sadece 11 bölüm izledim çok klişe geldi daha da izlemedim dedim diye ortamlarda yerden yere vurduran dizi. siz sevdiyseniz izleyin, öyle değil mi ?
bi bücür cadı tadı alamadım açıkçası.*
edit: olm ben izlemiyorum dedim, kötü dizi demedim.
bir devam filmi olarak edit2: evet lan bücür cadı daha iyi.
anlam bütünlüğünü bozan flashbacklerle zaman harcamak yerine merak öğesi ile prim yapma açgözlülüğünden kurtaran bir seyir izlemiş olsa 4 sezon sonunda bitebilecek dizi. adamlar sanki yeterince merak öğesi yokmuş gibi bir de 2 sezon arasına 10 ay gibi bir bekleme zamanı koyuyorlar utanmadan. *
john locke...
bir lost karakteri. çoğu kişinin göremediği şeyleri gören, üstün duyulara sahip bir insan. ya da öyle olduğunu sanan bir insan. neden mi? eğer tarihte bir şahsiyet olan john locke'u tanısaydınız bu soruyu sormazdınız.
tarihteki gerçek bir şahsiyet olan john locke bir sinestezikti. yani iki farklı duyuyla algılanan olguları birbirlerinden ayırt edemiyordu. örneğin saksafon sesini kırmızı olarak algılıyordu.
şimdi, losttaki john locke'a gelirsek,
kendisinin üstün özellikleri tıpkı bir sinestezik gibi yanlış algılama sonucu oluşan özelliklerdir sonucunu çıkarabiliriz.
eğer tartıştığımız dizi lost ise, senaristlerin bu bağlantıyı düşünerek hareket ettiğini söyleyebilir ve lost hakkında sağlıklı bir yorum yapabiliriz.
bernard ve rose çiftine ait olduğu dile getirilen mağaradaki siyah- beyaz taşlar, jakob ve siyahlı amcaya ait.. jakob öldüyse eğer, siyahlıyı da bizim tayfadakiler öldürecek.
adayla ilgili tüm sırlar çözüldüğünde onların birbirinden ayrı düşünülemeyecek (iyilikle- kötülük gibi, geceyle gündüz gibi) iki parça olduğunu (belki de iki kardeş) anlayan lostilerimiz onları birlikte mağaraya koyacaklar ve yanlarına simgeledikleriyle eşdeğer siyah ve beyaz taşlar koyacaklar.
onların devri bitmiş olsada yerlerine geçecek yeni siyah ve beyazları göreceğiz ve dizi öyle bitecek.. jakob un şu ana kadar yaptığı şey yerine geçecek olanı adaya getirmek ve onu korumaktı. bu kişi şüphesiz aarondu. peki siyahlının yerine geçecek olan kim dersiniz?! jack olabilir mi? shepard ailesinin siyahlının klübesindeki ikametlerini, jack hariç hepsinin ona hizmet ettiğini, christianın siyahlıya dönüştüğünü ve en önemlisi de jack in kolunda yazan dövmenin anlamını (bizimle birlikte yürüyor ama bizden biri değil) düşündükçe, jackten bişeyler çıkacak diye düşünmemiz boşuna değil gibime geliyor. başlangıçların ve bitişlerin hep onun etrafında oluşması da cabası.. ailecek dizinin merkezindeler ve shepardların bu ayrıcalığının sebebini hala öğrenemedik. yeni siyah ve beyazın bu aileden çıkacak olmasından dolayı olabilir mi?! bence gayet mümkün.. claire in katee rüyasında (aaron için) "onu jack yetiştirmemeli" diye ısrarla belirtmesi de bu yüzdendi.. siyahlı rolüne büründüğünde yine aralarındaki kan bağından dolayı birbirini öldüremeyecekler ve aynı hikaye sürüp gidecek.. final böyle olacak ve devamının film olarak çekilmesi için sonu açık bırakılmış olacak.
4. ve 5. sezonunun orjinal cdleri bulmak için çırpındığım, yırtındığım, çevreme basınç yaptığım dizi. dizi demek hakaret mi oldu.. pardon majesteleri...
birinci sezonu gayet iyi olan ama ikinci ve özellikle üçüncü sezonda iyice sapıtan korku ve gerilim filmlerine dönüşen ama yinede sawyer varsa izlerim denilen dizidir.
Jack sezon finalinde, hayatımda hiç bir şey bu kadar haklı hissettirmedi dedi. Çünkü kaderinde bunu yapmak vardı, ve yapmak zorundaydı. Çünkü defalarca aynı şeyi yaşamıştı. Miles ise, belki de yapılcak en iyi şey hiç bir şey yapmamak demekle %100 haklıydı.
Rosa ile bizim tayfa karşılaşır ve rosa onlara der;
-Sizin zaten her zaman bir şeyiniz oluyor
Burda verilmek istenen mesaj, geçmişte de olsa, bugünde de olsa bu elemanlar hep bişeyler peşindeler. Geçmişte her ne olduysa onlar yine bunları yapıp mücadele etmişlerdi. Yani miles'ın dediği;"maybe best thing to do, doing nothing" sözüne %100 katılıyorum a dostlar.
yeni sezona kadar olan bekleyiş sırasında izlenen eski bolumlerde sıklıkla hmmm bunlar zamanda geriye gittikten sonra yaşadıkları olsa gerek dedirten dizi. Aynı zamanda insana kolayca ve rahatlıkla saçmalama özgürlüğü tanımasıyla ünlüdür kendileri.
5. sezonun final bölümüyle aşmış dizi ötesi. senaryosunu yazan dahi ötesi. methiyeler dizmeye gerek yok gecenin bu vaktinde, gelmiş ve gelecek olan dizilerin en 10 numarası. 6. sezonun ilk bölümü yayınlanasıya kadar gerçek lost tutkunlarını merakında öldürebilecek kapasitede olan dizi ve buna değecek dizi. sabırsızlıkla bekliyoruz...
ulan el insafıszlar o sezon orda bitirilirmi biz nasıl beklicez bilmem kaç ay demekten kendimi alamadığım dizi. hayır aşkı memnu gibi olsa sorun değil 2 ay tatilden sonra hemen başlıyo. bölümlerin 90 dakika sürmeside cabası. zaten 40 dakikalık bölüm yapıyosunuz bari 3 ay tatil verin demi. şimdi bekle ocağa kadar işin yoksa.
olsada izlesek dedirtten fakat bittikten sonra etkileri bir hayli uzun sürcek yada yerini kapatabilcek seviye'de bir dizi çekilmesi şart olan baş yapıt .
sezonlar, bölümler, hatta sahneler ilerledikce bilinmeyenlerin azalmasının aksine soru isaretlerinin daha da arttıgı, özellikle 5.sezonunda baslamasıyla bizi sekilden sekile sokmus, bagımlılık yapan lanet dizi.
"Well, you got a little love connection brewing over there, jabba?"
iyi ve kötü, doğru ve yanlış kavramlarını tamamen altüst eden muhteşem dizi. Bazı anlarda john locke'a hak vermek mümkün oluyor. Bazense jack'e. Hatta bazen benjamin linus için bile 'ulan ben haklı galiba' dedirtiyor. Aslında hepsinin kendi içlerindeki doğruları veya değer yargılarını vb. şeyleri sorgulamaktan öte önemli olan dizinin etkisine girmek ve bir anlamda dizinin kişiye sağladığı beyin jimnastiğinden faydalanmak en iyi şey, sanırım.*
------------
Ayrıca dizinin edebiyattan tutun sinemaya kadar gelen bir yelpazedeki çeşitli referanslarla yoluna koyuluşu diziyi hem daha güçlü kılıyor. Hem de kullandığı referanslar kadar etkili bir şey olmasına yol açıyor. ****
Galiba Lost'un yaptığı aslında The Godfather'ın yaptığına benzer bir hissiyat. Nasıl ki 35-40 yıl geçmesine rağmen hala baba filmi parodilerde, günlük yaşantıdaki geyiklerde ve efsane diyalogları vb. şeylerle gönüllerde yaşıyorsa Lost'ta 35-40 yıl sonrasında bile bu şekilde zihinlerde yer edicek. En azından buna en çok yaklaşmış popüler kültür ürünlerinden biri.
--spoiler--
şahsi fikrimce atlanılan çok büyük bir ayrıntı var; şimdi insanlar hidrojen bombası patlaması sonucunda bu hadisenin lostielerin adadaki durumunu etkileyeceğine, olayların farklı şekilde gelişeceğine dair yorumlar yapmış. bu noktada şöyle bir girizgah yapmak istiyorum, eğer 1970'lerde olan bu olay, tüm ada ahalisinin geleceğini etkilemiş olsa biz ilk 4 bölümü ne bok yemeye izledik o zaman? yani bu durum şimdiye kadar çok geyiği dönmüş olan "hepsi hurley'in rüyasıymış meğerse" tadındaki olasılık kadar saçma değilde nedir? Ben içinden çıkamıyorum durumun.
--spoiler--
edit: ilk 4 bölüm demişim ama ilk 4 sezon olacaktı.