yazdığı şu mükemmel mısralarla, çok doğru tespitlerle toplumumuza yönelik olarak bir özeleştiri yapmaktadır.
birlik bağı
Müslümanlık nerde bizden geçmiş insanlık bile
Alem aldatmaksa maksat aldanan yok nafile
Kaç hakiki müslüman gördümse hep makberdedir
Müslümanlık bilmem ama galiba göklerdedir
Varsa şayet söyleyin bir parçık insafınız
Böyle kansızmıydı haşa kahraman eslafınız
Böyle düşmüşmüydü herkes ayrılık sevdasına
Benzeyip şirasesiz bir mushafın eczasına
Hiç görülmüşmüydü olsun kayd ı vahdet tarumar
Böyle olmuşmuydu millet can evinden rahnedar
Böyle açlıktan bogazlarmıydı kardeş kardeşi
Böyle adetmiydi bi perva yemek insan leşi
Irzımızdır çiğnenen evladımızdır doğranan
Hey sıkılmaz ağlamassan bari gülmekten utan
Kurt uzaklardan bakar dalgın görürmüş merkebi
Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi
Lakin aşk olsunki aldırmazda otllarmış eşşek
Sanki tavşanmış gelen yahud kılıksız köstebek
Kar sayarmış bir tutam fazla olsun yutmayı
Hasmı derken çullanırmış yutmadsan son lokmayı
Bir hakikattır bu bildiğin usluba sok
Halimiz merkeple kurdun aynı asla farkı yok
Burnumuzdan tuttu düşman biz boğaz kaynındayız
Bir bakın halamı hala ihriras ardındayız
Saygısızlık elverir bir parça olsun arlanın
Vakti çoktan geldi hem geçmektedir arlanmanın
Davranın haykırmadan nakus-u izmihlaliniz
Öyle bir buhrana sapmıştırki zira haliniz
Zevke dalmak şöyle dursun vaktiniz yok mateme
Davranın zira gülünç olduk aleme
Bekleşirken gökte yüzbinlerce ervah intikam
Yerde kalmış naşa benzer kavm için durmak haram
Kahraman ecdadınızdan sizde bir kan yokmudur
Yoksa istikbalinizden korkulur pek korkulur
doğrudan doğruya kur'an'dan alıp islamı
asrın idrakine söyletmeliyiz ilhamı"
düşüncesiyle doğunun faziletiyel batının marifetini sonsuz bir say ile birleştirip ilerlemenin ve müslümanlığın ilk 25 yılı gibi dini yaşayıp çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmanın gerektiğini savunur. batının bilim ve teknolojideki ilerlemelerine hayran kalmış ve onlardan gerekli olnalraın alınmasını ahlaksızlığı sürükleyeceklerin gümrükte kalması gerektiğini söyler. "t"ek dişi kalmış medeniyet" dediği batıyı bilim ve ilerleme yönünden aşşağılamaz iyi bir tenkitçi olmasının getirdiği realizmle batının medeniyet adı altında sömürgeciliğe başladığını ve tek iyi yanlarının bilim olduğunu düşünür. işte bu yönüyle tamamiyle batı hayranlığıyla kaynaşmış servet-i fünunculara katılmamıştır. o ne cenap şehabettin gibi bir "ömr-i muhayyel" arar ne de ahmet haşim gibi "o belde" arayışına girer. dönemin baskısından kaçıp hayale saklanıp başını kuma gömenlerden nefret eder. 5 duyu organıyla desteklemediği herhangi bir olay onun şiirlerinin konusu olamaz bu noktada şu mısraları akla gelir:
''Hayır, hayal ile yoktur benim işim.
inan ki ne dediysem görüpte söylemişim.
Şudur cihanda en beğendiğim meslek
Sözüm odun olsun hakikat olsun tek!"
işte burdan anlıyoruz ki "safahat" kitabında her mısra mehmet akif'tir. her düşünce her olay onun hayatının içinde yaşanmıştır. bu nedenle onu anlamak isteyen herkes safahati okumalıdır.
cumhuriyet devrimlerinin yapılış şeklini tasvip etmediği için, yeni devlet tarafından yok sayılmış şairdir. öyle ki istiklal marşı şairi olmasına rağmen, öldüğünde devlet töreni yapılmamıştır. çeşitli rivayetlerden öğrendiğimize göre, beyazıt camiine çıplak bir tabut içinde sahipsiz bir şekilde getirilmiştir. beyazıt meydanı civarında bir kahvede oturan üniversite öğrencileri, tesadüf eseri naaşın mehmet akife ait olduğunu öğrenmişlerdir. bunun üzerine öğrenciler namazın bekletilmesini istemişler ve istanbul üniversitesine milli şairimizin vefat ettiğini duyurmuşlardır. inanılmaz bir şekilde kısa bir süre içerisinde beyazıt meydanında mahşeri bir kalabalık toplanmıştır. çıplak tabutun üzerine türk bayrağı ve onun üzerine de kabenin mübarek örtüsü serilmiştir ve gençlerin omuzları üzerinde edirnekapı şehitliğine kadar götürülmüştür ki, toplanan kalabalık ve tabutların örtüleri düşünüldüğün de mehmet akif şanına yaraşır bir uğurlama ile defnedilmiştir. böylelikle devletin sahipsiz bıraktığı bu mübarek insana, halkı ve özellikle gençleri sahip çıkmış ve toplumumuzu büyük bir ayıptan kurtarmışlardır.
yeryüzünde aruzu en iyi kullanan sayili sairlerden biridir. hece ölçüsü onun siirlerinde bir opsiyon bir ayricalik degildir. 14lük hece ölçüsü dahi kullanamayan balon sairler tarafindan küçük düsürülmeye çalisilmasini anlayisla karsilamak gerekir.
Her duydugumuzda ya da her okuduğumuzda büyük saygı gösterdiğimiz,Türk olmakla gururlandiğimiz istiklal Marşımızın yazarı ve en önemli şairlerimizden biridir.
mısır'da iken annesinin vefatını bildiren yakın dostuna " sizden ses seda çıkması için bizim evden cenaze mi çıkması lazım" sözlerini söylemiş büyük üstad.
Kur'an-ı kerim'in mealini yazmıştır. ancak " ben bu vebal altına giremem." demiştir ve arkadaşından onu yakmasını istemiştir. burada uyduruk hadisler yazan ve ayetleri kafalarına göre yorumlayanların ne denli aciz olduklarını görmek çok anlaşılır oluyor milli şairin yaptıklarına bakınca.
hitabet sanatçısıdır. 1. dünya savaşında Akif'in plağa alınmış Arapça hitabeleri ile fransız ve ingiliz saflarında bulunan kandırılmış müslüman askerleri silah bırakmış ya da silahı kendilerine verenlere doğrultmuşlardır.
istiklal marşının muciti. mucit diyorum çünkü eşsiz bir eser. her kelimesi ayrı bir anlam her mısra ayrı bir gizem. şimdi bile bu eşsizlikte bir marş yazacak bünyenin olduğuna inanmazken o yıllarda yazmış olması saygı sebebi.
tarih-i kadim şiirini yayınlamasından sonra tevfik fikret'ten tiksinmiştir. tevfik fikret hakkında '' ahlak kürsüsünden haykıran bir adamın -ister inansın ister inanmasın- halkın mesnedi olan varlığa ulu orta sövmesi... işte bu, akıllaın kabul edemeyeceği bir şey... bu adam peygamberime sövdü. babama sövse affederdim fakat peygamberime sövmek... bunu ölürüm de hazmetmem...'' '' hiç utanmaz protestanlara zangoçluk eder.'' sözlerini söylemiş şair.
kardeşim hüseyin avni ye
...
"Hayât-ı âile" isminde bir ma'îşet var;
Sa'âdet ancak odur... Dense hangimiz anlar ?
Hayât-ı âile dünyâda en safâlı hayat,
Fakat o âlemi bizler tanır mıyız? Heyhat!
Sabahleyin dolaşıp bir kazanca hizmetle;
Evinde akşam otursan kemâl-i izzetle;
Karın, çocuklann, annen, baban, kimin varsa,
Dolaşsalar; seni kat kat bu hâleler sarsa,
Sarây-ı cenneti yurdunda görsen olmaz mı?
içinde his taşıyan kalb için bu zevk az mı?
Karın nedîme-i rûhun; çocukların rûhun
Anan, baban birer âgûş-i ilticâ-yı masûn.
Sıkıldın öyle mi! Lâkin, biraz alışsan eğer
Fezâ kadar sana vâsi' gelir bu dar çember.
Ne var şu kahvede bilmem ki sığmıyorsun eve?
Gelin de bir bakalım... Buyrun işte bir kahve:
***
Çamurlu bir kapı, üstünde bir değirmi delik;
Önünde tahta mı, toprak mı? Sonna, pis bir eşik.
Şu gördüğüm yer için her söylesem câiz;
Ahırla farkı: O yemliklidir, bu yemliksiz!.
Zemîni yüz sene evvel döşenme malta imiş..
"imiş "le söylüyorum. Çünkü anlamak uzun iş
O bir karış kirin altında hângi mâden var?
Tavan açık kuka renginde; sağlı sollu duvar,
Maun cilâsına batmış tütünle nargileden;
Duman ocak gibi çıkmakta çünkü her lüleden.
Dikilmiş ortaya boynundan üstü az koyu al,
Vücûdu kapkara, leylek bacaklı bir mangal.
Şu var ki bilmeyen insan görürse birden eğer,
"Balıkçılın kara saçtan yapılma heykeli!" der:
...
şiirlerini okurken beni hayretler içinde bırakmıştır. öylesine içten, öylesine güzel sözleri vardır, kendi kendime 'kırk yıl düşünsem böyle cümleler kuramam.' diye hayıflanmama sebep olan. ayrıca istiklal Marşı' mızı kaleme alan yüce insandır. işte size sitesi; http://www.mehmetakifersoy.com bu adresten hakkında ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
ankara'da, hacettepe merkez kampüsünün hemen dibinde bulanan evinin çevresi çöplük durumundayken temizlenip park ve müze haline getirilmiştir.Her hafta yazdığı muhteşem şiir hep bir ağızdan tüm okullarda gururla okunurken mehmet akif ve eserleri daha çok saygıyı hak ediyor.
islam karşıtı hiçbir düşünce ve sistemin bir benzerini çıkaramadığı koca şair. onun kadar mütevazi, onun kadar tesirli, onun kadar yüce, onun kadar adam gibi bir adam islam dışında hiç bir görüş çıkaramamıştır. komünizm bir akif, bir necip, laisizm bir ömer, bir ali, kapitalizm bir mevlana bir fatih çıkaramaz. tarih yazmamıştır.
istiklal marşı neticesinde kazandığı para ödülünü hiçbir şekilde kabul etmeyen, hatta bundan rencide bile olan, aruzu türkçeye çok iyi uyarlayan büyük şair.
Kendisinin söz'e verdiği önemi şu olayla anlamak yeterlidir.
Birgün arkadaşıyla buluşmak üzere sözleşir. Ahbabı ile istanbul'un diğer yakasında buluşacaktır. Evden çıktığında inanılmaz bir yağmur başlar. O şartlarda deniz yolundan karşıya geçer. Oraya vardığında arkadaşını göremeyince evine gider. Arkadaşının evinde olmadığını söyler oğlu. Çocuk, "babam bu havada gelemeyeceğinizi düşündü ve başka bir yere gitti" der. Mehmet Akif çocuğa, "baba'na söyle biz münafıklardan değiliz" der. (bkz: ayar vermek)
Bunun dışında aruz'da aşmıştır. Kendisini anlatmak için uzun uzun oturup yazmak gerekir. Onu anlamak isteyenler istiklal marşını derinden okumalı.
turkleri ve turkculeri suclayan fakat kendisi arnavutlugu ile ovunen ummetci sair. bakin turkleri ve turk uluscularini davalarindan oturu suclayan mehmet akif bir siirinin dizelerinde turkculere seslenerek arnavutlugu ile nasil da ovunuyor ;
arnavutlar size ibret olacakken hala
ne bu suride siyaset, ne bu fasit dava
gormuyor gittigi yanlis yolu zannim cogunuz
size rehberlik eden haydutu * artik kovunuz,
bunu benden duyunuz, ben ki evet arnavut'um
......
......
vesaire vesaire vesaire....
gordunuz mu buyuk sair mehmet akif'in zihniyetini. kendisi arnavutlugu ile ovunsun ama sira turk'e gelince hop dur bakalim desin. yok yaa..
hiçbir zaman kafatasçı olmamış büyük şairdir. zira hakkındaki asılsız dedikodularda ümmetçi olduğu için ortaya atılmıştır. ayrıca bizim için lirikal olarak dünyanın en müthiş milli marşını yazmış, arnavut olduğu için iki dörtlük döktürmüş çok mu? asılsız söylentiler hakkında yola çıkılırsa tarihimizde örnekleri olduğu gibi vatan haini de ilan edilebilecek birisidir, kimilerine göre de öyledir de. tarihin en büyük nüktedanlarındandır. soyundanızdır.