bugün

marjinalliğiyle ufkumuzu açmış, ilginç yazıları ve entrylerindeki edebiyatıyla büyüleyen, makaradan ciddi konulara felsefeye kadar uzanan derin bilgi birikimine sahip, friedrich nietzsche tadında bir yazar.
geçen sene hakkımda girdiği nickaltı entry'si ile, karşısındakilere liseli ergen modunda ayar vermeye çalışan bir suser olduğu çok belirgin kişi. o dönem kullanıcı hesabım silindiği için cevaplayamadık. ama şimdi bakalım ne ayarlar vermiş kendisi,

ilk ayarını bana pkk'lı diyerek veriyor, bu çok üstün zekalı arkadaşımız. bir kişiye pkk'lı denmesi için bu örgüte üye olmasının ve internet başında değil dağlarda, kırlarda vs. dolaşması gerektiğini düşünemeyerek hem de. Şimdi bu arkadaşa pkk'nin mücadelesinde haklı olup olmadığından bahsetmemeliyiz elbette. ne de olsa, neo korteksten yoksun bir beyne ve gelişmiş bir primatı andıran imaja sahip olduğu için (bu kriterleri askeri okul öğrencilerinin zeka ve tiplerinden elde ettiğim ortalamaya göre belirliyorum) böylesi bir kimse ile bu mevzular tartışmaya açılmaz ve konuşulmaz. doğrudan anladıkları dil ile yanıt verilir.

bak şimdi canım arkadaşım, pkk'lı pkk'yi her destekleyene denmez, şu ya da bu şekilde kürt halkının kurtuluş mücadelesini savunan ama pkk örgütüyle ilişkisi olmayan bazı solcularda var. önce bunu bir öğrenmeli ve yarı-pkk'li ve sempatizan ile gerçek pkk'li ayrımını yapabilmelisin.

ikinci ayarına gelelim..

ülkücü ve pkk'li karşılaştırması yapmışız, kendileri beğenememiş. yakındığı yerde ülkücüleri pkk'den daha kötü olarak tanımlamam. hayır bunun yanlışı nerede bilmiyorum. ülkücüler tüm tarihleri boyunca amerikan emperyalizminin yalakalığını yapmış, ülkenin sömürgeleşmesinde büyük rol oynamış ve tekelci sermayeye hizmet etmiş bir avuç andavaldan başkası değil. yani ülkede sömürge tipi faşizmin idamesi için terör estiren ve bunu egemen türk milliyetçiliği (faşizmi) için uygulayan bir kesim, halkının ulusal kurtuluş mücadelesini sürdüren bir örgüt ile kıyaslanınca ortaya komik bir tablo çıkıyor. bunu senin o fındık kadar beynin almasa bile.

üçüncü ayar; domuz eti..

arkadaş islam başlığı altına girdiğim, bacon (domuz pastırması)'nın güzelliği üzerine ironik amaçla yazılmış entry'de anlamaktan aciz. yani arkadaş sanıyor ki, ben türkiye'den türkiye'ye ya da türkiye'den ortadoğu ülkelerine göre bir oryantalizm yapıyorum bu giride. ben de bir frank ruhu sezdi sanırım, "geleneklerini hor görüp, batıya özenen" ya da o tarz bir şey vasfında. ancak bilmiyor ki, bu domuz etini sadece avrupalılar ve franklar değil, orta asya'da yaşayan çinliler, taiwanlılar, hintliler ve dahası güney amerika ülkelerinde yaşayan insanlarda bolca tüketmektedir. çinliler domuz etini dünya'da en fazla tüketen ulustur. yani aslında domuz etini yemek değil yememek biraz acayip ve dışlanması gereken bir tutum. bu bağlamda domuz eti yemenin dana eti yemekten bilimsel açıdan pek bir farkı olmasa gerek.

son ayarımız, askerler ve devrim üzerine..

orada bahsedilen askerlerinde rütbeli olanlar olduğundan habersiz bu arkadaş. sanıyor ki, işçinin köylünün garibanın 15 aylığına askere yolladığı çocuklarına karşı halkın yine kendisi birleşip devrim yapacak. anlaması kıt olduğundan, aslında bahsolunanın oligarşiye hizmet eden faşist diktatörlüğün askeri bürokrasisinde görevli üst düzey askerler olduğunu anlayamamış. devrim elbette, ezilen halkın ve ordu bürokrasisi içinde ezilen askerlerin, işçilerin devrimi olacaktır. burada hedef alınan burjuvazi ve onun askeri-sivil bürokrasisidir.

her neyse ayar vermeye çalışırken ayar almak buna denir sanırım. umarım sözlük formatına aykırı bir yer olmazda, bu nickaltında durur, ilgili zevatın ne olduğuna da diğer katılımcılar kolayca karar verirler.

(#11085635)
(fenerbahçeli olduğunu düşününce) içimizdeki irlandalı...
(#16244902) çok iyi hala gülüyorum açıp açıp.
(#14957032)

anlaşılan bu yazar, sanal ortamda yazdıkları ile ilgi çekme çabasında gibi görünüyor. yani ben şimdi durup dururken, ne diye tanımadığım, bilmediğim neyin nesi olduğu hakkında bir fikre sahip olmadığım ve yüzyüze görüşmediğim birinin, başka yazarlara ayar verdiğini iddia ettiği entrylerini takip edeyim. yani sende açıkça bir tamer şahin havası seziyorum ben. açıkçası 5-6 ay kadar önce yazdığım geyik amaçlı entrye nickaltıma gidip küfürle karışık ve hunharca bir şekilde yanıt vermeye kalkmak, ego tatminsizliğinden başkası olamaz.

kendisi hakkında bir kaç şey yazmadan evvel kişiliği üzerine birşeyler söyleyeyim öncelikle. muhtemelen küçükken birilerinin tacizine uğramış, ya da dışlanmış, sonrasında tipik sivilceli türk ergenliği aşamasından geçmiş ve en son girdiği harp okulu denen piyon yetiştirme merkezinde komutanlar tarafından bir güzel çiğnenmiş olduğundan internet başına geçip, ona buna sövmekle kendisini tatmin etmektedir.

hayır ben bu özgüveni nereden alıyor onu anlamıyorum.. yani sen kimsin ki, geçmiş bunca kişi üzerine ahkam kesebiliyorsun. nesin ki? altı üstü bir askerden öte bir şey misin? zaten kemalist-milliyetçilikten başka bir şey barındırmayan, kara gömlekliler ya da ss birliklerinden farkı olmayan TSK'nın içindeki basit bir askersin. sivil bürokrasi içinde memurlar ne ise, askeri bürokrasi içinde de subay denen zımbırtı odur. (benim kim olduğumu soruyorsan ODTÜ-Bilgisayar mezunuyum.)

-----------------------------

gelelim asıl meseleye..

şimdiye kadar Marksist-Leninist klasikleri okumama rağmen, (hem de bu kitapları ikibinli yılların başlarında, 18-19 yaşlarında okurdum. O dönemler internette yoktu, sol yayınlarından okurdum.) hiç bir zaman senin söylediğin üzere "darağacında üç fidan" denen popülist kitabı ya da benzerlerini okumadım. sosyalizmi "ide" haline getiren ve bilimsel özünden sıyıran popülist sloganların arkasına sığınmadım. somut durumu daima diyalektik materyalizm çerçevesinde çözümleyerek, teorik ayrıntıları ile incelemiş, savunmuşumdur.

esat oktay yıldıran benzetmesini, tamamen bilindik ve en popüler örnek üzerinden yaptım. yoksa, TSK tarihini incelediğimizde E.O.Yıl.'ın tipik bir TSK subayı olduğunu, bunun gibi nice örnekler verilebileceğini; çünkü bu kişilerinin beyninin, faşist rejim tarafından türk-islam sentezi ideolojisi ile yıkanıp, rejime sadık faşist birer işkenceci haline getirildiklerini göreceğiz. bir başka örnek mi, mustafa muğlalı diyeyim. yada bizzat atatürk ve ismet inönü'nün kendisi bile buna verilebilecek tipik örneklerdir. bu arada e.o.yıl. denen kişinin, sayko veyahut psikopat felan olduğunu sanmıyorum. psikopat öldürür, işkence etmez. bu örnekler ise öldürmemiş, kesintisiz işkence yaparak mahkumları sol görüşten çevirme ve rejime adapte etme gibi bir metod benimsemiştir. üstelik psikopatlar bir otoriteye, arkalarına aldıkları bir güce dayanmaz. tam tersine genelde otoriteye ve güce karşı hareket ederler. mevzu bahis kişi ise arkasına devlet gücünü ve otoritesini alarak bu işkenceleri gerçekleştirmiştir. esat yıldıran katil değil, işkencecidir. esas sayko örneği istiyorsan bizzat bu zevatı öldüren kürt devrimcilerini ve diğer solcuları örnek verebilirim. 1980 öncesinde Dev-Sol ve MLSPB, sonrasında ise binlerce askerinizi, korucunuzu, öğretmen ve doktorlarınızı öldüren PKK gözönüne alındığında kimin sayko kimin moron olduğunu daha net anlayabilirsin.

yani sayko mayko kesmez bu tartışmaları. dilersen 12 eylül sürecinde MGK emri ile yapılan şu tıbbi araştırmayı linkleyeyim,

http://www.dunyabulteni.n...chive&ArticleID=22405

bu arada fazla film izliyorsun sanırım. alfred hitchcock efendinin psycho'sundan esinlendiğinde eminim. diyorum ya sen özentisin diye, gayet ortada bu durum. ne diyeyim, erin eline sırf nöbet esnasında uyudu diye bomba veriyorsanız, bu saykoluk değil moronluktur. neden mi? kendi militanlarınıza bile bomba veriyorsanız, siz daha çok mevzi kaybetmeye mahkumsunuz demektir.

ikinci olarak ben hiç bir yerde hümanist olduğumu da beyan etmedim. hümanizm, burjuva bireyciliği üzerine kuruludur. benim gibi düşünen kimseler ise devlet denen kurumu bir sınıfın diğeri üstündeki tahakküm aleti olarak tanımlayan ve bu yönde silahlı ayaklanmayı savunan, pek tabi en alasından saykodur. yani erin eline bomba vermeniz ve bunun hakkında girdiğim entry ise mevzu, orada hümanizm değil sizin aptallığınıza vurgu yaptığımı görmelisiniz. kendi mensuplarınızı bile öldürüyorsunuz, PKK sizi ne yapsın, dalga geçip duruyordurlar herhalde.

geri kalan ulusalcı zırvası, anti-semitik ve reaksiyoner içeriğe sahip savlarında umrumda değil açıkçası. hani şu giriyide eğlence olsun diye yazıyorum.
ortaokuldayken girdiğim ALS sınavında ışıklar'ı kazanıp mülakatı geçen, ama kayıt yaptırmayan, lise bittikten sonrada TSK'ya ve faşist rejime düşman hale gelen, kökünden marksist ve de leninist olan bendenizi askeri okul öğrencileri ile kıyaslamaktadır kendileri.

yani arkadaşım harp okulları önceki puan sistemiyle (y-öss) 340 puanla öğrenci alır, ya da o spektrumla. aobp'si 70-80 aralığında olan ortalama her düz lise öğrencisi diksiyonuda düzgün ise buraya girebilir. benim bitirdiğim bölümün aldığı puanlar ise derecedir (y-öss 369.867 ile girmiştim). ne yapayım ben daha sonraki mülakat aşamalarını, bedensel ve fiziksel test aşamalarını vb.

yani benim görüşüme göre "sürekli ordu" kurumu tıpkı "polis" kurumu gibi toplumun düşman sınıflara bölünmesi nedeniyle ortaya çıkmıştır. askerlik meslek olmaktan daha çok bir yabancılaşmanın ürünüdür. toplum zıt yani karşıt sınıflara bölününce, herkesin silahlanması imkansız hale gelmiş, bu nedenle ordu ve polis denilen özel silahlı müfrezeler oluşmuştur. bu ordu ve polis ise her çağda egemen sınıfın, ezilen sınıfı baskı altında tutmak için kullandığı zor güçleridir. hapishaneler ve diğer eklentilerde bunun maddi uzantılarıdır.

açıkçası sizi sivillerin üstüne çıkaran, her ordunun kendi bürokrasisi, mahkemeleri, yargıtayı (askeri yargıtay mesela), onun devlete ait ağır makinayı meydana getirmesi, sivil olan devlet bölümünden ayırmaz ne yazık ki. sivil bürokrasi de, askeri bürokraside devleti meydana getiren iki ana gövdedir. halk devrimide bu askeri-bürokratik aygıtı parçalayıp yerine farklı bir örgenlik yerleştirecektir.

neyse lan yeter bu kadar..
kendisine küstüğümü zannetmiş. oysa bu bildiğiniz muhattaba almama oluyor. * *
aynı nesil olduğumuza bakmayın, benim üst devreymiş.
nektarin yiyen mature.
fenerbahçeli ergenleri galatasaraya kakalamaya çalışan aklı başında fenerli (#18443202) haklısın böle renktaş bendede olsa bende kakalamaya uraşırdım.
hepar'a oy verdiğini düşündüğüm yazar. hepar, mhp'nin postmodern versyonu oluyordu herhalde. ya da onun gibi bir şey.
sağduyulu, akıl fikir sahibi, mantıklı bir insan. helal olsun.
ukalalığı taşıyabilmek yüksek derecede bilgi birikimi gerekir içi boş yazar.

(#20266169) orada bulunan insanlar teroristleri desteklemek amaçlı değil o karakolda darbe yıllarında çok büyük işkenceler olmuş insanların tırnakları çekilmiş elektrik verilmiş öldürülmüştür.bu nedenle o karakolun yenilenmesi güçlendirilmesi her türlü değişimi insanlara koyar abisini babasını anasını belki de verdi zamanında o karakola.

diyeceğim o dur ki sağda solda insanlara ayar vermeye benzemez cehalet daha çok okuması araştırması dileğiyle.
Ssssss ucak mi düştü nerelere kayboldu bu yazar? Bilen varsa haber versin. Kayiplardadir.
son entrysini 31 temmuz 2013 tarihinde sevişip sevişip edebiyat yapan kadın başlığı altına giren, toplamda 144 başlık ve 2470 entry sahibi beşinci nesil yazar.

#20726266
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar