3- peki adadan ciktiklarina niye bin pisman bu jack? gorunen o ki kendine bi zarari yok bu kacisin. ancak cevresindeki bircok kisi icin olumsuz sonuclar dogurmus. kate in `geri donmemiz hicbir seyi degistirmeyecek demesinden de yola cikarak muhtemelen;
- rose un hastaligi yeniden buyumus ve olmustur.
- sun adada olaganustu kosullarda* hamile kalmisti, adadan ciktiktan sonra sun in cocugu olmus, ya da cocugu dusurmustur.
- john her halukarda adada kalmaya dunden raziydi, ama bi sekilde onu da getirdilerse (banane lan ben gitmiyorum diyen john u bayiltip goturmus olabilirler,juliete yaptiklari gibi) john lock yeniden eski felcli durumuna dusmustur.
--spoiler--
o değil de, benjamin'in çocukluğunun anlatıldığı bölümde, ormanda karşılaştığı others üyesi (ismini hatırlayamadım), nasıl olup da yaşlanmazken benjamin eşşek kadar olmuş, hadi bunu adanın gücü olarak varsaydık diyelim, adanın asıl sahipleri yani others, nasıl olup da aralarına sonradan katılan bir velede kul köle olmuş liderleri yapmışlar, biri bana bunu anlatsın.
--spoiler--
--spoiler--
sezon finali bana kalırsa 9 ay boyunca, acaba nolucak diye meraktan çatlatacak bir final değildi. şöyle ki, jack, naomi nin tuzağına düşüp arama ekibinin (ki bu konuda benjamin'in doğru söylediğini sanıyorum) adaya gelmesini sağlar, ancak ekip kurtarma ekibi değil, imha ekibidir, jack, kate ve daha kimler bilemiyorum yani bir kısım kazazede, kalanları geri dönüp kurtarmaya gelebileceklerini düşünerek, adadan kurtulmayı başarır. ancak final bölümde gördüğümüz üzere, (ki jack haritalarla kafayı bozmuş) adaya ulaşamamışlar ve bunun vicdan azabıyla da jack kendini içkiye vurmuş kafayı adada kalan diğer arkadaşarıyla bozmuştur. yani, nacizane fikrim 3.sezon finalinin aslında lost un sonlarında (6.sezon) gösterilecek bölümleri içerdiği, geriye kalan sezonlar da da 3.sezon finaline kadar olan gelişmelerin gösterileceğidir.
--spoiler--
--spoiler--
öncelikle tabuttaki kışi john lock. ilk basta jack in hüngür hüngür aglamasından dolayı julyet ıldugunu dusunmustum. fakat, jack in adadaki son gunlerinde, radyo kulesıne gıderken, kate'e senı seviyorum demesınden dolayı, julyet olmadıgına ınandırdı.
jack in bu kadar kotu duruma dusmesının nedeni, tahmın kurtarma calısmasınınn ıstedıgı dogrultuda gıtmemesıdır. kuvvetle muhtemel, gelenlerle yeni bir pazarlıga oturacak, kendısı ve kate ıcın vize koparacak. geri kalan ahaliyi de kendi kaderlerine bırakacak. bu da yeni yasamında pişman olmasına neden olcak. ben bır cıkayım once, sonra kesin geri donus yolu bulurum diye dusunmustur. ancak ada kayıptır ve jack caresizdir. kendine alkole ve yatıstırıcı ılaclara vermıstır.
kate ise farklı bır kımlıkle yasamaya basladıgı için jack le gorusmemektedır. zaten hava alanının orada gorustuklerınde gozlerınde jack i sankı ilk kez goruyor gıbıdır. kate, baska bir adamla evlidir.
--spoiler--
--spoiler--
ben'in adayı ele geçirecekler hepimizide mikecekler sözleri doğrudur kanımca. ama ne naomi'nin ne de kurtarma gemisindekilerin bu olaydan haberleri yoktur. nitekim onlar kendilerini penny denen hatun kişisinin tuttuğunu sanmaktalardır. efenim bunu naomi'nin: "bizi penny wildmore tuttu ama ismini cismini görmedim." demesinden anlıyoruz. yani çıkan sonuç şu: adanın yerini öğrenip doğal güçlerinden nemalanmak isteyen gruplar-ki yüksek ihtimal bunların arasında penny'in babası da var.- penny'nin üzerinden bu arama kurtarma şirketini tutmuşlardır. bundan naomi ve kurtarma gemisi bi haber olduğu gibi; penny ve desmond da bi haberdir tabii. bizimkiler adadan kurtulacaklardır ileriki zamanlarda ama dünyanın başına kötü birşey geleceğini de bileceklerdir. bunu bence "flashforward" olan jack'in görüntülerinden anlayabiliyoruz. adamın içi rahat değil bi kere yemiş bitirmiş kendisini..
jack'in babası daha ölmemiş ne ff'i diyenlerde yanılıyorlar kanımca. "-babamı çağırın bakalım benden daha mı az sarhoş." triplerine girmesi bence bunu kanıtlamaz, sarhoş jack tribi işte..
--spoiler--
--spoiler--
charlie şifreyi girmek için o odaya girmeden önce desmondla aralarında şu konuşma geçti:
c: -şu dolapta dalış takımları var değil mi?
d: -evet, yeterince var.
c: -sen onları hallet, ben "good vibrations" çalayım.
d: -tamam dostum.
charlie, claire'in kurtulması için kendisinin ölmesine o kadar çok inanmış ki. önüne gelen kurtulma seçeneklerini de bir kenera bıraktı. kapıyı kapatmayıp, dışarıdaki dalış takımlarından birini giyebilirdi. hadi kapıyı kapattın, cam patladı di mi orada? oradan bi çıkmayı deneyebilirdi.
ee tamam hepsini bi kenera baraktım. ben ölmeden claire kurtulamayacak diye düşünüyorsun, tamam. bre çarli, gemi penny'nin gemisi değil, peki kimin gemisi hiç düşünmedin bi an için bunu.. claire'i helikopterle penny kurtarmayacak peki kim kurtaracak nereye götürecek demedin mi hiç içinden? aha böyle geberirsin.. 1 musibet 1000 nasihatten yeydir abi. "good vibrations" çalmaya benzemez bu..
--spoiler--
--spoiler--
bu adaya neden normal gemiyle gelinemiyor. benin çocukluğunda da, locke otomatiği patlatana kadar da ancak denizaltıyla ulaşım sağlanıyordu. hatırlatırım desmond yelkenlisiyle bir türlü adadan uzaklaşamadığını söylemişti. tamam çok sarhoştu falan ama dümeni sabitlersin uzaklaşır gidersin. rüzgardan mıdır artık bilemem.
--spoiler--
Şaşırtıcı bir şekilde 1964 yapımı bir TV dizisi olan Gilligan's Island benzeyen dizi. Bir grup insan yatlarıyla yolculuğa çıkar ancak yaşanan kaza sonucu ıssız bir adada mahsur kalırlar ve bu ada sıradan bir ada değildir. Gilligan'sın Lost'dan tek farkı bir sit-com komedi olması, Lost'un bu dizinin dramatik versiyonu olduğunu kolayca söylenebilir, neden mi ?
Lost ve Gilligan's Island arasındaki benzerlikler:
Kazazedelerin bir bölümü yaptıkları sal ile adadan ayrılmaya çalışıyorlar, sahne şaşırtıcı şekilde Lost'daki ile aynı, hatta bir köpek balığıda saldaki gruba musallat oluyor
Ayrıca kazazedeler adada başka insanların yaşadığını keşfeder
Ve karakter bu adaya düşmelerinin sebebini kadere bağlıyor
Karakterlerden biri rüyasında pernaveli bir uçağın ada üzerinde uçtuğunu görür
Rüyada görülen pernaveli uçak kısa süre sonra adada bulunur
Adadaki karakterlerden biri radyodan büyük ikramiyenin kendi biletine çıktığını öğrenir
Kısa süre önce adadaki diğer insanlar tarafından kaçırılan karakter kendi kendine geri gelir, ancak şoktadır kimseyi tanımamaktadır.
Sezon finalinde benzerlik doruğa ulaşır, kazazedeler adada insan yapımı bir metal kapak bulur
Bulunan kapağı açmak için dinamit kullanılır
Kazazedeler adada gizemli bir duman görür....
elimizde kalan 3. sezon ilk 7 bölümlük son cd ile izlemeye devam edemiyeceğimiz, tutkunu olduğumuz, bir adada bu kadar olayın nasıl senare edildiğini düşünürken karakterlerin birbirlerine hiç bişey anlatmaması sonucunda gerçekleştiğine kanaat getirdiğimiz, türk aklı olsa şimdiye ada mada kalmazdı, ne görsek koşa koşa anlatır herkeze söylerdik birlikten kuvvet doğar mantığıyla hareket ederek diziyi 3 güne çeker bitirirdik dedirten muhteşem tv dizisidir.
not: 3 günlük dizi olmaz * olsa adı dizi olmaz *
olsada bizi oynatmazlar*
3 sezonu komple bitirip, bir yığın soruyla kalakalınca daha önce hiç lost izlememiş bir arkadaşa arşivi vermekle kalmayıp onunla beraber ilk bölümden itibaren izlemeye başladım tekrar. karakterler arasındaki, ilk seyredilişte o kadarda önemli değilmiş gibi gelen her diyalog, her bakışma, verilen her tepki "vaaaaaay...demek bu yüzden böyle demiş, böyle yapmış" gibi nidalara sebebiyet veriyor. bir çaylakla beraber izlediğim için herşeyi içime atıyorum ve diyorum ki: bir diziyi ikinci kez izlemek bile bu kadar zevkliyse, o dizi lost'tur. (bu önermede sitcomlar değerlendirmeye alınmamıştır)
--spoiler--
ekstra değerlendirmeler de yapabiliyo insan ayrıca, misal bu shannon ne kadar gereksiz bi insanmış hakkaten ya, öldüğü zaman herkes üzülmüştü ama ilk bölümlerde ne kadarda sinir bozucu olduğunu unutmayalım derim ben. abi/sevgili boone da öyle. tamam iyi çocuk, kötü bişey dediğim yok ama daha tam sanki karakteri oturmamış gibi garibimin. gel diyosun geliyo, git diyosun gidiyo, durup durup kardeşine laf sokuyo. bi sakin ol be oğlum, allahın sopası yok ama adanın kargo uçağı var, asabiyet yapma bu kadar, mazallah başına bişey gelir.
tavla oynayan, ağzındaki meyveyle şebeklikler yapan asil insan locke, karısı hariç kimseyle muhatap olmayan yabani jin, daha ilk bölümden "waaaaaaalt" çığlıklarına başlayan michael ne kadar da değişmişler fiziksel olarak...ada bünyelere iyi geliyo, hastalıkları iyileştiriyo diyolar ama maşallah daha 3 ay geçmedi uçak düşeli, sanki 3 sene yaşlanmış gibiler hepsi. hele o walt yok mu, bastıbacak veletken çakıldı adaya, 2.sezon sonunda babasıyla aynı boyda oldu, korkarım ilerki sezonlarda kate, sun, alex...ne kadar hamile kalabilecek kadın varsa onlara doğru yönlendirecek jacob bu "special boy"u.
son sözüm de black smoke/monster a. ilk 2-3 bölümde bağırdın çağırdın, millet 3,5 atıyodu ormana dalmamak için. ağaçları kopardın, pilotu uçurdun, nooldu sonra...ha sorarım nooldu; baktın tabi lostie'lerin hepsi birbirinden tehlikeli adamlar, ev kundaklayan var, işkenceci var, en az 3-5 katil var, en masumunun bile etrafındaki herkes ölmekle kalmayıp dükkanına meteor düşüyo, bunları görüp tanıyınca, flashlı fotolarını çekince, hafızalarına dalınca, kuyruğu sıkıştırıp kaçtın, bi daha yok...sen ki, bizim elemanlar gibi ağaç dayayıp 2 metre yükseğe bile çıkamıyon manyetik zamazingodan kurtulmak için. eko'yu en zayıf anında yakalayıp yerden yere vurmakla karizmanı toparlayamazsın ben sana diyim.
others fos çıktı, oceanic tayfası önce teker teker öldürüyodu artık toplu katliamlara başladı. ben'in dayak yemediği adam kalmadı. alex'e bile laf geçiremiyon sen, tom'a richard'a nasıl dinletçen kendini çümçükağızlı. jacob fos çıktı, daha olan bitenden zerre bişey anlamayan, adaya niye getirildiğini düşünürken yakında kızamık felan çıkarcağını düşündüğüm locke'a bile "help me" dedi ya. locke biraz daha düşünür sonra gider bu jacob'un kulübesini de patlatır bence, zora gelemiyo herif, hemen c4.
ben ve tayfasının son umudu tapınak, daha doğrusu richard ve tayfası diyeyim, artık liderliği yeniden ele alır gibi geliyo bana bu balmumundan yapılmış gibi duran ifadesiz suratlı, yaşlanmayan richard. adada ne kadar topluluk ne kadar güç ne kadar hatch varsa patlata patlata gidiyo bizimkiler. "not pennys boat" takiler geldiğinde bi bela çıkacak ama du bakalım.
--spoiler--
ilk sezondan başlayarak tekrar izlemenin bünyeye şifa geleceği dizi. ne nüanslar, ipuçları varmış da biz anlayamamışız be.
--spoiler--
misal açın 1*04 ü izleyin. jacob/kara duman ile locke karşılaşıyor orada mesela. locke un yanında olan kate ve michael cemaate dönüp, locke un ölüm haberini de bildiriyorlar ama kara duman locke u öldürmemiş, üstelik de bir adet domuz verip geri yollamıştır kendisini. arada ne muhabbetler ettiler ileride belki açıklarlar.
sonra açın 2*21 i, eko rüyalar görüyor hani. ana lucia ve yemi yi görüyor. ikisinin de dediği şey, "locke a yardım et." o rüyalara giren de büyük ihtimal kara duman/jacob.
anlayacağınız jacob ile locke aşkı dizinin temeli imiş.
--spoiler--
-- iki cümlesi hafif derecede spoiler içermektedir ---
tarihin sürekli tekerrür ettiği bir gösteri.
bunu fark eden ben, locke gibi vatandaşlar "neden ada'dan çıkmak istiyorsun" diye soruyorlar. oysa deja vu'larla hayatı bezenen desmond da dahil olmak üzere ada bir çeşit game over/reload? aşaması sıradan ada insanları için.
var elbet bir bildikleri.
ille önceki gösterilerle bağlantı kurulacaksa, "finish it" desin the fountain'daki ispanya kraliçesi.
doktor da çözsün bunu.