bahcalarda mor meni turkusu ozanin tavan yapan libidosuna istinaden bu kategonin en basta yer alan orneklerinden biri olmaya adaydir. nasil bir kivam, nasil bir renktir, oyle boyle degil mor, ayaklanip yuruyebilir mazallah, allah kolaylik versin.
kale, kaya, hisar, ev, oda, duvar gibi sözcükler, yanında kalınmak, ulaşılmak istenen güçlü kişilikleri
kova, güğüm gibi içi doldurulabilecek cisimler, yayla, tarla gibi sözcüklerin ve daha onlarcasının cinsel yanıyla kadını,
yılan, tavşan, at gibi sözcüklerle sevişmek isteyen erkek simgeleyen halk edebiyatı, freudyen psikoloji ile de desteklenebilir erotizme sahiptir.
yaylanın çimeninde
ben üşüdüm üşüdüm
ben dün gece rüyamda
kızlarla konuşurdum diyen adam
cinsel heyecanlanmanın doruğuna vardıktan sonra heyecanın azalıp yatışmasını "üşümek" ile dile getiriyor. yani ateşi çıkmış ve düşmüş.
en basit bir maniye bunca simgeyi doldurabilen o incelikli adamlar ve kadınlar güzel atlara binip gidince meydan toplam sekiz fiille konuşup, şarkı söyleyip, sevişip, kavga edebilen ilkellere kaldı.
incelikli müstehcen olan halk edebiyatıdır. inceliğini kaybeden günümüz türkümsücülerinin yaptığı düpedüz alman pornografisidir.
Ben de edremit'in gelini türküsünü pek severim lakin incecik belli kısmından ziyade hoştur cilvesi kısmı rahatsız ediyor beni. Gerçi zaten genellikle yalnız olduğum zamanlar şarkı,türkü söylediğim için rahatça söyleyebiliyorum. Neyse, daha müstehcen türkülerimiz var da şimdi hatırlayamadım. Bence hatırlamamam da isabet oldu.