''hey ben lost izlemem kiii, lost'ta neymiş, tv manyakları sizi hihihihi'' şeklinde övünmemek, the othersları* aşağılamamak gerek bu dizi için, zira izlemezsin izlemesin bi günde bi sezonu bitirivermişsin bi bakmışsın ki. (bkz: ben bugün bunu gördüm)
--spoiler--
oncelikle bu bolumle adadaki ile ada di$indaki zaman kavraminin kesinlikle farkli oldugunu ogrendik.cunku gemideki doktor daha oldurulmemi$ken ada sahillerinde olu bulundu ancak daha o zaman ada di$inda oldurulmemi$ti.
richard alpert vampir misin be mubarek?daha locke dogmadan oncede ayniydin $imdide aynisin.ayrica richard'in,mittelos'un john'u yanlarina cagirmasi vb. olaylar gostermi$tir ki oceanic 815'de ki ki$iler alelade secilmi$ ki$iler degildir.tamamen ozel olarak secilmi$ ki$ilerdir.
tüm teorilerimi alt üst eden bir bölüm geldi 11. bölüm ile.
--spoiler--
jacob, alpert, locke, benjamin, allahını seven bu 4'lü arasındaki ilişkiyi açıklasın bana.
alpert, birinin, reenkarne olmuş halini arıyordu, belki de ölmüş jacob'un. ama sanmam. locke bıçağı seçince bıraktı gitti. büyük ihtimalle ondan sonra benjamin'i buldu. hatırlarsak, jacob, locke ile konuşmuştu ve ben buna çok şaşırmıştı. çünkü ben ile konuşmamıştı. büyük ihtimal alpert bir yerde saçmaladı ve john'u getirmesi gerekirken, ben'i getirdi. bu arayış ne içinse devamlı sürüyor olmalı, çünkü hatırlarsak ilk sezonda falan çocukları kaçırıyorlardı.
jacob'u arıyor olamazlar. jacob ile konuşabilecek birini arıyorlar. ha derseniz jacob ne, zerre fikrimiz yok. christian öyle artistik yapıyor ama jacob'u son gördüğümüzde, john'a bana yardım et diye bağırmıyor muydu? burada pis birşey var. christian, ya da gerçekte her neyse,jacob'u esir almış olabilir. sebebi belirsiz.
zaman farkı sorunu baya çözüldü. görünen o ki, adada zaman 2-3 gün civarı önden gidiyor.
her yerde karşımıza çıkan siyah abi ve gevşek claire hakkında yorum yapamayacak kadar karışık kafam. bazıları claire için, patlamada öldü gibi yorumlar getiriyor. olabilir, ama acayip gene de.
ha bir de walt vardı ona ne oldu? acaba walt-christian, bunlar aynı kişiler mi? şu tapınak denen yere gidilse, alpert'e adam gibi, kimsin necisin birader diye sorulsa keşke.
adayı hareket ettirme mevzuna hiç girmiyorum, hepsi toplanmış ucundan ucundan itecek değil ya. büyük ihtimalle ışınlanmalı falan bir takım hadiseler olacak.
benjamin, bana öyle geliyor ki, locke'a ufaktan gaz veriyor. yoksa ben, öyle liderliği bırakacak. başkasına büyüksün hacı diyecek adam değil. o ne çakaldır o.
--spoiler--
ne bölümdü ama. aklıma takılan bir şey var ki cevabını bulan bana da söylesin. adadaki zaman farkı 31dk değil miydi ? ada 31dk geriden takip ediyordu normal dünyayı. e noldu şimdi doktorun cesedi 2 gün önce kıyıya vurdu ? ada şimdi de 2 gün ileride gözüküyor bu bölüm itibarıyla. o zaman akıllara gelen şu oluyor ki adanın zamanı sürekli ilerliyor. git gide fark açılıyor.
adayı taşıma muhabbeti de bu olacak bence. bir şekilde başka bir hatch bulunacak ve orda da başka bir zaman makinesi var aynı swan'da olduğu gibi. o makineye 4 8 15 16 23 42sayıları girilecek ve ada zamanı bir anda onlarca kat daha hızlı ilerlemeye başlayacak. nolacak, adaya gelmek isteyenler adayı kaybedip gelemeyecek. ada ileri bir zamana gitmiş olacak bu yüzden de adaya gelmek isteyenler adanın geçmişteki haline gelecekler. geçmişte, geleceği etkileyen bir şey yapamayacağın için, kaderi değiştiremeyeceğin için, adaya zarar veremeyecekler. çünkü ada zaten geleceğe gitmiş olacak ve sağlam olacak. aynı michael'ın ölmemesi gibi. (bkz: silah gene tekledi)
claire'in neden o kulübede babasıyla takıldığı da ap ayrı bir muamma.
edit 1:
tam entry'mi yazdım yattım uyuycam bi anda aklımda şimşekler çaktı ve hemen üşenmeden pc başına kuruldum ve bunu yazıyorum.
jack'in flashfoward'larında ne gördük, adaya dönmek isteyen alkolik ve hiç ayık gezmeyen, hep kafa bi milyon takılan bi jack. peki düşünün şimdi jack'in babası christian shepard nasıl bir adamdı. aynen jack'in gelecekteki hali gibiydi. yani nedir, jack adaya nasıl geri dönmek isteyip beceremeyince o hallere geldiyse babasının da bu hallere gelmesinin nedeni adaya dönmek istemesidir. john locke'a gelip eşya testi yaptılar değil mi ? bu test uzun zamandır seçilmiş çocuğu bulmak için pek çok çocuğa yapıldı bence. bunlardan biri de christian shepard'dı. christian shepard bir şekilde adaya alındı, bir ton olay yaşadı ve adadan kurtuldu. ama geri dönmek istiyordu, ada onu çağırıyordu.
şimdi bomba teorim. sezon 3'ün hangi bölümüydü hatırlamıyorum. Nikki ve Paolo elmas yüzünden kavga ediyolardı. sonra birbirlerinin üstüne karadul saldılar. herkes onları öldü sandı ve gömdü. christian shepard'da kendini karadul ile zehirledi sonuçta doktor ondan iyi kimse bilemez bunu. karadul zehri, doktorların bile algılayamayacağı şekilde yavaşlatıyor kalbi deniliyordu zaten o sezon 3'deki bölümde. ve böylece jack onu ölü sanarak sözde cesedini uçağa bindirdi. ve uçak düştü. zehrin etkisi geçince de christian shepard uyandı. evet artık adada.
bunu düşünmemin tek bir nedeni var o da Nikki ve Paolo'nun olduğu bölüm sezon 3'ün ortasında en ufak bir bilgi içermeyen bomboş bir bölümdü. Demek ki o bölümün tek amacı karadul zehrini gözümüze sokmaktı.
edit 2: yine uyuyamadım iyi mi ...
(bkz: desmond) brada, doktorun öldürüldüğü sahnede merdivenlerde oturmuş bekliyordu, sonra doktor öldürüldü ve kalktı gitti. doktor bir yaşarken, bir de öldükten hemen sonra desmond brada gösterildi. yani büyük ihtimal desmond doktorun öleceğini yaşamıştı. charlie'nin öleceğini gördüğü gibi ...
--------zamanın ötesinden bomba spoiler--------
efendim lost sezon1bolum1de ilk sahnede jack gözünü açıyor falan sonra koşmaya başlıyor...tam o esnada koşarken kamera ağacta asılı kalmış ayakkabıya odaklanıyor.. beyaz bir ayakkabı , daha sonra bi bakıyoruzki o beyaz ayakkabı jack'in babasının ayagındaki ayakkabıymış.. daha once farkeden oldumu bilmiyorum ama işte bu da bi spoiler.
--------zamanın ötesinden bomba spoiler--------
--lost se4ep11 spoiler--
bu saatten sonra reenkarne olayına girerlerse çok sevimsiz olur. hayır ben'in mayası tutmadı locke'a sardırdılar o tutmazsa aaron o da tutmaza jin ile sun'ın doğmamış bebeleri var sırada. eğer böyle giderse bu dizi bitmez arkadaş.
son bölümde en dikkat çeken şey locke efendinin evin duvarında asılı duran black smoke resmi idi. tamam adam yapmış resmi ama onu oraya nasıl bir manyak astı anlamak mümkün değil arkadaş. resimde kara bir duman birini öldürüyor ebeveynide anam da anam ne güzel resimler yapmış benim evlatlığım rahatlığında panoya resmi yapıştırıveriyor.
neyse dağıtmayım. o çocuğu sen büyütemezsin şeklinde lafları epeydir duyuyoruz. en son jack'e dediler bunu. sanıyorum çocukların bir şeylerden yoksun büyümesi ilerde garip tatminleri kolay oluşturması bakımından hedeflenen bir şey. ayrıca bu zaman yolculuğu olayında işi ileri götürüp richard alpert emily'nin hem benjamin linus'ın hem john lock'un annesi olmasını sağladı ise yok artık derim başka da bir şey demem. kendim bile şaştım aslında sallayabilme kabiliyetime.
--lost se4ep11 spoiler--
--spoiler--
locke un rüyasında gördüğü adam şu horace nasıl olurda rüyasına girebilir anlamadım. rüyamızda gördüğümüz herhangi bir şey ya da zat bilinçaltımızın kaynağı değil mi ? sen bu adamı ne zaman gördün amcacım. burada senaristlerin bok yemesi var. o kadar dikkat et sen git görmediğin adamı rüyanda gör. oldu mu ? kabul etmiyorum.
yok eğer bu ada insana istediğini yaptırtır derseniz, susarım..
--spoiler--
--spoiler--
bu richard denilen sürmeli amcamızda ya 6785879 yaşında ya da ışınlanıyor. ama ışınlanıyorsa zamanında bünyamin küçükkene de gözükmüştü ve yaşlı değildi oradada. yani bünyamin büyüyünce de yaşlanmadı. e adada kendi halinde ışınlanacak değil ya. o zaman bu adamın özelliği yaşlanmaması ayrıyetten onu bilmiyorum. ama kesinlikle çıkacak başka özelliği daha. adam taa locke un küçüklüğüne gitti ya da her zaman oradaydı yani yaşlanmıyo amaan neyse.
e şimdi soruyorum, aklıma şimdi geldi bak. e sen locke zamanında bu amcamızı görmüşsün neden dolayı hatırlamıyorsun yavrucum bu amcayı. bizimde kafamızı karıştırıyorsun.
bir de en güzel sahnelerden bir taneside ben ile hurley arasında ki çukuleta arasında olmuştur. ben in çukuletaya bakışı, hurley in da paylaştıktan sonra kocaman şeyi ağzına atışı ve yiyişi.*
--spoiler--
tüm yazımı sandalye üzerinde geçirmeme sebep olmuş,işten eve gelmeyi dört gözle bekleyip tüm randevularımın iptaline bir okadar da.sevgilimin offf yine mi lost izliyon şeklindeki triplerine tüm gücümle savaşmama yol maçmış dizi.bel ağrılarımı saymazsak tek kelimeyle pardon iki kelimeyle mükemmel ötesi...
4x11
--spoiler--
Sevgili Linus elinde gofretle, sessiz sedasız John'un kabinden çıkmasını beklerken gösterdiği performans 'ah canıııım' derdirtmiştir. Claire'de bir haller olmuş yayılmış bir yüzel yüzünde yavşak bir gülümseme. Daha 40'ı çıkmadı zavallı Charlie'nin.
Bir de ada içinde killer machine olan bir adamla taşınırsa ne değişir merak etmekteyiz.
--spoiler--
pek izlemiyor ve takip etmiyor olmama rağmen kate karakterini fazlaca kınadığım dizidir.
tnt'de ilk bölümlerini biraz takip etmiştim bu kate, jack karakterine yazıyordu.
az önce yine baktım bu defa sawyer karakterine "ye beni senin olmak istiyorum" bakışları atıyor ki jack'in bu durumu çakıpta umutsuzca üzülmesi yüreğimi dağladı resmen.. *
ilk iki sezonuyla estikten sonra gene super bolumler cekilecek diye dusunulup insanlarin tv basindan ayrilmadigi ama yazarlarin bile sonunu bilmediginden dolayi hop flash back baktik olmuyo hop flash forward yaptigi dizi.
günden güne umutlarımı tüketen dizi. şimdi arkasından süper bağlantılar çıkacak, oha falan olacağız diye beklerken günden güne boka sarmaktadır. şu aşamadan sonra hayalete mayalete sarmadan mantıklı bir şekilde bağlasınlar sonunu kurban keseceğim.
son bölümü ilk bölümüyle beraber yazılmış olan dizi. bu sayededir ki hepimizi bunaltan bağlantısızlıklar silsilesi en mantıklı şekilde çözülecektir. brezilya dizisi mi bu ki sette yazılsın sözlük?! *
hazır taşırlarken adanın yeni yerinin büyük adayla heybeliada arasında olmasını önereceğim dizidir. ben misal ilk sezonun 13. bölümünde süper bir piknik alanı keşfettim. kenarlar ağaç ortası düz. püfür püfür esiyo ama, üşütmüyor.
" gün geçmiyor ki bizi şaşırtmasın " klişesini hayata geçiren dizidir. evet, sözlük formatı gereği her ne kadar dandik olduğunu düşünsemde tanımımı yapmış bulunuyor ve spoiler eşliğindeki birkaç satırıma geçiyorum.
--spoiler--
4x11 ile ne öğrendik, önce ona bir değinmek gereklidir. her şeyden evvel jhon locke'un seçilmiş adam olduğunu ve adada bulunmasının kesinlikle tesadüf olmadığı netleşmiştir. ayrıca kendisi yakup amcamın yeni sağ koludur. ben ise bildiğin kenar çocuğu olmuştur. buradan senaristleri kınamıyor değilim.
11. bölüm locke odaklı bir bölümdü. bölüm itibariyle kendisini henüz ana rahmine düştüğü pıtırcık hallerinden tutunda lise dönemine kadar gözlemledik. ve evet, talihsiz bir bebeymiş bunu da öğrendik.
ve bence çok önemli bir husus bu sayede bir kez daha temellenmiş oldu. nedir efenim bu husus?
psikolojide "çocukluğa inmek" denilen klişe hadisenin gerekliliği.
gerçekten böyle bir şey varmış, öğrendik. lost sağolsun henüz anaokulu yaşlarında olan küçük jhon'a sunulan sembolik birkaç aletten hangisini seçeceği buna iyi bir örnek oldu.
hoş ben adam henüz objeleri sıralarken dedim bu kesin kapar bıçağı. e jhon'un mekanlara bıçak atarak girme tutkusu dillere destan. halbuki orada birbirinden değişik objeler var di mi? ne vardı, çizgi roman vardı mesela. normal çocuk olsa kapar direk di mi? yok, jhon abimiz ufaklığından belliymiş. hiç bakmadı bile. bıçağı kaptığı gibi attığı " bu benimdir " bakışı her şeyi özetler nitelikte.
ayrıca buradan adamım ben'e sesleniyorum;
ben, lafım sana. kulübedeki dönek yakup amcamı geç canısı. sen her daim gözümdeki tek lidersin. hep öyle kalacaksın. kal sağlıcakla.
--spoiler--
kate karakterinin bir bölümde kaç yalan söylediğini hala çözemediğim ve yalan hızına yetişemediğim dizi olmuştur.
ulan zaten bilmiyoruz, bir sürü gizemli olay dönüyor anlamıyoruz bir de bu kızın iki söylediğinden üçü yalan iyice kafam karışıyor.