, ancak ikinci sınıf bir futbol ülkesi olabilmiş. uluslararası alanda, dünya ve avrupa 3. lüklerinden daha iyi bir derece yapamamış. üstelik dünya 3. sü oluktan sonra 2004 ve 2006'ya katılamamış, 2008'den sonra da bosna-hersek'e geçilerek 2010'u televizyondan izlemiş.
2010 dünya kupası sırasında almanya milli takımının türk asıllı oyuncusu mesut özil'le gurur duyulmuş, onun "almanya adına" attığı gole çok sevinilmiş, oezil real madrid tarafından transfer edilince bu gurur 2 kat daha artmış...
kaderin cilvesine bakın ki, sadece birkaç ay sonra 2012 elemelerinde almanya-türkiye karşı karşıya gelmiş, daha birkaç ay önce gurur duyulan, yere göğe sığdırılamayan bu adam, vatan haini ilan edilmiş, maç sırasında ıslıklanmış, yuhalanmış... peki neden? yukarıda anlattığım nedenlerden ötürü, alman milli takımını seçtiği için.
mesut özil'i doğuran türkiye, küçük yaşta onu bir cami avlusuna bırakmış, onu bulup büyüten, eğitimini veren, işinde iyi bir insan olmasını sağlayan almanya olmuştur. türkiye doğurduğu çocuğun iyi yerlere geldiğini görünce onu almanya'nın elinden almak istemiş, ancak mesut özil, biyolojik annesine gereken cevabı; "benim annem, beni doğuran değil; büyüten, besleyen, yeteneğimin farkına varıp beni dünya futbol sahnesine sunan almanyadır" diyerek vermiştir. kendine göre de yerden göğe kadar haklıdır.
türkiye; azerbaycan, kazakistan hatta san marino, andorra ayarında bir takım bile olsa ben yine de türkiye'yi tercih ederdim, ama mesut özil'e de saygı gösteriyorum. onu protesto etmek bile aslında bizim nasıl bir futbol ülkesi olduğumuzun açık bir göstergesi*dir.
mesut özil real madrid'de gol mü atıyor, bana ne. ha o atmış ha ronaldo ha khedira ha higuain. mesut özil'in(isminin anlamını bilmem dışında) diğer yabancı futbolculardan bir farkı yok benim için. adam, "ben kendimi burada* rahat hissediyorum. burada doğup büyüdüm. benim vatanım burası" diyorsa niye diğer yabancılardan ayırayım ki?
ona, futbol hayatında başarılar dilemekten başka bir şey söylemek, haddimize değildir. biz kendi kusurlarımızı görmezden gelip, onu bunu eleştirdikçe de haddimiz olmayacaktır.
önce durup düşünmeli, kendi yeteneklerimizi görmeli/göstermeliyiz ki brezilya'nın aurelio'ya ihtiyacı olmadığı gibi, bizim de mesut özil ve mesut özil gibilerine ihtiyacımız olmasın.
an itibariyli FIFA nın açikladığı "2010 Dünyanın en iyi futbolcusu" listesinde 23 aday arasındadır
Bütün adaylar:
Xabi Alonso, Daniel Alves, Iker Casillas, Cristiano Ronaldo, Didier Drogba, Samuel Eto’o, Cesc Fabregas, Diego Forlán, Asamoah Gyan, Andrés Iniesta, Júlio César, Miroslav Klose, Philipp Lahm, Maicon, Lionel Messi, Thomas Müller, Mesut Özil, Carles Puyol, Arjen Robben, Bastian Schweinsteiger, Wesley Sneijder, David Villa ve Xavi.
fifa 11 de real i aldıgımda her mac en az 1 gol atan topcudur.. an itibariyle reali tek geçme sebebimdir.. arsenalle alayına gider o ayrı dava.. varsa iddalı kapışalım.
kim ne derse desin 3-0 lık almanya-türkiye maçından önce veya sonra çok gereksiz eleştiriler yapıldı onunla ilgili. Adam zamanında kendi özgür iradesiyle seçimini yapmış. Çok belli bariz ki seçim yaparken duygularını ikinci plana atıp mantıklı düşünmüş. Adama böyle bir durumda bir şey diyemezsin. Ancak saygı gösterirsin. Bu kadar eleştirilip neredeyse vatan haini ilan edilmesi bana açıkçası saçma geliyor. Kaldı ki adam maçta volkanla karşı karşıya kaldığında topu volkanın üzerine doğru vurdu. ikincisi de adam attığı gole sevinemedi. Bence sadece bu bile adamın türklere saygısını gösterir.
19.10.2010 tarihli real madrid - milan maçında takımının 2. golünü kaydettikten sonra parmağıyla C işareti yapan futbolcudur. hilal anlamına mı geliyor çıkaramadım. öyleyse aq ne yapmaya çalışıyon mesut derim adama. sempati mi gösteriyon la şimdi? yoksa incici misin nesin?
bir avuç leblebiyi çiğneyip çiğneyip suratına karşı yussuf diye bağırmak istediğim adam.
hiç sevmiyorum bu adamı, gıcık oluyorum hatta. gördüğüm yerde pataklayasım var.
(bkz: kötülenmesinden gurur duyulan entryler)
tamm 22 yıl önce bugün hayata gözlerini açmış olan ve bize bir türk futbolcunun gerekli eğitimleri, disiplini, donanımı ve terbiyeyi aldığı vakit nerelere gelebiliceğini gösteren yegane genç.
iyi ki doğdun iyi ki varsın. dünyada en iyi si olman dileğiyle.
üzerinden yürütülen polemiklerle; şu iki düşünceyi aklıma getiren futbolcu:
şöyleki:
1) biz değil miydik, almanya'da yaşayan türk'lerin yıllar geçmesine rağmen bu ülkeye entegre olamamasından, hala almanca'yı öğrenememesinden, topluma ve sosyal hayata karışamamayıp kendi gettolarında isole yaşamalarından, sokağa çişlerini yapmalarından, bizi iyi temsil edemememelerinden yakınan yıllarca?
almanya'daki ilk kuşak; almanya'daki anadolulu idi, kendi köyünü, kendi kültürünü oraya taşıdı...bozulmamak için direndi...
ikinci kuşak arada kaldı, belki çocukken geldikleri almanya'da kimlik bunalımı ile yaşadı, entegre olamadı, rap şarkılarda bunu irdeledi, anne babaları tutucu , çocukları moderndi, arada kaldı, türkiyede alamancı, almanya'da yabancıydı, hiçkimseye yaranamadı...
işte şimdi üçüncü kuşak, almanya'da doğmuş, eğitim almış, yetişmiş üçüncü kuşak bu tabuları yıkıyor, babalarından gördüğü üzere bu hayatın kimlik bunalımı ile geçmeyeceğini anlıyor, belki de ruh sağlıkları için en iyisini yaparak kendilerini yetiştiren, büyüten ülkeye saygı duyuyorlar, toplumla kaynaşıyorlar, politikada ve sporda iyi yerlere geliyorlar, kendilerini yabancı veya zenci olarak değil, o toplumun bireyi ve vatandaşı olarak görüyorlar, bu yüzden de toplumda söz sahibi oluyorlar, kendilerini oraya ait görüyorlar ve hatta bir alman vatandaşı olarak haklarını sonuna kadar arıyorlar. ama atalarının ülkesine ve köklerine saygıyı unutmadan.
biz değil miydik, 1nci maddenin ilk cümlesinde söylediğim gibi, ordaki vatandaşların böyle olmamasından yakınan yıllarca? o zaman neden onları rahat bırakmıyoruz, hala onları kimlik bunalımına itmeye çalışıyoruz, sen türksün alman olamazsın, o ülkeye kendini ait hissedemezsin diyoruz? oturduğumuz yerden ahkam kesmek kolay, ama bir ülkeye kendini ait hissetmemenin ne demek olduğunu biliyor muyuz? o gençler orda yetişmiş, bir kayserili'den çok bir berlin'li ile ortak muhabbeti olabilir, çok doğaldır. bu onu ne hain, ne salak yapar. bırakın, artık bu kuşak bari kendini "ne arada, ne derede" hissetsin.
2) biz değil miydik; bazı kürtleri, bu ülkenin ekmeğini yemelerine, suyunu içmelerine, eğitimini almalarına, yaşama şansı bulmalarına rağmen, kendilerini türk vatandaşı olarak görmedikleri için, bu ülkeye entegre olmayıp, kendilerini buraya ait görmedikleri, hizmet etmeyip ırkçılık yaptıkları için hain olarak niteleyen?
o zaman o ülkenin, almanya'nın ekmeğini yemiş olan 3. nesil türklerin o ülkeye kendilerini ait hissetmelerini, oraya hizmet etmelerini, milli takımında oynamalarını, vefalarını neden yadırgıyoruz?
o zaman ne farkımız kalıyor "bizim lafımızla" hainlik yapan bazı kürtlerden?
tabii çocuk katili pkk ile ordaki türkleri aynı kefeye koymuyorum, yapmam da, ama demek istediğim şey pkk değil, o şerefsizleri zaten geçtim; fiilen pkk'lı olmayan diğer tüm kürtlerden isteklerimiz ile, almanların almanya'daki türklerden istediklerinin, mantalitenin aynı olması... tüm kürtlerin de ekmeğini yediği bu ülkeye sahip çıkması, bu ülkeyi sevmeleri, hizmet etmeleri gerekir, ayrımcılık yapmadan; orada, almanya'da yetişmiş türkler'in de almanya'yı sevmeleri, hizmet etmeleri gerekir aynı paralelde... ki oradaki türkler bunu başarmaya başladılar... zira almanların da kuşkuları, beklentileri bizle aynı; kendi ülkelerinde yetişen, ekmek yiyen insanların, artık o ülkeye kendilerini ait hissetmelerini, ayrımcılık yapmamalarını, hizmet etmelerini istemekteler, ve bence de haklılar. aynı bizim gibi. bu köklerini unutturmak değil, asimile etmek değil, karıştırmayalım. sadece biraz empati yapabilelim. oradaki türk'lerin ekmeğini yedikleri ülkeye vefalarına saygı duyalım, burda bunun tam aksinden yakınırken, yeri geldiğinde.
kimseyi yattığımız yerden hain ilan etmeyelim. içinde bulundukları konjonktürü anlamaya çalışalım.
pek sanmıyorum ama; umarım anlatmak istediğim anlaşılmıştır.