niye bu kadar yüklenmişler "o" teyzeye? belki "hugo" diyordur? ( "Hugo'nun amına koyayım" meselesindeki hugo değil, viktor hugo demek istedim)
hatırladım. ardından "götünün kılıyım" da demişti. akp mitingine katılanlara 50 lira veriyorlar diye spekülasyonlar vardı eğer 50 lira için söylemişse o teyze ucuza gitmiş...
genelde bu partinin "blowjob" yapan kesiminin pek sevdiği aslı astarı olmayan "lozan 2023 te bitecek" diyen zır delilere aldırmıyorum. nasıl ki şu bir türlü bitmeyen "bor muhabbetine" aldırmadığım gibi...
Bu memlekette ekseriyetle "Lozan 2023'te bitiyor" diye laf çıkaranlar var ve bunu habire yapıyorlar... Bildiğimiz Internet sapıkları, ruhlarının kokmuş çöpünü sanal ortamların tenekesine dökenler olsa gerek.
Böyle bir şey yok ve olamaz da. nedenini anlatmaya çalışalım para karşılığı "deep throat" yapan değerli Müslümanlara(!)
Lausanne (ben lozan yazmayı inatla reddediyorum. siz isterseniz Chicago'yu "şikago" bile yazabilirsiniz) "ucu kapalı" bir antlaşma değildir. Antlaşmalar öyle yapılmaz. Molotov-Ribbentrop Paktı'na bile süre konmamıştı, iki taraf da bunun zoraki ve geçici olduğunu bildiği halde...
Türkiye Cumhuriyeti biterse Lozan da ancak o zaman kadük olur, hatta bu bile tartışılır. Çünkü bu tür antlaşmalar "rejimle" değil "ülkeyle" yapılır.
Nitekim, Lausanne'ı imzalayan Türkiye Cumhuriyeti değildir!
Lausanne'ı "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti" imzalamış, TBMM de onaylamıştır.
Üç ay sonra cumhuriyet ilan edilmeseydi de TBMM tutup Abdülmecid II'yi tahta geçirseydi bu antlaşma kendiliğinden yürürlükten kalkacak mıydı? Hayır.
Nitekim tek parti diktasında da kalkmadı, çok partili sistemde de, darbelerde de.
Biz Lausanne'a toz kondurmayız ama işimize gelince onu "delmekten" de çekinmeyiz de mesela!
Lausanne'a göre Boğazlar'da asker bulundurma hakkımız yoktu, bilir misiniz? Taa on üç yıl sonra, 1936'da Montreux Antlaşması'yla bunu ancak düzeltebildik (ay pardon, Montrö!)
Kimsenin bir karış toprağında gözümüz yoktu ama Lausanne'la Suriye'ye bırakılmış olan Hatay'ı da alıverdik. (Yok canım, Hatay önce bağımsız oldu, sonra tamamen kendi özgür iradesiyle bize katıldı, demek ki o sayılmaz.)
Lausanne'da adı geçmeyen Kıbrıs'ın bir kısmını da cebellezi ettik.
Lausannelar ölmez, merak etmeyin.
Lausanne'a göre Musul ve Kerkük'ü "istemeye" de hakkımız yoktur, acaba muhalefetin Meral Abla'sı bu konuda ne düşünmektedir? (Hangi konuda ne düşündüğünü öğrenemedik ki bunu soralım.)
Aynı Lausanne'a göre hiçkimsenin Türkiye'den bir Kürdistan koparmaya da hakkı yoktur!
şimdi lozan hezimet mi başarı mı muhabbetine hiç girmeyelim ama "milletler tarihini, geçmişinden ders çıkarmak, gününü ve geleceğini anlamlandırmak için okurlar"... yani böyle yapmalılar!
ama biz ne yapıyoruz?
tarihimizden "zoraki efsaneler oluşturmak için kullanıyoruz".
Dünyadaki bütün ülkelerin sınırları, bir eksiksiz, herhangi bir anlaşmayla garanti altına alınmıştır. Bir eksiksiz.
Türkiye bunun dışındaysa, o zaman bir önceki anlaşma geçerlidir!!... Sevr!!
O zaman lütfen izmir ' den, Eskişehir il sınırına kadar toprağı yunanistan ' a bırakacaksın.
Mersin ' den siirt il sınırına kadar fransa ' ya bırakacaksın!! Tek laf etmeden elinde ne taşıyabiliyosan onu alıp hiçbi sahiplenme talep etmeden ziktirip gideceksin.
Madem bunu iddia ediyosun o zaman lütfen yap!!
Diyorum ya Türkler aptaldır. Dünyadan haberleri yok!!
Madem lozan bitti, o zaman adana dahil, bütün güneydoğu illerinde Fransız egemenliği olacak, turkler, zaman içinde o toprakları terk edecek...
Bana kızmayın, sevr böyle !!
Yemedi mi?!... Tuzluyarak bi daha takdim edelim;;))
