4.01 spoileri.. aboreyyy:
--spoiler--
charlie'den: "not penny's bot" haberini o an sahilde bulunanlara bir heyecanla getiren desmond, o gemiyle irtibatın hemen kesilmesini söylemiştir. ama john gemiye binmeyecekleri ordan uzaklaştırırken jack ile birlikte kalmıştır. o ara bi geleceği gördü herhalde bir şey oldu çok ilginç.
ayrıca bu "not penny's bot" olayını jack ile birlikte radyo kulesinin orda bulunanlar bilmiyorlardı. ona rağmen hurley: "charlie o an bişey gördü, bişey oldu ve vazgeçti." gibi birşeyler söyledi. jack dahil o gruptan hiçkimse de ne oldu ne demiş neden vazgeçmiş? gibi sorular sormadılar. yani hurley sırf charlie'nin mesajından dolayı john'a takıldı ama bu mesajdan kate, jack ve onların yanındakilerin haberleri yoktu.
birde john, desmond'un sahile çıktığı an anlattığı herşeyi duymuş. nerden nasıl? göreceğiz..
--spoiler--
--spoiler--
jacob aslında jack'in babası cristian shephard felan değil. hurley içeri bakarken tek gözünü çıkartıp bizi tırstıran adam aslında jacob. işte o fotoğraflar:
--spoiler--
bence naomi'nin kız kardesi felan yok bu bir gizli mesaj. ayrıca dizi walt denilen cocuk tarafından çözülecek. ben'in gemidekilerin adaya gelirlerse neler yapabilecegini bilmeside ayrı bir saçmalık gemide bir casusu mu varda neler yapabilecegini bildigi için mi tırsıyor anlamış değilim. götümden uydurdum dikkate almayın.
--spoiler--
--spoiler--
charlienin elinde ne yazdığını john lockea hurley söylemiştir. Hatta hurleye doğrulamak için sorar "Are you sure thats what charlie wrote his hand". Tam referans olsun: dk 25.
--spoiler--
hurley'in gördüğü gözler sanki jack'in gözlerine benziyor.
orda oturan adam jack'in babası ama jack'in hurley'i ziyaret ederken giydiği takım elbise ile oturan adamın takım elbisesi tamamen aynı kıravatına kadar. kafalar karıştı iyice bakalım ne çıkacak?
--spoiler--
flash forwardlarda izlediklerimizin 3.Sezon finalinden daha öncesi olması ihtimali, öyleyse jackin 3.sezon finalindeki hale nasıl geldiğinin açıklanması tarafında hafiften heycanlandığım dizidir. öyleyse önümüzdeki bölümlerdeki flashforwardlarda daha dramatik birşeyler olucak ki bu bir ölüm ve tabut olayını hele şükür çözecek. ya da çok pis yamuluyorum.
--spoiler--
--spoiler--
Ozledigimiz dizidir. Hersey bir yana, produksiyon kalitesi, goruntu yonetmeni, senaryo, karakterlerin saglamligi, oyunculuk gibi faktorleri dikkatle incelediginizde Lost'un pekcok diziden nasil ayrildigini ve ozel oldugunu anlamak mumkun.. 4. sezonun ilk bolumunu izlerken akliam ilk gelenler bunlardi. Bu kaliteyi ozlemistik.
Konu olarak doyurdu mu? Bu tartisilir. "Oceanic six" konusu, adadan 6 kisinin ayrilabildigini net olarak anlatiyor. ve adada da birilerinin kaldigini da.. 3. sezon sonunda Jack'in dagilmis bir halde adaya donmeye calistigi da hatirlanirsa, sanirim gercek dunyaya donenler, ileriki bolumlerde adaya geri gitmek icin buyuk bir cabaya girisecekler.
Hatirlarsak, dizinin orijinali 4 sezon olarak planlanmisti. Ancak sonradan 6 sezona uzatilmisti. Sanirim su anda o "uzatilmis" kismi izlemeye basliyoruz.
Herseye ragmen, ozlemisiz. ve devamini merakla bekliyoruz.
--spoiler--
--spoiler--
hurley'nin jack'e "keşke locke'la gitmek yerine seninle kalsaydım." demesi bir enterasan oldu. ayrıca jack'in adadan çıktıktan sonra, öncelerde adaya dönmek istemediğini, hatta bunun lafını bile ettirmediğini anlamış olduk. şimdi jack'in neden ısrarla adaya dönmek istediği daha bir merak konusu oldu. ben juliet'le alakası olduğunu düşünüyorum ama belli de olmaz lost'ta ne olacağı. bir de acaba oceanic 6 diye bahsedilen 6 kişi kim. jack kate sayid ve hurley'i biliyoruz ama diğer ikisi kim acaba? allah belanı versin lost!
--spoiler--
yine hiç bir sorunun cevabını vermemesine rağmen 34569 yeni soru üreten, elinde kağıt kalem teori üreten bir nesil yaratan şerefsiz dizi. bazen düşünüyorum, acaba lost'a harcadığım zaman kadar ders çalışsam einstein'a kafa tutacak newton'a nanik yapacak kadar geliştirebilir miydim kendimi diye. ya da bu kadar ali cengiz oyunu öğrendikten sonra siyasete atılsam şu ampullerle aşık atabilir, baykal'ı koltuğundan edebilir miydim? muhtemelen hepsini yapardım, tabi önce akıl sağlığımı korumak gibi bir önceliğim olurdu ki; hele hele dizinin 3 ay gösterilip 10 ay tatil yapacağı şu 3 senelik periyotta bu ihtimal pek mümkün değil gibi.
neyse, biraz irdeleyelim şu yeni bölümü.
--spoiler--
her zaman inanadığım bir şey var ki, bu adanın anahtar ismi john locke ve yaptıklarının hiçbiri bencilliği ya da gerizekalılığı yüzünden değil, ada ile kurduğu ve bizim henüz neden ve nasıl olduğunu çözemediğimiz özel bağ yüzündendir. işbu sebeple john babanın her hareketi oldukça dikkatli takip edilmelidir diye düşünüyorum. zira, hiç bir duyumu olmamasına rağmen naomi ve ekibinin adadakilerin kurtulması için değil zarar görmesi için gönderildiğini sezmiş, naomi'ye, polat alemdar'ın yediğinden hallice bir bıçak saplamış, akabinde "fix me" jack'ten bir araba sopa yemiştir. üstelik işini tamamlayıp gittikten sonra jack önderliğindeki zıbınlar topluluğu naomi'nin akıbetine hiç önem vermemiş, kadıncağızın ronaldinho ile kurduğu evlilik planlarının içine etmişlerdir. saatlerce sessiz sedasız can çekişen naomi de çareyi kendisini ormanın şifalı kollarına atmakta bulmuştur. lakin ahirete gitmekten ne yazık ki kurtulamamıştır.
dizinin diğer kareleri daha çok hurley'nin flashforwardları ile geçmiş, kafa karıştırmaktan başka bir halta yaramamıştır. zaten akıl hastası olduğunu bildiğimiz hurley, yine deliliğini konuşturmuş, allah'ın denizine elbiselerini çıkartmadan bomba çakmıştır. anasından babasında uzakta perişan olduğu yetmezmiş gibi bir de allah'ın siktir ettiği ıssız bir adada zatürre olup hepten insanları çileden çıkaracak haberi yok, hıyar.
flashforwardlar da çok iç açıcı değildi açıkçası. önce appiah'tan bile daha kara bir adam kendisini avukat olarak tanıtıp hurley'i keklemiş, akabinde tabanları yağlamış, charlie the hobbit mezar dar gelmiş olacak ki hortlamış, jack yine doktorluğa dönmüş lakin artistliğinden de bir şey kaybetmemiş.
ancak şöyle bir şey var; 3. sezonun final episodunda gösterilen zaman ile hurley'nin flashforwardları arasında ciddi bir zaman farkı vardır. hatırlarsınız ki jack damı dötü dağıtmış bir halde kate'e yalvarıyordu tekrar adaya dönebilmek için son bıraktığımızda. hurley'nin flashforwardları daha geçmiş zamandan bahsediyor olmalı ki; hurley'nin adaya geri dönmekle alakalı uyarıları karşısında jack sinirlerine hakim olamayarak hurley'i tersliyor ve asla geri dönmeyeceğinden bahsediyor. burada kafaya takılan nokta, jack ne öğreniyor da bir anda 180 derece dönüp damı dötü kaybediyor, adaya tekrar dönebilmek için kate'in ayaklarına kapanıyor?
ya da hurley neden jack'e locke'la gitmesinin büyük bir hata olduğundan bahsediyor? locke ve onu takip edenlerin akıbeti ne? açıkçası şu durumda mantıklı bir teori üretmek çok zor. jack ve ekibi bir şekilde adadan kurtulurken locke'un peşinden gidenler adada kalıyor. ancak locke ve ekibi ölmüyor ki jack yeniden adaya dönebilmek için çareler arıyor. peki ama ölmüyorlarsa sonları ne oluyor? jack'i bu kadar bunalıma sürükleyen olayın perde arkasında ne var?
bir de jack ve ekibi açıkça görüldüğü üzere 6 kişiden fazla. jack'i takip eden diğer insanların sonu ne oluyor? neden sadece 6 kişi kurtulabiliyor? bu kurtulanlar kimler?
--spoiler--
dördüncü sezon birinci bölümle beraber yeni bir çok bilinmeyenli denklem ortaya koyan dizidir. eski tadını vermediği görülüyor ama yine de izleyip görmek gerek. dharma inithative grubunun adaya ne zaman tam anlamıyla geleceği ve gerçek çatışmanın ne zaman başlayacağını merak içinde bekliyoruz.
tüm karakterlerin bir anda orman ortasında karşılaşabilmesiyle bir tiyatro oyununu andıran, oldukça kalitesiz bir bölüm ile karşımızda olmasına rağmen; izleyicisinde * önceki sezonların hatrını fazlasıyla barındıran dizi.
--spoiler--
hurley, claire'e haberi verirken; bir kaç damla gözyaşı klavyeye damlar.
--spoiler--
--spoiler--
ben ne istersek onu yapan bir kutudan bahsetmişti bir aralar sonra unutuldu gitti. nedir o kutunun olayı bu bir.
kutup ayıları eskiden adım başıydı sonra birden kesildiler. sebebi var mı?
jacob nedir? insan mı yaratık mı? kara duman ve jacob aynı şey mi? değildir bence o kadar güçlüysen niye locke'a bana yardım et diyorsun?
ayrıca ben o kadar yanına gidiyor niye onunla konuşmuyorsun da locke ile konuşuyorsun küs müsünüz?
adaya yeni gelen elemanlar kara duman ve jacob'dan haberdar mı? acaba bu elemanlar jacob'u özgür bırakmak peşinde falan mı?
christian shepherd'in lafı çok geçiyor. bazıları jacob o diyor ama olamaz. adam yeni öldü halbuki ben ile olan muhabbetlerine bakarsak uzun süredir orada jacob.
jack'in ada ile direk bir ilgisi olduğu hatta büyük patron olduğu çok söylendi. ama 4. sezonda hurley'le muhabbetlerine bakarsak iyi oldu kurtulduk o neydi be, havasında.
locke'un yaptığı herşey gizemli. adam adanın sahibi gibi takılıyor etrafta. her yere girip çıktı ayak basmadık yer bırakmadı. amacı ne belli değil. hacı niye patlattın denizaltıyı diye sordular tam cevap verecekken birşey oldu gene veremedi.
--spoiler--
aklıma böyle onlarca soru geliyor ama hepsi havada. senaristler son 2 sezonu sırf açıklamaya ayırsalar bile yetiştiremeyecekler sanki.
ilk sezonda adem ve havva dedikleri iki bedenden yürüttükleri iki acayip siyah taşı çoktan geçtik artık senaristler bile hatırlamıyor heralde niye öyle bir sahne koyduklarını.
--spoiler--
--spoiler--
üçüncü sezonda ki jack in bir cenazeye gittiği flashforwarddaki cenazenin hurleye ait olduğunu yavaş yavaş düşündürmüştür 4. sezonda ki flashforwardlar.
edit: tabuttaki kişinin adı "j" harfi ile başlıyor imiş. böyle olunca da hurley olması imkansız gibi gibi. ben büyük halt yemişim.
--spoiler--
efendim jacob'un evinde locke'la gözgöze gelen rose'dur. ayrıca hurley'i akıl hastanesinde ziyarete gelen avukat da naomi'nin kızkardeşidir. naomi telsizden ona selam söylemektedir.
--spoiler--
--yüksek spoiler--
kurtulacakları 3 sezon finalinde belli olmuş dizidir.
Ancak dizi "nasıl bir kurtuluş"a doğru kaymaktadır.
Öyle ki, ada da john locke'un yanında kalarak jack'e karşı gelen hurley, akıl hastanesinde ziyarete gelen jack'ten, locke'nin yanında kaldığı için özür diler.
Bu arada, adada kimlerin kaldığından öte hala yaşayıp yaşamadıklarına dair sorgulama, hurley'in de "lan geri mi dönsek acaba" sorgulaması, lost'un temel mantığının "bilinmezlik" olduğunu ve tüm heyecanı bunun üzerine kurduğu gerçeğini kanıtlar. Bu eleştiri değil övgüdür.