canlı görmedim, konuşmadım bilmem etmem, sadece haber sunuşuna bayılırım. 32. gün hayranıyım hepsi bu. sevmediğim bir kaç özelliği de var üstelik.
ama bir insan hiç "gerçekten tanımadığı" biri için bu kadar üzülür mü?
günlerdir devamlı rüyalarıma giriyor, haberler ne zaman başlasa gözlerim doluyor. enteresan, kendim bile anlam veremiyorum.
mekanı cennet olsun.
malum zihniyet içindeki en dürüst en ilkeli adamdı, gerçi hiçbir zaman onlar kadar bağnaz olmadı, çünkü aptal değildi.
rabbim nur içinde yatırsın.
ölüm acısıyla milletin hakkında duayen falan diye saçmalandığı güçlü dostu, dolandırıcı.
günler geçti umutla bekliyorum, belki insanlar kendilerine gelir,hatırlar diye, ama yoook. hafızalarımızı öyle bir sikmişler ki geri gelmiyor bir daha.
kör ölür badem gözlü olur misali ölmüş gitmiş adam arkasından konuşulmaz ama
türkiye'nin ilk cia ajanı gazetecisidir.. hatta belkide daha basittir o kadar abartmamak lazım belki sadece "hizmetlerinden dolayı maaş" alıyodur.
ölümünün üzerine geçmişte yaptığı bazı şeyler yüzünden acımasızca eleştirilmesi üzücü olan gazeteci. hatalar yapmış olabilir ama insanların ölümünün ardından neden bu kadar acımasız davrandıklarına anlam veremiyorum. sonuç olarak o artık yok mekanı cennet olsun.
Çok iyi muhabir, müthiş hırslı ve çalışkan bir gazeteciydi.
iyi niyetliydi, kimseyle kötü olduğunu görmedim.
Ve ne yapmış ya da yapmamış olursa olsun Türk insanına nasıl röportaj yapılacağını ve nasıl muhabirlik yapılacağını gösteren kişi olmuştur.
Haberleri sunarken sürekli gaf yapması eleştirildi, komik duruma sokulmaya çalışıldı ama kendisi "benim doğal halim bu" diye hiç takmazdı. Ben de takmadım.
Yok ajan, yok israil uşağı falan, filan dendi. Elinden geldiğince itelemeye çalıştı bu iddiaları. Onları da takmadım.
Ama Türkiye'nin son 5-6 yılında yaşanılan aleni hukuksuzluklara karşı daha cesur olmasını beklerdim. Bunu yapamadı işte.
Tecrübesinden dolayı görmek istenilen buydu belki de ama olmadı.
Bununla birlikte ölümünün ardından sadece gözleri ağlamaktan şişmiş, burnu kızarmış olan Deniz Arman ve Cüneyt Özdemir'i görünce pek bir fena oldum.
Aslında 1985 yılından beri hayatımızda olan bu sevimli, kel, top sakallı adamı sandığımdan da fazla sevdiğimi fark ettim.
Bir de kardeşim cenazesine gelen Soner Yalçın, Nedim şener bile hakkında övgü dolu sözler düzerken bana ne oluyor?
Çoğumuz gibi çok da tanımıyormuşuz... Bir adamın ölümünün ardından bu kadar mı çok kişi ağlar? Ve hepsinin de ağzında gazeteciliği, başarıları, muhabirliği dışında anlaşılmış gibi söylenen ortak nokta ne kadar iyi insan olduğuydu.
Neredeyse 30 senedir hayatımızda ama meğersem ayağı aksıyormuş daha 3 yaşında kaynar su dolu bir kazana düştüğü için.
Milliyet'in genel yayın yönetmeni yapılmışken "ben çok iyi bir gazeteciyim ama sanırım kötü bir yayın yönetmeniyim" diye delikanlıca görevini bırakarak muhabirliğe dönecek kadar da marjinal bir adammış.
Biliyoruz ki o koltuğa oturanlar kovulana dek bırakmazlar...
Beyaz'da şimdi anısına yayın yapıyor...
Kısacası ardından bu kadar çok üzülen iyi insanın olduğu bir adamın da iyi bir insan olduğunu düşünüyorum.
Huzur içinde yatsın.
Tam bir kor olur badem gozlu olur vakasidir. Duayen, tarihin en iyi gazetecisi, baris elcisi yaptiniz adami 15 gunde. Yanlis anlasilmasin vefatindan once adamla makara gecen insanlar bunlar..
en iyi o anlatırdı haberi,
taklitleri çok yapılırdı
ama aldırmazdı o
her günkü gibi takardı kravatını, saatini
başlardı habere;
evet sayın izleyicilerim yine sizinle beraberiz, inşallah kimseye söz vermemişsinizdir bugün için;
ee şimdi size acı birolay....