tarafsız veyahut değil. aylarca yalaka olarak tanımladığım bu kişinin akp ile alakalı sunduğu şeyler şimdide akp lilerce düşman ilan edilmesine sebep oldu.
fenerbahçe ülker'i fiba'dan men etmekle neyi kastediyor bilemediğim adam. euroleague fiba değil uleb organizasyonudur. uleb ile fiba'nın da hiçbir bağlantısı, ortak noktası vs. yoktur. ayrıca euroleague'in sponsoru thy iken fenerbahçe ülker'i çakma haberleriyle euroleague'den men etmek o kadar kolay değil. he tbf fiba'ya bağlı oradan çakarım diyorsa turgay demirel ve fiba'nın en büyük sponsoru beko dolayısıyla ali koç varken o da zor... (bkz: adam pisliğin teki çıktı rıza baba)
twitter üzerinden türkiye gündemiyle resmen taşak geçiyor top sakal çetesine mensup diğer arkadaşıyla. bunlara gün doğdu herhalde. 2004'ten kalma belgeyi 2013'te servis edince insanlar "neden şimdi" olduğunu bildikleri halde "neden şimdi" diye soracaklar illaki. daha düne kadar aynı bokun sarılaciverdini oynayan, birbirinin kusurunu örten insanları, bıçak kesmiş gibi yol ayrımına gelip birbirine bok atmaya başlarken görenler için mide bulandırıcı olabiliyor yaptıkları. üzerine bir de soytarılık eklenince aboov. zevk de alıyor herifler. it göt gırla gidiyor amk. bi de bunlar muhafazakarlık tribünündeler. lan ondan sonra biz de diyoruz ki bu insanlar göz göre göre zulümlere, yolsuzluklara, kıvraklıklara nasıl oy veriyor. e sen adamın değerlerini böyle maymunca iki paralık eder, ayağa düşürürsen o da haliyle sikinin dalgasına bakar, adamsendeci olur siklemez. görse de görmez. ben ömrüm boyunca muhafazakar seçmeni saf ve iyi niyetli bulmuşumdur ama güç bunlara geçince o kitle de sapıttı. niye sapıttı, çünkü bunlar adına konuşan adamlar sapıktı. ondan sonra bekle ki bu ülkeye anlayış, demokrasi gelsin özgürlük olsun. bu değerlerin uygulanabilir olması için muhafazakarların gireceği testten geçer not almasına bağlı olmak zorunda olması çok acı. neydi bi türkü vardı, ağla sevgili yurdum ağla mıydı neydi.
bir gazeteci dü$ünün. bir de tayyip erdoğan. gezi parkında ülke bölünecek egosundan geri atmayan adam o bam teli cemaat meselesinde bir gazeteciye pabuç bırakır mı? keza bu adamı hiç bilmiyorum fakat ardahanlıymı$ ve ardahan ermenisi gibi geliyor bana. yalansam mesajımı aydınlatın edit çekeyim.
28 şubat "faciası" yaratma hamlesi.
megeke da alınan tavsiye kararlarını enine boyuna bilmem mümkün değil. bildiğim, 1990ların sonlarına doğru milli güvenlik kurulu genel sekreterlik hakkında tbmm'inde alınan kararlarla, ülkenin kaderi üzerinde asker sivil bürokrasisinin -genellikle vesayet diye anılır- elle tutulur, gözle görülür hale gelen gücünün 2010 anayasa referandumuna kadar, aleni-örtük tehditlerle sürmüş olduğudur.
uzun yıllar 28 şubat toplantısında alınan kararları hoca imzaladı mı imzalamadı mı tartışıldı durdu. m.g.k.nun o güne dair iç işleyişinden habersiz, veya bilerek habersiz görünen bu tavır, aslında o yıllarda muhalefetin, siyasi partilerin ne kadar "demokrat" olduğunun göstergesiydi.
tarafın son manşeti benzer duygularla hazırlanmış; yine bir iktidarın başına çorap örme gayreti.
olayları süreçten bağımsız, ilgi ve ilişkileri görmeden nakletmek, ajandacılıktır.
manşet diyor ki; gülenin kalemi 2004 mgk toplantısında kırılmış.
mgk kararları tavsiye olmakla, yürütülmesi bakanlar kuruluna aittir.
şimdi sormak gerekir; iddia edilen hangi tavsiye kararı bakanlar kurulu kararıyla uygulanmaya koyuldu?
olayları papağan gibi tekrarlamak, olayı anlatmaz; anlaşılmasına yol açmaz. mgk kurulu asker üyeleri, mgk kurulu başkanı sıfatıyla o dönemin reisi cumhuru, gülen bey üzerinden ak parti iktidarını, tıpkı 28 şubatta yaptıkları gibi, yıpratmak-sığlaştırmak için bu mevzuyu tartışmaya açtıkları zaten bilinen bir realite.
ancak ak parti, iktidar olarak bu tavsiyeleri yürürlüğe koymamıştır.
koymadıkları için, mgk üyesi bir grup asker üyenin içinde yer aldığı "çete", ilerki yıllarda gülen hareketini ve ak parti iktidarını bitirmek planı nam altında bir tertibi cunta içinde karar altına almışlardır.
bu planın ve çetenin akıbeti hepimizce biliniyor. o günkü -2004- mgk asker üyelerinden fırtına ve örnek, darbeye teşebbüsten mahkum olmuşlardır. yani gülen değil çete bitirilmiştir.
şimdi sormak gerekir; bütün bu gerçekler bilindiği halde, sene olmuş 2013 ve baransu bayram değil seyran değil bizi niye bu manşetle öptü?
bayram değil ama, gülen-iktidar çekişmesinden ne fayda sağlarım diyen bir pusunun planı var.
söz konusu manşete işte iktidar bu, diye sarılan, sarılacak her kişi, siyaset; kurulmuş pusunun sahibi, uygulayıcısı, sempatizanı şakşakçısıdır.
mgk kararlarına ulaşmadaki kaynağına ilişkin bir yazı.
Ahmet Takan: Bavul ötesi sırlar!..
--- alıntı ----
Eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım ile cemaat-Recep Erdoğan kavgası ve ortalığa dökülen MGK belgeleri konusunda görüş alışverişi yapıyordum.
Epey sohbet ettikten sonra Ümit Yalım, Ben size bir mektup göndereyim de hem meşhur bavulun sırrı hem de cemaatin TSK içine nasıl sızdığı hakkında bilginiz olsun dedi. Gazeteci için bulunmaz nimet sayılacak bu teklife balıklama atladım.
Ümit Yalım ın çok ses getirecek açıklamalarını okuyunca biraz değil, epeyce fikir sahibi oldum.
Mektuba aynen yer veriyorum;
28 Kasım 2013 Tarihli Taraf Gazetesi nde Gülen i bitirme kararı 2004 te MGK da alındı manşetiyle haber verildi. Baransu nun imzasıyla verilen haberde Milli Güvenlik Kurulu nun 25 Ağustos 2004 tarihli kararı, gazetenin 1. sayfasından yayımlandı. Geçmiş yıllarda da yine Baransu tarafından çeşitli belgeler yayımlandı. Belgelerin bir kısmı gerçek bir kısmı da düzmece çıktı. Peki bu belgeler Baransu ya nasıl ulaşıyor? Geçmiş yıllarda neler oldu?
Halihazırda AKP milletvekili olarak görev yapan Şirin Ünal, 2008-2010 yılları arasında, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı nda, Tümgeneral rütbesi ile, Komuta Kontrol Daire Başkanı olarak görev yaptı. Ünal, Silahlı Kuvvetler de koyu bir AKP karşıtı olarak tanınan ve Tayyip Erdoğan ı çok sert dille eleştiren bir generaldi. Şirin Ünal, emekli olduktan sonra, nasıl olduysa Erdoğan tarafından istanbul dan aday gösterildi ve milletvekili olarak Meclis e girdi.
Şirin Ünal ile ilgili ilk adli olay, Genelkurmay Başkanlığı nda görevli olduğu sırada, Ekim 2008 de yaşandı. PKK lı teröristler tarafından Aktütün Karakolu na ağır silahlarla saldırı yapılmış ve askerlerimiz şehit olmuştu. Ünal, saldırı sonrasında Ankara ya dönen Genkur. Bşk. ve Kuvvet Komutanları hakkında çetele tutmuş ve komutanların uçağa biniş saatleri ile Ankara ya iniş saatlerini ceride haline getirmişti. Ünal ın hazırladığı ceride, Taraf Gazetesi nde, Baransu nun imzasıyla, noktasına ve virgülüne kadar aynı şekilde manşetten yayımlandı. Bunun üzerine Genelkurmay Askeri Savcılığı soruşturma başlattı. Soruşturma sırasında, bilgisayardan iki suret renkli çıktı aldığı tespit edilen Ünal, ceridenin bir suretini gösterebildi ancak ikinci suretinin nerede olduğunu açıklayamadı. Ünal ın elinde bulunan 2. suret nasıl olmuşsa Baransu ya ulaşmış ve Taraf a manşet olmuştu.
Şirin Ünal, Genelkurmay da görev yaptığı dönemde, zaman zaman Harekat Başkanlığı na da vekalet ediyordu. Görevin gereği olarak Milli Güvenlik Kurulu kararlarını içeren belgeler Ünal ın kontrolü ve sorumluluğu altında idi.
4-5 Şubat 2010 tarihlerinde, istanbul Kongre Merkezi nde, NATO Savunma Bakanları Toplantısı yapıldı. Toplantı ile ilgili faaliyetler, dönemin MSB Müsteşarı sorumluluğunda ve Bakanlığın Genel Plan Prensipler Daire Başkanı nın direktörlüğünde yürütüldü. Ancak toplantı öncesinde 24-27 Ocak 2010 tarihlerinde Brüksel e yapılan Basın Turu na, akredite basın mensupları ile birlikte, Bakanlığa akredite olmayan STV Televizyonu ve Zaman Gazetesi nden toplam 4 basın mensubunun da gönderildiği ortaya çıktı. Anılan basın mensuplarını gönderen, Bakanlığın Gn.P.P.D.Bşk. Tuğamiral Hakan Eraydın, bu durumu tespit eden ise Kurmay Binbaşı S.G. idi. Yapılan işlemler Bakanlığın Yönergesine ve akreditasyon listesine aykırı idi. Tuğamiral Eraydın, akredite olmayan basın mensuplarını MSB Müsteşarı Korgeneral Ahmet Turmuş un (şu anda 1 nci Ordu komutanı-aht) emri ve onayı ile gönderdiğini ifade edince durum Müsteşar a iletildi. Korg. Turmuş, hayır emri ben vermedim diyemediği gibi, amiral hakkında da herhangi bir hukuki işlem yapmadı.
MSB Genel Sekreteri, istanbul da yapılan toplantı sırasındaki basın faaliyetlerini, Bakanlık Yönergesi ne ve Bakanlığın Akreditasyon listesine uygun olarak yürüttü. Zaman Gazetesi ve STV görevlisi basın mensupları, NATO Genel Sekreteri Rasmussen in de katıldığı toplantıya giremedi. Anılan basın mensupları, toplantıya girebilmek için her yolu denediler ve NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Haydar Berk in devreye girmesini sağladılar. Büyükelçi Berk, STV ve Zaman muhabirlerinin, istanbul daki toplantıya alınması için MSB Genel Sekreteri ne ricada bulundu ancak Genel Sekreter, Akreditasyon listesinde olmadıkları gerekçesiyle kabul etmedi. Bunun üzerine Büyükelçi Berk, Brüksel deki basın turuna katılan muhabirlerin istanbul daki toplantıya da alınması için Bakan Vecdi Gönül den ricada bulundu. Bakan Gönül, STV ve Zaman ın akreditasyon listesinde bulunmadığını belirterek muhabirlerin toplantıya alınması teklifini reddetti. Böylece, MSB Müsteşarı Korgeneral Turmuş un, STV ve Zaman muhabirlerini Brüksel deki basın turuna gönderirken, Bakan Vecdi Gönül ü devre dışı bıraktığı ortaya çıkıyordu.
STV ve Zaman, kendi basın mensuplarının istanbul daki toplantıya alınmamasını şiddetle eleştirmeye başladı. Eleştiriler üzerine çok rahatsız olan ve gerilen Korg. Turmuş ve Tuğa. Eraydın, MSB Genel Sekreteri ne baskı uygulamaya çalıştılar. Genel Sekreter baskılara boyun eğmedi ve akredite olmayan basın mensuplarının Bakanlık Yönergesine aykırı bir şekilde Brüksel e gönderilmesini gerekçe göstererek istifa etti ve emekliye ayrıldı. (Söz konusu MSB Genel Sekreteri Ümit Yalım dır-aht)
TSK Personel Kanunu nun 47 nci maddesine göre Korgeneral rütbesine yükselebilmek için muharip sınıfı general olmak gerekiyor. General Turmuş ise Ordu Donatım sınıfı yardımcı sınıf bir general. TSK da görevli altın çocukların önünü açmak için yapılan yönerge değişikliğinden Turmuş un da istifade etmesi sağlandı, sınıfı Piyade olarak değiştirildi ve Turmuş Korgeneral oldu. Turmuş un Orgeneral olması da mümkün gözükmüyordu. Baransu nun Balyoz Bavulu nu açması ile birlikte, Turmuş un önünde bulunan ve Orgeneral olması çok kuvvetli olan 3 Korgeneral tutuklanarak Hasdal a gönderildi. Turmuş un önü açıldı ve rahat bir şekilde Orgeneral oldu. Orgeneral rütbesindeki subayların MGK nın belgelerine ulaşma ve inceleme yetkisi var. Bu arada STV ve Zaman muhabirlerinin Turmuş tarafından Brüksel e gönderildiğini ortaya çıkaran Bakanlık personeli Kurmay Binbaşı S.G. de Balyoz a dahil edilerek tutuklandı ve Hasdal a gönderildi.
TSK mensubu yüzlerce general/amiral, subay ve astsubay, suçsuz ve günahsız yere Silivri de ve diğer hapishanelerde çile çekerken, General Turmuş, YAŞ toplantılarında gülücükler dağıtıyor ve deniz manzaralı konutunda ikamet ediyor. Ne diyelim, hayırlara vesile olsun.
birçokları tarafından ne kadar sevilmese de, ajan denilse de, kukla denilse de, bavulcu denilse de ülkemizde şuan onun gibi bir gazetecenin olmadığını kabul etmek gerekir. bize konuşan, yazan, yazabilen gazeteciler lazım.
hepiniz türkiyenin en iyi gazetecisi olarak anılırsınız.
şöyle düşünün; gizlilik kapsamında olan şike davasında bu adam ne kadar gizli belge/bilgi varsa hepsini yayınladı. çok net ki akp savcıları tarafından beslendi/büyütüldü.
akp nin medyadaki adamlarından olan bir adet gazeteci kisvesidir kendisi.
gazetecili sağdan soldan önüne gelen belgeleri gazetelerde yayımlamak sanan çakma gasteci.
gazeteci araştırmacıdır gazeteci neden sonuç ilişkili yazılar yazar.
ulan önünüzde uğur mumcu gibi bir duayen var açın okuyun neler yazmış.
uğur mumcuya kimse bak bu mgk belgesi bu şike belgesi demedi. adam araştırdı pkk-mit-kontrgerilla üçgenini çözdü tam açıklayacakken öldürüldü işte gazetecilik budur.
bugün uğur mumcu yolunda giden 1 gazeteci bile yokken böyle adamlara gazeteci denmesi beni çok yaralıyor.
ibrelerin şu sıralar gösterdiği uzaktan kumanda. belgeleri çıkart tuşuna basılmadan stand-by konumunda bekler. gazeteciliği şöyle dursun, kendi insiyatifi bile yoktur.
o ibre yakında hükümete köpeklik eden adalete de dönecektir.