bol entrikalı pembe dizidir. genel itibariyle konuyu şöyle özetleyebiliriz; jack, kate sawyer, desmond, penny, claire, charlie, o, bu şu birbirine aşıktır ve bunların kaderleri habire kesişir. paso da entirika vardır. araya 2-3 tane zaman kayması koy, bir iki tane ilerleyen bölümlerde açıklayamayacağın canavar, biraz mısır tarihi. al sana lost. kafanızı yormayın lan bu kadar, hepsi para kazanmak için.
kurmacası bir hayli kompleks olan muhteşem dizi. ucunun gitmediği konu, husus, nokta yoktur. her karakteri kendine özgü ve incelenesidir. şuan itibari ile kaderin değiştirilip değiştirilemeyeceği üzerine konusu. ama derler ya lost bu ne olur belli olmaz.
hakkında müthiş tespitlerde bulunduğum dizidir. nasıl mı?
hemen konuya girer isem şöyledir ;
ilk bölümü hatırlayalım. jack ormanda uyanır, sahile koşar ve oradan kaza alanına gelir. burada uçağın kanadına bakar burası önemli daha sonra claire'e yardım etmeye koşar ve gider de.
sonra paulo'yu aramak için nikki devam ediyor ve bakıyoruz ki, başka bir jack. normalde jack ilk önce o kanada bakıp claire'ın yanına gitmişti. ama başka bir jack direk claire'in yanına gitmişti bile ondan önce. here it is, dakika 9:50... http://img15.imageshack.us/img15/7986/losts03.jpg
acaba john locke gibi, jack'ten de mi 2 tane olacak. senaristlerin dediği gibi olayların 100de 70'i ilk bölümde. ve bir loop söz konusu. ve 6.sezonda da 1.sezonda çözülemeyen olaylar işlenecek ve tabi dahasıda...
sizi biraz aydınlatması için şu videoları şiddetle izlemenizi öneririm.
hangi bölümdü hatırlamıyorum ama birara gökyüzü çok kuvvetli beyaz bir ışık ile apaydınlık olmuştu. işte bomba patladıktan sonra oraya bağlanacak, o, bombanın patladığı andı. yani geleceği değiştirmek gibi birşey sözkonusu değil, bunu hala anlayamadılar. "olan olmuştur" lafı yüz defa kullanıldı dizi içinde ama nafile kimse geleceği değiştiremeyeceği sonucunu çıkaramadı. yani kahramanlarımız kendi kaderlerini zaman içinde yolculuk yapsalar bile kendileri için düz bir zaman çizgisinde yaşıyorlar.
6. Sezon fragmanı diye yayınlanan tüm fragmanlar zannımca fan-made olduğu için hiçbirinde yeni sezondan görüntü bulunmamakta...
yalnız ömr-ü hayatımda "izlediğim ve beğendiğim dizi" sınıflamasına girebilecek tek dizi olmuştur kendileri ancak gittikçe boka batıyor ve sonunda "ne kadar boş adammışım da bunu izlemişim" dedirtecek sanırım... Bir s2m açıklanmaz oldu ve soru üstüne soru manyağı olduk... Bu cevabı bulunamayacak sorular sorup kendi kendine dünyayı sorguladığını zanneden çakma filozofların işine döndü... Biz bunlara açıklamayacağımız-açıklayamayacağımız soruları sorduralım sürekli, bunlar da kıvransın acaba şu ne bu ne diye, sonunda da bir bok açıklamadan duygusal bir sonla diziyi bitirelim diyor bence yapımcılar...
Ha bir diğer olay, imdb kullanıcıları olurundan fazla bilinçlidir genelde... Türk zihniyeti gibi bir filmi izlemeden veya tv'de gezinirken yarısında başlayan ve "bu adamın filmleri güzel olur" mottosuyla film izleyen, aşırı dandik filmlere sırf aksiyon var diye hayatımın filmi diyen * güruhtan asla oluşmaz... Bir sinema-tv yapıtı ile ilgili oy verecekleri zaman işin geneline, resmin tamamına bakarlar... Yani bu durumda Lost henüz tamamlanmadığı için, dizi genel olarak oy almıyor imdb kullanıcılarından... Prison Break de diziyi tamamladıktan sonra aldı o oyların çoğunluğunu...
Not: Zaten Lost'da her bölüm yaklaşık 3000 kadar oy alıyor... Şuana kadar 70 küsür bölüm oldu heralde, 70x3000 olarak hesaplamak lazım düşer...
Acı not: Şimdi Lost diziyi berbat bir sonla tamamlarsa, imdb'de lost'a oy patlaması yaşanır, yaklaşık 100.000 oy alır ve max. 6.9 gibi bir ortalama ortaya çıkar sırf tepki oylarından dolayı... Sonra yıllar sonra (ben gibi) imdb'den dizi-film seçen bir adam, bu diziye bakmaz bile... Bizler de sırf o tepkimizden karşısında geçirdiğimiz günlerimizi yok sayarız...
Yapımcıya not: Adam gibi bitirin şu diziyi, açıklasın nedir bu kara duman nedir bu millet bu devlet bu insanlar...
- Jack ve Cindy'nin içkiler hakkındaki konuşması gerçekleşti.
- Rose da uçakta, Bernard'ı bekliyordu.
- Türbülans olur, ancak bu sefer uçak düşmez ve uçmaya devam eder.
- Bernard gözükür ve elbiselerini değiştirmesi gerektiğiyle ilgili bir espri yapar.
- Charlie rahatsızlanır, Cindy onun yanına koşar ve bir doktor ister.
- Uçak havaalanına iner.
- Uçaktan ilk inen Charlie olur.
- Hurley uçaktan iner ve Dr. Arzt tarafından tavuk restoranı reklamlarındaki rolüyle tanınır. Arzt Hurley'den o meşhur sloganını duymak ister.
- Sawyer ikisi arasındaki konuşmayı izler.
- Boone ve Locke aralarında bir iki laf ederler.
- Boone Birinci Sınıf koltuklarda gelmedikleri için üzgündür.
- Locke tekerlekli sandalyesine yerleştirilir.
- Jack, babasının cenazesinin 2 saate başlayacağını öğrenerek çılgına döner.
- Christian'ın tabutuna bir şeyler olmuştur.
- Jin ve Sun konuşurlar ve Jin'in hareketleri ilk sezondaki gibi kaba sabadır.
- Jin sadece Korece konuşur.
- Kate kelepçelidir ve polis Marshall’la birlikte ilerler.
- Kate tuvalete gitmek ister, tuvaletteyken kaçmaya yeltenir.
- Kaçarken dışarıda Hurley'le karşılaşır ve Hey der.
- Kaçtıktan sonra bir taksiye biner ve şoförün kafasına silah doğrultur.
- Claire aynı takside oturmaktadır.
- Başka bir çekimde Kate arabayı sürerken ve Claire arabaya binerken görülür.
- Marshall taksinin arkasından koşar.
- Hurley'nin bir zamanlar yaşadığı büyük ev gözükür. Kate ve Claire taksiden inerek eve giderler ve kapıyı çalarlar.
- Bilinmeyen bir kadın kapıyı açar ve çığlık atar. Claire'in bebeğini, onun kocası sebebiyle evlatlık edinemeyecektir. Bu kadın, 1. sezonda medyum Richard Malkin';in bahsettiği kadındır.
- Birkaç laftan sonra Claire çığlık atıp bağırmaya başlar.
comic-con 2009 video'sunda hugo'nun elinde bulunan ve omzuna astığı materyellerin ne alaka olduğunu anlıyamadığım dizi. sırtındakini geçtim elinde ki bıçak gibi bir şey ve bana direk jacob'ın bıçağını hatırlattı.
uzun zaman geçti üstünden sallıyorum direk siz dikkatlice bakın.
5.sezonu bitiren herkesin dört gözle son sezonunu beklediği aşmış dizi...
yarattığı gerçek üstü dünyadan kolay kolay çıkarmaz insanı, hapseder resmen.... hele birde üst üste seyretme şansınız varsa kendinizi kaptırır, yemek tuvalet olaylarını bırakırsınız... öyle de bir etkisi vardır. 1.sezondan bu yana kaç sene geçti bir kez olsun ''ulan baydı bu'' dedirtmedi.
5. sezonun ilk 3 bölümü tırt olup yavaş yavaş heyecanlanmamı sağlayan dizi. ama ne yazıkki 5. sezon tırt ötesi bir sonla bitmiştir. 6. sezonda varmış izlemem diyen yalan söyler, çekirdek gibidir bu dizi bi kere tattınızmı devamı gelir zevk verir mi vermezmi bilinmez ama amaçsızca izlemeye devam edersiniz.
benzer dizilerin lost bittikten sonra türeyeceği kesin... ha tutar mı orası meçhul... ama böyle bir dizi bir daha gelir mi? o da zor. iyi bir kurgusu var... ilk izlemeye başladığımda, gizli kareleri yakalamak için, john orda ne demiş, sawyer orda kimi götürmüş, desmond ne görmüş anlayabilmek için paso pause butonuna basmaktan ebem sikildi! bu dizi, adama bunu yaptırıyor evet!
5. sezonda gördüğümüz üzeri, Desmond ve penny nin oğlunun ismi charlie dir.uçakla adaya düşen ve sonra ölen Charlie den çok sonra doğuyor, yani dizinin şimdiki zamanında. Desmond ın adadan evine döndüğündeki zaman diliminde. Bence desmond ın oğlu olan charlie, adada ölen, bildiğimiz charlie. Nasıl mı olur? bal gibi olur. Öyle olacak, biliyorum.
çok net hatırlıyorum; yaklaşık 1 ay önce "lan neyini izliyorlar bu dizinin, dur bi bakayım." diye başladığım, ilk sezonnda "eee bunun neresine bu kadar bağlanıyorlar lan, çok da ahım şahım bir şey değilmiş." derken kendimi 5. sezon bittiğinde 6. sezona kadar meraktan ne halt yiyeceğimi düşünüp çıldırırken buldum. ne ara bağımlı oldum, ne ara beni bu kadar içine aldı bilmiyorum. ama aman diyim, yeni başlayacaksanız dikkat edin kendinize.