kıvanç somer şef'in kardeşi ya da kuzeni olabilir. hem benzemelerinin hem de kıvanç'a çok toleranslı davranılmasının başka bir açıklaması aklıma gelmiyor.
Türkiye'deki siyasal sistemden daha demokratik! Sandığa oylar atılıyor. Yarışmacılar, "jüri oylarımızı çalacak mı?" diye sandık başında beklemiyor. Sandıktan çıkana herkesin güveni hala var. Bir yanlış yapıldı mı? "Kol kırılır yen içinde kalır" sistemi işlemiyor. Şefler sistemin sağlıklı çalışması için müdahale ediyor. Yani demokratik kurumlar yerli yerinde. Bir de Türkiye'de böyle bir sistemi oturtabilsek!
Şovdan başka bişey yok. Normalde zerre taviz vermem böyle şeylere izlemem ama şov olduğunu ve herşeyin düzenlenmiş olduğunu bilmek ve onların bize yutturduğunu sanmasını izlemek keyif veriyo bana.
katerina yenge gibi hanım hanımcık ve yetenekli bir insan evladını gönderdiklerinden beri içim buruk olarak izliyorum. ve eda varken yengemizi potaya gönderen sosyete suna'yı hiç unutmayacağım. halbuki severdim suna'yı, asil bir duruşu olduğunu düşünürdüm.
fena hâlde entrika dönen yarışma. sırf bunun için bile izlenir, o ayrı.
imla ve noktalama kurallarını bilmeyenler yazar oluyorsa, onlar da gayet aşçı olabilir.
insan Niye kendine bakmadan başkasına laf atıyor anlamıyorum amk..
suna'nın ardından ekin'in de samimiyet testine girdiği yarışma. bu seferki test daha büyük. az önce "kaptan olarak başarısız olan benim, yazabilseydim kendimi yazardım." demişti. bakalım şimdi kaptan olarak kendini potaya gönderecek mi?
suna şu an bir samimiyet testine girmiş bulunmakta. yekaterina'yı yazacak başka birini bulamadığı için yazdığını söylemişti. şimdi açık açık gıcık olduğu eda varken katya'yı potaya gönderirse ayıp eder.
şu anda tvde açık, bi tane esmer jüri dayı var . (diğerleri de italyanla, şişman)
bu dayı dedi ki:
bu ülkenin en büyük sorunu kapya biberi közlemek.
ne içiyorsunuz, neyle neyi karıştırıp içiyorsunuz arkadaş. *
bi psikoloğa gitsin bu dayı, fakat psikolog da şöyle diyebilir:
(bkz: senin ben derdini sikeyim diyen psikolog)